KİRA DAVALARINDA ARABULUCULUK DÖNEMİ

~ 31.08.2023, Yeni Yaklaşımlar ~

Av. Arb. Abdurrahman Bayramoğlu

 

Yarın (1 Eylül 2023) başlayacak yeni adli yıl, hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin yargılamalar bakımından da yeni bir döneme başlangıç olacak. Bilindiği gibi, 5 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 7445 sayılı Yasa ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda değişiklik yapılarak, 1 Eylül 2023 tarihinden başlamak üzere, arabuluculuk birçok hukuk uyuşmazlıkları bakımından dava şartı haline getirilmiştir.

Meslekte 10 yıllık deneyime sahip bir arabulucu olarak, bu yeni dönemin başlangıcında, ilgili yurttaşlar için arabuluculuk sisteminin işleyiş süreçlerini olabildiğince yalın ve anlaşılır bir dille anlatmak istedim.

1 Eylül 2023 tarihinden itibaren; kira ilişkisinden, kat mülkiyetinden ve komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar ile ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, mahkemeye taşınmadan önce, arabuluculuk yoluyla giderilmeye çalışılacak ve bu yolla çözüme ulaşılamaması halinde, her zaman olduğu gibi dava süreci başlayacaktır.

Yeni döneme ilişkin olarak bir bakıma; “31 Ağustos 2023 Perşembe günü, Sulh Hukuk Mahkemelerinde doğrudan dava açmak için son gündür.” desek yeridir. Çünkü son düzenlemeyle, çekişmesiz yargı işleri, kişi hukukuna ilişkin davalar, vesayet, kayyımlık ve mirasa ilişkin bazı davalar dışında, neredeyse Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevine giren tüm davalar bakımından, arabuluculuk dava şartı haline getirilmiştir. Kira ve kat mülkiyetinden kaynaklı davaların bu mahkemelerin iş yükünün çok büyük kısmını oluşturmakta olduğu bilinmektedir. Yargı çevresi oldukça geniş olan ve kalabalık bir nüfusu kapsayan büyükşehirlerdeki iş yükü dikkate alındığında, Sulh Hukuk Mahkemelerinin, başta makul sürede yargılanma hakkı olmak üzere, birçok bakımdan sağlıklı bir yargılama süreci yürütmelerinin neredeyse imkansız olduğu açıktır. Bu bakımdan kanımca, bu mahkemelerin görevine giren birçok uyuşmazlık bakımından arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesi isabetli olmuştur.

Belirtmek gerekir ki, bu sürecin mahkemelerin iş yükünü hafifletici bir işlev görmesi, başta arabulucu meslektaşlarım olmak üzere, biz avukatların sorunu çözme odaklı bir yaklaşımı benimsemesine bağlıdır. Yurttaşların başarılı sonuçlardan süreç ilerledikçe olumlu etkilenecekleri ve hem taraflar, hem de mahkemeler bakımından yararlı sonuçların elde edileceği kanısındayım.

Konuya geçmeden önce, bu yazının arabulucular ve avukatlar için değil, arabuluculukla muhatap olan veya olacak vatandaşlar bakımından, süreç hakkında bilgilendirme amacıyla hazırlandığını söylemeliyim.

 

Türk Hukukunda Arabuluculuk

Türkiye’de mahkemelerin yanında ve sınırları yasayla belirlenmiş bir uyuşmazlık çözüm yolu olarak arabuluculuk, 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile hayata geçmiştir.

Başlangıçta hiçbir uyuşmazlık bakımından dava şartı olmayan arabuluculuk;

a) İşçi işveren ilişkilerinden kaynaklı uyuşmazlık bakımından 25 Ekim 2017 tarihinden itibaren, (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu)

b) Bir kısım ticari uyuşmazlıklar bakımından 01.01.2019 tarihinde itibaren, (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi)

c) Tüketici uyuşmazlıkları bakımından 28.07.2020 tarihinden itibaren, (Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik)

d) Nihayet 5 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 7445 sayılı Yasa ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda değişiklik yapılmak suretiyle, 1 Eylül 2023 tarihinden başlamak üzere; kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar için de arabuluculuk dava şartı haline gelmiştir.

