AKP'nin gerici eğitim hamleleri: İlköğretimde Arapça!

~ 27.01.2012, Rıfat OKÇABOL ~

AKP, içinde bulunduğumuz öğretim yılı başında, bir hamle edip ilköğretim programları içine Arapçayı seçmeli ders olarak ekliyor!

Osmanlı, Cumhuriyet ve AKP, yabancı dil konusunda ilginç özellikler gösteriyor.

Osmanlıda öğretim dilinin temelini Farsça ve Arapça oluşturuyor. Ziya Gökalp’ın deyişiyle, Türk çocukları sübyan mekteplerinde ve medreselerde Araplaştırılırken, devşirme çocukları Türkçe eğitimin yapıldığı Enderun’da Türkleştiriliyor (bkz. İ. Başgöz, Türkiye’nin eğitim çıkmazı ve Atatürk, 1995).

Osmanlı, Muhteşem Süleyman zamanında Fransızlara kapitülasyon hakları tanıyınca, Muhteşem oğul II. Selim de, 1583’te onlara Fransız okulu açma izni veriyor. Önce Katolik sonra da Protestan okullarının sayısı yavaş yavaş artıyor. Amerikalı, Osmanlı diyarındaki ilk Protestan okulunu 1824’te Suriye Protestan Koleji adıyla Beyrut’ta açıyor. Sonra Harput’ta, Tarsus’ta okullar açarak İstanbul’a gelip 1863’te Robert Kolej’i kuruyor. İtalyanlar, Almanlar ve Avusturyalılar da boş durmuyor; onlar da sırasıyla 1861, 1868 ve 1882’de kendi okullarını açıyor. Yabancı okul sayıları Abdülhamit zamanında birkaç yüze ulaşıyor.

1800’lü yıllar, özellikle ikinci yarısı, Osmanlıda Fransız hayranlığının doğduğu yıllar. Kızıl Sultan’ın gazabından kaçanlar soluğu Paris’te alıyor. 1868’de bugünkü adı Galatasaray Lisesi olan Mektebi Sultani açılıyor Bu okul Fransızca öğretim yaparken öğrencilerinin yarısını Müslümanlardan alıyor. Bu sultani az geliyor, 1884’te öğretim dili Fransızca olan İstanbul Sultanisi de açılıyor.

Osmanlının Fransız hayranlığı çok sürmüyor, 1900’lerin başında Alman hayranlığı öne çıkınca, İstanbul Sultanisi’nin öğretim dili 1911’de Almancaya dönüştürülüyor. Bu kez ülkeden kaçmak zorunda olanlar, Almanya’yı mesken tutuyor. Almanlar ve Osmanlı I. Dünya Savaşı’nı kaybedince, Almancanın öğretim dili olmasından vazgeçiliyor ve bu uygulamaya 1958’de geri dönülüyor. İstanbul Sultanisi, sonra İstanbul Erkek Lisesi en sonunda da günümüzün İstanbul Lisesi oluyor.

Cumhuriyet rejimi, öncelikle Farsça ve Arapça öğretimden vazgeçip Türkçeye önem veriyor. Ancak, Kurtuluş Savaşı sürecinde kimilerinde var olan “Amerikan mandası olma özlemi”, II. Dünya Savaşı bitiminde ve Demokrat Parti iktidarında “Küçük Amerika” olma düşüyle, Amerikan hayranlığına dönüşüyor. 1954’te öğretim dilinin İngilizce olduğu maarif kolejleri, günümüzün “Anadolu” liseleri, açılıyor. Amerikan hayranlığı sınır tanımıyor, 1959’da da, Ortadoğu ve Balkanlara açılalım beklentisiyle öğretim dili İngilizce olan ODTÜ kuruluyor. Yurt dışına yönelenlerin adresi, bu kez ABD oluyor.
Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs Anayasası’na dayanarak özel yüksekokulları kapatınca, Robert Kolej’in yüksek kısmı devlete devredilip 1971’de Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüşse de öğretim dili, İngilizce olarak devam ediyor. 1984’te açılan vakıf üniversitesi Bilkent ile öğretim dili İngilizce olan üniversitelerin açılması dönemine giriliyor; kamu üniversiteleri de İngilizce öğretime geçmek için yarışıyor. Öğretim dili Fransızca olan Galatasaray Üniversitesi 1994’te ve İngilizce-Almanca olan Türk-Alman Üniversitesi de 2010’da açılıyor.

Amerikan hayranlığı İngilizcenin benimsenmesini kolaylaştırıyor. Veliler, 1950’lerde çocuklarının yabancı dil olarak İngilizce almasını istemeye başlıyor. Fransızca ve Almanca yabancı dil olarak giderek gözden düşüyor, 1990 sonlarında yabancı dil derslerinin yüzde yüze yakınını İngilizce oluşturuyor. İngilizceyi o kadar seviyoruz ki, 1980 sonlarında imam hatip okullarını bile öğretim dili genellikle İngilizce olan Anadolu imam hatip liselerine dönüştürmeye başlıyoruz. O kadar ki, 1997 sonrasında yabancı dil öğretimine 4. sınıfta başlama kararı verilince, artan İngilizce öğretmeni gereksinimini karşılamak için, Fransızca ve Almanca öğretmenleri, 1,5 aylık İngilizce kurslarla İngilizce öğretmenliğine devşiriliyor. Almanca ve Fransızca öğretmeni yetiştiren programlara sınırlama getiriliyor; bu programlardaki öğrencilerin bir bölümü İngilizceye aktarılıyor.

Bu arada, yaygın eğitim etkinlikleri olarak hem kamu hem de özel kurumlarda yabancı dil kurslarının açılması hızlanıyor. İsteyen yetişkin, en azından büyük illerde istediği yabancı dil kursunu bulabiliyor.

İlk ve ortaöğretim okullarında Almanca, Fransızca yok olmuşken, dünyada giderek önem kazanan Çince, İspanyolca ve Rusça gibi yabancı dil dersleri açılmazken; Kürtçe, Lazca, Ermenice, … gibi yerel dillerin hiçbiri seçmeli ders yapılmamışken AKP/Bakanlık, Arapçanın ilköğretimden itibaren seçmeli dersi olarak okutulacağını duyuruyor!

AKP bu hamleyi, imam hatiplilerin yarısının ve diğer liselilerin büyük çoğunluğunun yurt dışında yaşamak istediği bir dönemde ve Ömer Dinçer’in bakanlığında yapıyor!

AKP bu hamleyi niçin yapıyor? İlköğretim çocuklarının ufkunu açmak için mi, gençlerin yönünü Arap ülkelerine döndürmek için mi?

AKP bu hamleyi niçin yapıyor? Osmanlı hayranlığından mı? Halifeliği geri getirmek için mi? 3-5 kişi istiyor diye Arapça dersi açıp (yetişmiş öğretmen olmadığından) az buçuk Arapça bilen imam hatiplileri, ilahiyatçıları, imamları ve de hatta kaçak kurslarda molla olmuşları öğretmen olarak istihdam edilebilmek için mi? Kimilerinin Arapçayı kutsal dil olarak görmesi nedeniyle mi? Türban konusunda olduğu gibi cemaat/mahalle baskısıyla Arapça hayranlığını ve kullanımını körüklemek için mi? Dinçer’in yıllar önce açıkladığı gibi, daha Müslüman bir toplum yaratmak için mi?

(SolHaber)

 

Rıfat OKÇABOL | Tüm Yazıları
Hits: 1726