Yakayı ele verince, yasadışı işleri birlikte kotardığı kişileri; “Ben yanarsam sizi de yakarım. Bana sahip çıkın.” diye tehdit edenlerin, sıklıkla kullandıkları kalıplaşmış bir tümcedir, başlıktaki ifade. Ya da dedikodu jargonunda, önemli bilgilere sahip olduğunu anlatma yöntemi…
Hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin, bir Başbakan’ın asla söyleyemeyeceği bu sözü, geçen günlerde “suçüstü” yakalananların telaşıyla RTE söyledi. Açıkça tehditkar bir edayla ama sesinde mezarlıktan geçerken ıslık çalanların gizli korkusunu taşıyarak.
Bu sözün arkasından; “Sevsinler basın özgürlüğünü.” diyerek yandaş medyaya paçavra muamelesi yapmasını, “Ben şiir okuduğum için hapis yattım.” sözüyle hep mağdur ve boynu bükük Küçük Emrah pozu vermesini ve nihayet sıkça yaptığı gibi “Yargı gereğini yapmalıdır. Yoksa suç işlemiş olur.” buyruğuyla, tarafı olduğu veya talimata uyulması halinde tarafı olacağı bir davaya bakacak olan yargıçları tehdit etmesini, artık çok alışılmış RTE davranışları olarak yalnızca dikkatinize sunmakla yetiniyorum.
Ama bir Başbakan’ın, yalnızca “konuşursam” sözcüğünü söylemiş olmasının bile “uygar” bir ülkede yeri yerinden oynatması gerekmez mi?
“Konuşursam” diye başlayan tümce; “…beni yaşatmazlar abi.” şeklinde sürerse, umarsız bir korkuyu anlatır. “…sokağa çıkamazlar.” diye sürerse, çoğunlukla bir dedikodu beklentisi yaratır. RTE, “Konuşursam yer yerinden oynar.” derken bunlardan başka bir şeyi ifade ediyordu. İfadede tehdit vardı. Köşeye sıkıştırılmışlık vardı. İtiraf vardı.
Bir Başbakan’ın, üstelik RTE gibi seçilmiş bir diktatörün gereğini yapmak yerine, uluorta birilerini tehdit etmesini, birileri tarafından köşeye sıkıştırılmış olmasını nasıl anlamak gerek?
Bunun tek açıklaması var. İtiraf.
RTE, bir yandan görece hafif bir kısım “suçlar”ını itiraf ederek, yangının önünü kesmeye çalışırken, öte yandan daha da ileri gidebileceğini göstererek, “ortakları”na, ortaklığın bozulmasının kimsenin hayrına olmayacağını anlatıyor.
“Konuşursam yer yerinden oynar.” şeklinde bir ifadenin içinde, konuşulması değil ama yapılması ayıp, gayrimeşru ve hatta suç teşkil eden durumların olduğu açıktır. O halde bir Başbakan’ın, yeri yerinden oynatacak nitelikte bazı gayrimeşru işlerin döndüğünü ve suç niteliğindeki işlem ve eylemlerin gerçekleştirildiğini bildiği halde, bunları sakladığını itiraf etmiş olması karşısında, savcıların, siyasi partilerin, kitle örgütlerinin ve basının tutumuna ne demeli?
Magazin programlarının, “Şok şok şok” diye duyurduğu, bilmem hangi mankenin hangi playboyla Nişantaşı sokaklarında görüntülendiğine dair haberleri kadar da mı ilgisini çekmedi bu ihbar ve itiraflar “ulusal basın”ın?
Deniz Baykal’ın yatak odası görüntülerinden daha mı önemsiz bir skandal, bu siyasi tehdit?
Bir ülkenin Başbakanı’nın bavulunda sakladıkları, bir ajan gazetecinin bavulunda taşıdıklarından daha mı önemsiz savcılar için?
Diğer yandan, konuşunca yeri yerinden oynatabileceklerin çoğunlukla konuşmadığı, konuşanların ise kelebek etkisi bile yaratamadığı bilinir.
Bu nedenle RTE’nin konuşmayacağı kesin…
Ama sözlerinin konuşulmaya dahi değer bulunmayıp gündem yaratmamasına sanırım kendisi de şaşırmıştır.
Tayyip yaşlanıyor mu ne...