 

Arabuluculuk Kapsamındaki Uyuşmazlıklar

Hangi uyuşmazlıkların arabuluculuğa konu edilebileceği hususu, 6325 sayılı yasanın 1/2 Maddesinin ilk cümlesinde; “Bu kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır.” şeklinde belirtilmiştir. O nedenle, tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri tüm konular arabuluculuğun konusudur ve arabuluculuk kapsamındadır diyebiliriz. Dolayısıyla, kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli tüm konularda taraflar arabuluculuğa başvurabilirler.

Ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri, yani bir sözleşmenin konusu olamayacak konularda, arabuluculuk mümkün değildir. Bu bağlamda, Borçlar Kanununun 26, 27 ve 28. maddeleri hükümlerinin tüm sözleşmeler için olduğu gibi, arabuluculuk anlaşmaları bakımından da dikkate alınması gereken genel kurallar olduğunu unutmamak gerek. Eklemek gerekir ki, ceza davaları, nüfus, velayet ve vasi tayini vb. kamu düzeniyle ilintili uyuşmazlık ve davalar arabuluculuk kapsamında değildir.

 

Arabuluculuk Nedir?

6325 sayılı yasa arabuluculuğu; “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla arabuluculuk, sorunun taraflarını çözümün de tarafları haline getirme süreci diye tanımlanabilir. Bu bakımdan arabuluculuk, barışçı bir çözüm yöntemidir.

Arabulucunun süreçteki temel rolü; uyuşmazlığın taraflarını bir araya getirerek, onların birbirlerini anlamalarını ve bunun sonucunda tarafların ortak yararına uygun bir çözümün yine tarafların kendilerince üretilmesini sağlayacak şekilde iletişim ortamını canlı tutmak ve gerektiğinde tarafların ortak yararına uygun çözüm önerileri sunmaktır.

Ancak arabulucunun tüm süreç boyunca; yasal çerçevede kalarak süreci yöneten tarafsız ve bağımsız üçüncü kişi konumunda olduğu unutulmamalıdır.

 

Dava Şartı Arabuluculuk Nedir?

Başta da belirtmiş olduğum gibi, bu yazının konusu, dava şartı arabuluculuk sürecinin işleyişi hakkında konunun tarafı olan yurttaşları, teknik ayrıntılara mümkün olduğunca girmeden bilgilendirmektir.

Dava şartı arabuluculuk; herhangi bir konuda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması ve arabuluculuk sürecinin tamamlanmış olmasının, o dava bakımından ön koşul olması durumudur. Açılacak dava bakımından arabuluculuk sürecinin tamamlanması zorunlu olduğundan, dava şartı arabuluculuk tabiri yerine çokça zorunlu arabuluculuk tabiri kullanılmaktadır. Yani zorunlu arabuluculuk tabiriyle anlatılmak istenen dava şartı arabuluculuktur. Bu yazıda yasadaki tabir olan dava şartı arabuluculuk kullanıldı.

 

Dava Şartı Arabuluculuk Başvurusu

Dava şartı arabuluculuğa başvuru, adliyelerdeki Arabuluculuk Bürolarına yapılır. Arabuluculuk Bürosu olmayan adliyelerde ise arabuluculuk bürosu sıfatıyla görevlendirilen Sulh Hukuk Mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne başvuru yapılır.

Başvurular uyuşmazlığı arabuluculuğa ve sonra da gerekirse yargı yoluna taşımak isteyen tarafça, yetkili ve görevli arabuluculuk bürosuna doğrudan dilekçeyle yapılabileceği gibi, avukat aracılığıyla UYAP üzerinden de yapılabilir.

Başvuru dilekçeleri veya formlarında; tarafların adları veya unvanları, kimlik veya vergi numaraları, adresleri, iletişim için telefon numaraları ve uyuşmazlık konuları mutlaka yer almalıdır.

 

Dava Şartı Arabuluculukta Arabulucunun Görevlendirilmesi

Başvuruyu alan büro, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Siciline kayıtlı ve aktif görev yapan arabulucular arasından, UYAP sisteminde yüklü belirli kriterlere (Görev bölgesi, puan, uzmanlık vb.) göre arabulucu seçmek üzere başvuruyu sisteme yükler. Arabulucu UYAP sistemi tarafından, ilgili kriterlere uygun olarak otomatik olarak seçilir. Görev, seçilen arabulucuya yine sistem tarafından tevdi edilir. Ancak dava şartı arabuluculuğa başvuran taraf ile uyuşmazlığın diğer tarafının listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde görev bu arabulucuya tevdi edilir.

