İSTANBUL BAROSU SEÇİMLERİNE DAİR-2

~ 02.12.2022, Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU ~

 

 

İstanbul Barosunun son 20 yılına bakmaya çalıştığım çalışmanın ilkini, 2000’li yıllarda yapılan seçimlerin sonuçları üzerinden sayısal bir derleme olarak geçen hafta paylaştım.

İlk yazının sonunda da belirttiğim gibi, bu yazıda son seçimden geriye doğru bir bakışla Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) ve türevleri, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (ÖİÇAG) ve türevleri ile bu iki grubun dışında kalan oluşumların yapısal analizleri ve dayandıkları tabanlara ilişkin analizlerim ile elde ettikleri sonuçlar üzerinden sayısal değerlendirmemi sunacağım. 

Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG)

İstanbul Barosu tarihinin son 50 yılının en önemli olgusu olduğu kuşkusuz olan Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG), 2022 Genel Kurulunda ilk kez, ne kendi adıyla ne de benim türevleri olarak adlandırdığım gruplardan herhangi biri tarafından temsil edilmediği bir seçim süreci yaşadı. Bunun ÇAG için bir son olmadığını düşünüyor ve olmamasını umuyorum.

2002 seçimlerini kaybettikten sonra bir daha seçim kazanamayan grubun, her şeye rağmen İstanbul Barosu avukatlarını da aşan özgün bir yapı olduğu düşünüyorum. İlk yazıda yer verdiğim grafiklerde, kırmızı renk olarak tüm türevlerini temsilen yer alan grubun, kendi iç bölünmeleri bağlamında oy dağılımlarına baktığımızda; zaman zaman seçimi kazanmasına ramak kalan durumların yaşandığı görülmektedir. Bu durumun en çarpıcı olanı 2008 Genel Kurulunda yaşanan ÇAG/KAV (Katılımcı Avukatlar) bölünmesi dolayısıyla, ikisinin toplam oyu, Önce İlke grubunun aldığı oydan 1.200 fazla olduğu halde seçimi kazanamaması olmuştur. 2006 seçiminde yaşanan iç çekişmeler ve Av. Yücel Sayman’ın yeniden aday yapılması sürecindeki hatalar dolayısıyla da kazanılması yüksek olasılık olan bir seçimin kazanılamayışını da bu bağlamda anmak gerek. Ancak grup, bu iki örnek dışında Önce İlke iktidarını tehdit eden bir sayısal çoğunluğu hiçbir zaman yakalayamamıştır. Son seçimde olup bitenlere dair sözümü sona saklayarak, ÇAG ve türevlerinin 2002’den sonraki seçim sonuçlarını verelim.

 

12 Mart koşullarının bir ürünü olan ÇAG; insan haklarını her koşulda savunmak ve toplumun dezavantajlı kesimlerinin yanında olmak bağlamında, avukatların üzerine düşen görevleri yerine getirmek amacıyla, İstanbul Barosu avukatları tarafından oluşturulmuş bir yapıdır. Bu anlayışla oluşturulan grup, ülke genelinde egemen olan iktidar anlayışlarına çoğunlukla muhalif olmuştur.

2002, 2004 ve 2006 seçimlerine bütün olarak giren ÇAG’ın, 2006 seçimi öncesinde yaşanan adaylık sürecinde, yasa değişikliği dolayısıyla aday olmasına engel kalmayan Av. Yücel Sayman’ın son anda grubun başkan adayı yapılması ve listesine aldığı iktidara yakın isimlerin yarattığı rahatsızlık gibi nedenlerle, adeta kimyası bozulmuştur. Nitekim bu seçimden sonra yapılan tüm seçimler grup içi tartışma ve ayrışmalara sahne olmuş, zaman zaman gerçekleştirilen dönemsel birleşmeler de yeniden bütünleşmeyi sağlayamamıştır.

Tabloda kırmızı renkli ilk sütün ÇAG+ olarak alınan toplamın oyunu, pembe renkli ikinci sütün ise ÇAG adıyla seçime giren grubun aldığı oyu, sarı renkli üçüncü sütun ise gruptan ayrılan oluşumların (KAV, ÖDAV vb.) aldığı oyu göstermektedir.

2006 seçimlerinin yarattığı çalkantı dolayısıyla, 2008 seçimlerine iki büyük grup (ÇAG-KAV) halinde giren grup, toplam olarak Önce İlke adayı Av. Muammer Aydın’ın aldığı oydan 1.200 fazla oy aldığı halde, bölünme dolayısıyla seçimi kazanamamış, bu tarihten sonra ise hiçbir zaman Önce İlke grubunun karşısında seçim kazanma iddiasını sürdürememiştir. Nedenleri bu yazının konusu olmadığından, (daha sonra kendi görüşümü paylaşacağım) şimdilik 2010 seçimlerinde yaşadığı düşüş sonrasında KAV’ın seçimlere girmediğini, sonraki dönemlerde, büyük çoğunluğu Kürt avukatlardan oluşan ÖDAV ile ÇAG’ın bazen birleşik, bazen ayrı olarak girdikleri seçimlerde, iktidar alternatifi olamadıklarını eklemekle yetineceğim.