Kendisine görev tevdi edilen arabulucu, 24 saat içinde görevi kabul veya reddeder. Arabulucu 24 saat boyunca kendisine tevdi edilen göreve ilişkin olarak herhangi bir işlem yapmazsa, görevi reddetmiş olduğu kabul edilir. Reddedilen görev, yine ilkinde olduğu gibi belirli kriterlere göre otomatik olarak başka bir arabulucuya tevdi edilir. Görevi bir arabulucu kabul edinceye dek bu süreç devam eder.

 

Dava Şartı Arabuluculukta Süreler

Kendisine tevdi edilen görevi kabul eden Arabulucu, taraflarla iletişime geçerek uygun olan en kısa sürede konuyu karşılıklı görüşmek üzere hazırlıklarını yapar ve gerekirse uygun gördüğü bir zamanda tarafların katılacağı bir toplantı günü belirler. Burada özellikle belirtilmesi gereken bir husus da 5 Nisan 2023 değişiklikleriyle getirilen, uyuşmazlığın tarafları/ tarafları avukatla temsil ediliyor olsalar bile arabulucuya asıl tarafı da bilgilendirme yükümlülüğü getirilmiş olmasıdır. (Bu durumun tarafların niteliği bakımından sorun teşkil etme potansiyeli taşımakta olduğunu düşünüyorum.)

 Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, uyuşmazlığın diğer tarafına ulaşarak kendisini usulüne uygun olarak tanıtan ve gerekli açıklamaları yapan arabulucunun verdiği bilgilere ve sürece ilişkin yönlendirmelerine itibar etmek, yurttaşların yararınadır. Zira aşağıda açıklanacağı gibi ilk toplantıya katılmamanın bazı müeyyideleri olacaktır.

Görevlendirilen arabulucunun görev süresi ticari uyuşmazlıklar dışındaki tüm uyuşmazlıklar bakımından, başvuruyu kabul ettiği günden itibaren 3 haftadır. Görüşmelerin seyri, anlaşma umudu, taraflara ulaşamama gibi muhtelif nedenlerin gerektirmesi halinde bu süre, arabulucu tarafından en çok 1 hafta uzatılabilir. Yani dava şartı arabuluculuk sürecinde kendisine görev tevdi edilen arabulucu, görevi kabul ettiği günden itibaren en geç 4 hafta içinde uyuşmazlığı bir sonuca ulaştırmak ve varılan sonucu işleyerek UYAP kaydını kapatmak zorundadır. Bu sürenin yeterli olmaması halinde taraflar dilerlerse, atanmış arabulucu ile veya kendilerinin belirleyeceği başka bir arabulucu vasıtasıyla, ihtiyari arabuluculuk olarak uyuşmazlığı görüşmeye devam edebilirler. (Bu yazının konusu olmamakla birlikte bazı uyuşmazlıklar bakımından 3 haftalık sürenin yetersiz olduğu ve artırılması gerektiği kanısındayım.)

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. Yani bu süreler durur.

 

Dava Şartı Arabuluculuk Uygulaması

Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat ya da avukatları aracılığıyla katılabilirler. Ancak avukatın vekaletnamesinde arabuluculukla ilgili özel yetki bulunması gerektiği husus dikkatten kaçmamalıdır. Özellikle eski tarihli vekaletnamelerde bu yetkinin olmama olasılığı yüksek olduğundan, arabuluculuk sürecinde bu hususa dikkat edilmesi gerekir. Tarafların sürece avukatları aracılığıyla katılmaları halinde, avukatlarına ücret ödemek durumunda oldukları da dikkate alınmalıdır.

Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür.

Arabuluculuk görüşmeleri gizlidir. Görüşmelere taraflar, vekilleri, temsilcileri ve uyuşmazlığın çözümünde yararlı olabilecek uzman kişiler katılabilir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar.

Arabulucunun, uyuşmazlığın taraflarıyla birlikte veya her biriyle ayrı ayrı yapacağı görüşmeler sonucunda arabuluculuk süreci; tarafların uyuşmazlık konusu üzerinde anlaşmaya varması, taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi, tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi, taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi ve uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi hallerinden herhangi biriyle sona erer.

 

Arabuluculukta Ücret ve Giderler

Arabuluculuk başvurusu herhangi bir harca veya ücrete tabi değildir. Dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde tarafların anlaşamaması halinde, iki saatlik arabuluculuk ücreti Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Adalet Bakanlığınca ödenen bu ücret, dava açılması halinde davayı kaybeden taraftan yargılama gideri olarak kamu adına tahsil edilir.

Tarafların anlaşması halinde, arabuluculuk ücreti taraflarca eşit olarak ödenir. Ancak taraflar arabuluculuk ücretinin ödenmesi konusunda da farklı bir karar verebilirler. Anlaşma halinde arabulucuya ödenecek ücret ve iki saati aşan sürelere ilişkin arabuluculuk ücretini, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinden az olmamak koşuluyla arabulucu ve taraflar serbestçe belirleyebilirler. Arabuluculuk ücretini karşılayacak mali gücü olmayan taraf ilgili arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk hâkiminin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir.

Özetle, arabuluculuk sürecinde taraflar herhangi bir harç yatırmak zorunda olmayıp, tebligat, bilirkişi, tanık ve keşif gibi giderler de ödemezler. Bu bakımdan arabuluculuk davadan farklıdır ve daha ucuz bir uyuşmazlık çözüm yoludur.

Arabuluculuk sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da ilk toplantıya katılımdır. Çünkü yasaya göre, usulüne uygun olarak davet edildiği halde ilk toplantıya mazeretsiz bir şekilde katılmayan taraf, sürecin dava aşamasına taşınması halinde, dava sonucunda kısmen ya da tamamen haklı çıksa dahi yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca, bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez.

 

Arabuluculuğun Avantajları

Arabuluculuk mahkeme vasıtasıyla uyuşmazlığın çözümüne yönelik klasik yargılama yöntemlerine göre oldukça avantajlı bir alternatif çözüm yoludur. Şöyle ki;

Davaya göre daha ucuzdur.

Yargılama süreçlerine göre çok daha kısa sürede kesin sonuç elde edilir.

Sonucu taraflar ortak iradeleriyle belirlerler ve tarafların ortak yararına uygun bir çözüm amaçlanır.

Gizlilik ve delil olmama ilkeleri gereğince, taraflar mahkeme önünde dile getiremeyecekleri konuları arabuluculuk sürecinde rahatlıkla konuşup müzakere edebilirler.

Tarafların ortak rızasına uygun bir çözümle sonuçlanacağı için sorunu tümden çözer. Yeni husumet ve sorunlara kaynak oluşturmaz.

Taraflar hem yöntem hem de esas bakımından sürece tam hakim durumundadır.

Dostane bir çözüm yoludur. Çünkü tarafların anlaşmasıyla sonuçlanır.

Anlaşamama halinde, arabuluculuğu sonlandırmaya ve dava yoluna gitmeye tüm taraflar tek başına karar verebilir. Dolayısıyla taraflar dilediği gibi karar vermekte serbesttir.

 

Kira Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk

Arabuluculuk hakkındaki bu genel bilgilerden sonra, bugünden itibaren başlayan yeni dönemde dava şartı haline getirilen kira uyuşmazlıklarına ilişkin birkaç hususa değinmek gerekiyor.

Kira uyuşmazlığı hakkında arabuluculuk yoluyla bir anlaşmaya varırlarsa, taraflar bu anlaşmayı asıl uyuşmazlık hakkındaki yetki ve görev kurallarına göre belirlenecek olan hukuk mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirlik şerhi alınır. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır. İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, niteliği itibariyle bir çekişmesiz yargı işi olduğundan buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilecektir. Bu bakımdan, süreci yürüten arabulucular ve sürece katılan taraflar bakımından dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri, yapılan anlaşmanın icra edilebilir nitelikte olması durumudur.

Yeri gelmişken değinmekte yarar olduğunu düşündüğüm bir husus da %25’le sınırlanan kira artış oranı konusudur. Tartışma süreçlerinde bazı hukukçuların, bu sınırın arabuluculukla aşılamayacağına dair görüşlerine katılmıyorum. İki tarafın anlaşması esasına dayanan arabuluculukta bu oranın müzakere edilemeyeceğini varsaymak süreci büyük oranda çözümsüzlüğe götürür. Oysa bu kesinlikle tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konu olarak elbette arabuluculuk yoluyla düzenlenebilir.