Bu faslı bitirirken, 2018 ve 2022 seçimlerinin özel durumuna sayısal olarak değinelim. 2018 seçimlerinde ÇAG, dört dönem (8 yıl) boyunca gayet uyumlu bir şekilde Önce İlke yönetimlerinde yer alan ve hem Kocasakal hem de Durakoğlu ile aynı yönetimde görev yaptıktan sonra, zamanının geldiği konusunda içinde bulunduğu grupla anlaşamayınca, üçüncü Önce İlke’yi kuran Av. Hasan Kılıç’ı destekleme kararı alarak seçime girmemiştir. Bu nedenle tabloda 2018 sonuçları, ÇAG, KAV ve bir grup Önce İlke avukatının desteklediği Av. Fikret İlkiz ve ÖDAV’ın aldığı oyları göstermektedir.

ÇAG+ olarak adlandırdığım grubun bir kesimi bir araya gelip, 2022 seçimlerinde üçüncü kez seçime giren üçüncü Önce İlke’yi destekleyince, tabloda bütün değerler sıfır olarak yer almış ve ÇAG en azından 2022 seçimleri bağlamında sıfırlanmış oldu. 

Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (ÖİÇAG)

İlk yazıda değindiğim gibi, 1996 yılında ilk kez İstanbul Barosu başkanlığına seçilen Av. Yücel Sayman’ın ilk yönetim kurulunda yer alan, Av. Kani Ekşioğlu, Av. Burçin Aybay, Av. Nuran Atahan ve şu an İstanbul Barosu Başkanı olan Av. Filiz Saraç, 28 Şubat sürecinin de etkisiyle yaşanan türban ve laiklik odaklı tartışmaların sonunda istifa etmişlerdir. Bu çıkış, grup içinde Türk Ordusu’nun ‘ferasetine’ güvenen ve ordunun Cumhuriyet’in ve o arada laiklik ilkesinin koruyucusu olduğunu düşünen bir grup avukatın, Baro yönetiminin bu anlayışa destek vermediği iddiasıyla ve kendi tanımlarıyla öncelikle ilkelerin savunulması gerektiği görüşüyle, grubun adının önüne Önce İlke eki getirerek, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nu (ÖİÇAG) kurmasıyla sonuçlanmıştır.

Grup olarak tutumunu çoğunlukla, Cumhuriyet, Laiklik ve Türk Ordusu bağlamında şekillendiren Önce İlke, ilk bölünmesini de yine Laiklik eksenli bir tartışma ekseninde, Siyasal İslamcı bir CİA projesi olan, o günkü adıyla Gülen Cemaati veya Hizmet Hareketi, şimdiki adıyla FETÖ/PDY konusundaki tartışmalar dolayısıyla yaşamış ve 2010 seçimine iki Önce İlke grubu girmiştir. Seçimi Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal başkanlığındaki Önce İlke grubu kazanmış ve İstanbul Barosunda 12 yıl sürecek Kocasakal/Durakoğlu dönemi başlamıştır.

Köprünün altından çok suların akmış ve o dönemin tartışmalarının bugün artık bir karşılığının kalmamış olduğu düşünüldüğünde; İstanbul Barosunda AKP ile yaşıt ve onunla aynı dönemi kesintisiz olarak paylaşan Önce İlke grubunun da devrini tamamlamak üzere olduğu söylenebilir. Grubun siyasi arka planında önemli kaymaların olduğu, başlangıçtaki iddialı savunmalarından söylem olarak uzaklaşmamış olsa da eylemsel olarak oldukça uzaklaşmış olduğu söylenebilir.

Şimdi yazının konusundan uzaklaşmadan, grubun seçimlerde aldığı sonuçlara bakalım.

 

1998 yılında Av. Müşir Kaya Canpolat ve 2000 yılında Av. Kazım Kolcuoğlu ile girdiği ilk iki seçimi kaybettikten sonra, Av. Kazım Kolcuoğlu başkanlığında üç dönem baroyu yöneten Önce İlke’de, 2010 yılında yaşanan bölünmenin etkisi kısa sürdü. 2010’da az bir oy farkla ikinci olarak seçimi kaybeden Av. Muammer Aydın, 2012’de bu kez çok az oy alarak İstanbul Barosu yöneticiliği devrini tamamlamış oldu.

2010 seçiminde genç bir avukat olarak, ilk Kocasakal yönetimine giren Av. Hasan Kılıç, üç dönem Kocasakal başkanlığında, bir dönem de Durakoğlu başkanlığında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıktan sonra, yönetim kademelerinde hak ettiği yükselişi gerçekleştirmesine olanak sağlanmadığı iddiasıyla, 2018 seçimleri öncesinde grubun aday belirleme modelinin adaletsiz olduğu ve sürecin birkaç kişinin inisiyatifi ile yürütülmesinin doğru olmadığı söylemiyle, adeta kendi yükselişini kendisi gerçekleştirmek üzere üçüncü Önce İlke grubunu kurarak seçime girmiştir.

Geçen yazıda değindiğim Önce İlke ön seçimleri konusunda, bazı noktaları yeniden açıklığa kavuşturmak gerek. 2008 yılında yapılacak baro seçimleri öncesinde 2 bine yakın avukatın oy kullandığı, Önce İlke ÇAG tarihinin en çekişmeli ve yüksek katılımlı ön seçimi sonucunda, grubunun baro başkan adaylığını, çekişen üç aday arasından sıyrılan Av. Muammer Aydın kazanmıştı. 2010 seçimi öncesinde yukarıda değindiğim bölünme dolayısıyla, Kocasakal başkanlığında seçime giren ikinci Önce İlke’nin ilk yönetim kurlunda yer alan Kılıç, diğer Önce İlke ön seçimle adaylarını belirlerken, içinde yer aldığı ekibin birkaç kişi ile belirlediği adaylar arasında olmaktan bir rahatsızlık duymamıştı. Bu faslı bitirirken altını çizmek gerekir ki, kendisinin de dört dönem yönetim kurulu üyesi olarak aday gösterilip seçildiği hiçbir seçimin öncesinde, içinde yer aldığı grupta ön seçim yapılmamıştır. Hatta Kocasakal Önce İlke’si ön seçimin sakıncalarına dair katı söylemlerle kendini var etmiş bir gruptur bile denilebilir. Grupta aday olunabilir, ama seçimi başkanın yapacağını kabul etmek kaydıyla…

Nitekim Önce İlke grubundan son kopuş da yine bir ön seçim tartışmasından doğmuş ve 2022 seçimleri öncesinde, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adından üretilen Önce Avukat adlı grup, yönetim kurulu üyesi Av. Elif Görgülü başkanlığında, Av. Nazan Moroğlu ve Av. Filiz Saraç’ın yarıştığı ön seçimde yaşananlara tepki olarak seçimlere giren dördüncü Önce İlke grubu olmuştur. 

Diğer Seçim Grupları

Bu kapsamda; milli ve manevi değerler konusundaki hassasiyetleri diğer gruplara göre güçlü olan ve kısaca muhafazakarlar diye adlandırılabilecek gruplar ile siyasi duyarlılıkları zayıf, modern yaşamın ve teknolojinin olanaklarından yararlanmayı önceleyen ve çoğunlukla genç avukatlardan oluşan grupları sayabiliriz.

Az sayıda olmakla birlikte her dönem varlıklarını sürdüren ve Çağrı+ olarak adlandırdığım grup, ikinci Baro kurulunca kendi içinde ikiye bölündü. Bir kısmı yeni baroya geçerek, yıllarca hayal ettikleri Baro yönetimini ‘de facto’ ele geçirmiş oldular. Bu kesimin görece daha özgürlükçü bir kesimi ise halen İstanbul Barosu seçimlerinde yarışmaya devam etmektedirler.

Milli değerler konusunda duyarlılıkları yüksek olan İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu ise uzun bir dönem Önce İlke içinde yer almış olmakla birlikte son 10 yılda seçimlere katılma konusunda kararlı bir tutum izlemektedirler.

Bu ana yapıların dışında kalan veya bu yapılardan kopan bazı avukat gruplarının da zaman zaman seçim yarışına girdikleri görülmekle birlikte, ana akımların dışında kalarak onlarla benzer görüşleri savunan oluşumların kalıcı bir başarı elde edemedikleri görülmektedir.

2016 yılından beri seçimlere katılan Avukat Hakları Grubu (AHG) ise girdiği üçüncü seçimde oylarını iki kattan fazla artırmasıyla dikkatleri üzerine toplamış, ancak son seçimde oylarının %30 kadarını kaybederek beklenen çıkışı sürdürememiştir. Bu grup özelinde dikkate alınması gereken konu, genç avukatların gruba yönelmiş olması gerçeğidir. Bu durum yeni Dünyanın kendine özgü parametreleri ile açıklanabilir. Azalan boş zamanlar, hız, teknolojinin iletişime katkısı, bilgiye ulaşımın kolaylaşması ve her alanda yükselen küreselleşme, bu grubun dinamiklerini değerlendirirken dikkate alınması gereken unsurlardır. Dolayısıyla AHG, İstanbul Barosunun geleneksel gruplarından doğmayan ve o gruplardan farklı bir tabana dayanan, kendine özgü bir grup olarak değerlendirilmelidir.

Sayısal değerlendirmelerimi bitirirken, demografik açıdan seçim sonuçlarına dair bir değerlendirmemi de paylaşacağım.

İlk yazı ve bu yazının önceki satırlarında kısmen değindiğim grupların dayandığı tabanlar konusunu, avukatların mesleki kıdemleri, ekonomik durumları ve yaş özellikleri bağlamında değerlendirdiğimizde ortaya şu sonuç çıkmaktadır.

İdeolojik söylemlerini çağın diline tercüme demeyenler için yol bitmiştir. Dönemsel cazibelere kapılanlar için yol dönemin kendisi kadardır. Ayakları yere basan tutarlı bir Dünya tasavvuru olan ve çağın frekansını yakalayabilenler için yaşam sonsuz ve kesintisizdir.

Son seçimlerin sandık sonuçları üzerinden bir okuma yaptığımızda, bu önermeleri açıkça gözlemleyebiliyoruz. Bu kriterlere göre mevcut seçim grupları; ömrünü tamamlamak üzere olanlar ve kısa ömürlü olanlardan ibaret görünüyor. Kişisel olarak, Evrensel zamana uyum sağlayabilen tutarlı görüşlerle pek karşılaşmadığımı söylemek zorundayım.

Son seçimin sandık sonuçlarını, üçü Önce İlke’ci olan ilk dört sıradaki grupların aldıkları oyları gösteren tabloyu vererek değerlendirmeye başlayalım.

Tablonun en belirgin sonucu, grupların iletişim kurabildikleri demografik kitlelerden oy alabildikleri gerçeğidir.

Seçimi kazanan iktidardaki Önce İlke grubunun, 25 yıldan fazla kıdeme sahip avukatlar arasında belirgin bir üstünlüğü gözlemlenirken, kıdem ve yaş düştükçe ilginin de çok azaldığı görülüyor. İktidarda olunmasına karşın genç avukatlarla iletişim kurulamıyor.

Seçimde ikinci sırayı alan üçüncü Önce ilke grubunun, bir araya gelebilen ÇAG+ avukatlardan gelen desteğe karşın, giderek yükselen bir yaş aralığına doğru hızla yol almakta olduğu görülmektedir. SEM süreçleri ve CMK eğitimleriyle irtibata dayalı tanınmışlık zamanla orta yaş grubuna taşınmaktadır. Genç avukatlardan uzaklaşılıyor.

Üçüncü sırada yer alan grubun ise ilk sandıklarda hiç bulamadığı ilgiyi, genç avukatlar arasında yüksek oranda bulduğu, teorik olarak gelecekte daha yüksek şansa sahip olduğu söylenebilir. Ancak, gençlerin bir araya gelirken ulaştıkları hızdan daha fazlasına dağılırken ulaşabildiklerini unutmamak gerek.

Diğerlerine göre daha az oy almış olmasına karşın, Önce İlke grubunun ön seçim bağlamındaki son stratejik hatasının ürünü olan Önce Avukat grubunun aldığı oyların demografik dağılımının, çok daha dengeli olduğu görülmektedir. Son sandıklardaki SEM etkisini saymazsak düz bir çizgi görüntüsünün var olduğu söylenebilir.

Tabloda yer almamakla birlikte, gözlemleyebildiğim kadarıyla seçimde beşinci sırayı alan Av. Mert Er Karagülle’nin de genç avukatlarla iletişim kuramadığı, başkan ve diğer kurul adaylarının kendi yaş gruplarından aldığı oylarla yetinmek durumunda kaldığı görülüyor.

Sayısal sonuçlardan çıkarılacak ödev; Evrensel zamana uyum sağlayabilen tutarlı görüşlere gereksinim olduğudur. Bugünden dersimize çalışmaya başlayarak…

 Mensubu olduğum İstanbul Barosu, salt bir sonraki Genel Kurulunu 60 bini aşkın avukatla yapacak oluşuyla bile çok önemli bir hukuk kurumudur. Bu nedenle öncelikle ifade etmeliyim ki, özellikle bir sonraki yazıda ele alacağım konulara dair söyleyeceklerimin, İstanbul Barosuna ve meslektaşlarıma karşı saygısızlık olarak değerlendirilmemesini dilerim. Ancak 2000’li yılların İstanbul Barosu’nu ele aldığım bu yazı serisinde, yaşananlara dair görüş ve eleştirilerimi ortaya koymazsam eksik kalacağını düşünüyorum. 

Av. Abdurrahman Bayramoğlu

 

 

Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 5973