1 Eylül 2023 tarihinden itibaren kira uyuşmazlıklarına ilişkin dava açmak için arabuluculuk artık bir dava şartı olarak karşımıza çıkacaktır. Yani arabuluculuk aşamasını tamamlamadan kiraya ilişkin dava açmak mümkün olmayacak, arabuluculuk sürecinden geçmeden açılacak kira davaları, dava şartı yokluğu gerekçesiyle doğrudan reddedilecektir.

Ancak yasada kira uyuşmazlıkları bakımından dava şartı arabuluculuğa bazı istisnalar öngörülmüştür. Bunlar 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri kapsamında gerçekleştirilebilecek olan, kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesi hükümleridir. Yani;

a) İİK 269-269/d maddelerinde tarif edilen “kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye” yoluna başvurmak,

b) İİK 272 ve devam eden maddelerinde koşulları belirtilmiş bulunan, kiracı tarafından verilmiş geçerli bir Yazılı Tahliye Taahhüdüne dayanarak ilamsız tahliye takibi yoluna başvurmak şeklindeki iki farklı ilamsız tahliye takibi yolu dava şartı kapsamında değildir.

Diğer bir deyişle, bu iki tür kira uyuşmazlığı dışındaki tüm kira uyuşmazlıkları bakımından, arabuluculuk dava şartıdır. Yani arabuluculuk yoluna başvurup sonuç alamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağını mahkemeye sunmayan davacının açmış olduğu dava, dava şartı yokluğundan dolayı, usulden reddedilir.

 

Kira Uyuşmazlıklarından Kaynaklanan Davalar

Usulüne uygun olarak yürütülen ve anlaşmazlıkla sonuçlanan arabuluculuk sonucunda düzenlenen anlaşmamaya ilişkin son tutanak, kira uyuşmazlığını yargıya taşımak isteyen taraf için mahkemeye sunulması zorunlu bir belgedir. Bu aşamadan sonra taraflar dilerse uyuşmazlığı dava yoluyla çözmek üzere mahkemeye başvurabilirler.

Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine giren kira uyuşmazlıklarından doğan davalar; alacak davaları, tazminat davaları, tespit davaları ve tahliye davaları olarak sınıflandırılabilir. Özellikle konut ve çatılı işyerlerine ilişkin kiralar konusunda en yaygın olarak karşılaşılan davalar;

a)      Kira, kira farkı, kiralananı iyileştirme bedeli, erken tahliye nedeniyle makul kira alacağı ve depozitonun iadesi gibi alacak davaları,

b)      Kötü kullanım, faydalı imalat ve yeniden kiralama yasağına uymama nedenlerine dayalı tazminat davaları,

c)      Kira bedelinin tespiti, kiracılığın tespiti ve sözleşmesinin uyarlanması davaları,

d)     Temerrüt, taahhüt, iki haklı ihtar, kötü kullanım ve komşulara saygısızlık, kiralananın izinsiz olarak devri, kiracının iflası, kiracının ölümü, kiracılığın devamının imkansızlığı, kiracının aynı beldede konutu olması, konut ve işyeri ihtiyacı, yeni malikin ihtiyacı ve inşaat nedenlerine dayalı tahliye davaları ile zorunlu onarım nedeniyle geçici tahliye davalarıdır.

 

Bitirirken…

Arabuluculuk, uyuşmazlığa barışçı bir yolla ve tarafların ortak yararına uygun bir çözüm üretmeyi amaçlar. Taraflar diledikleri zaman süreci sonlandırabilirler. İki tarafı da memnun etmeyi amaçlar. Hızlı, ucuz ve kesindir.

1 Eylül 2023 itibariyle dava şartı arabuluculuk kapsamına alınan uyuşmazlıklar bakımından, başta kira uyuşmazlıkları olmak üzere, sürecin işin ehli insanlarla yürütülmesinde yarar bulunmaktadır. Arabulucunun konuya ilişkin hukuki görüş beyan etmesi yasak olduğundan, yurttaşların süreci mümkünse avukat vasıtasıyla yürütmeleri, değilse de hakları konusunda gerekli bilgileri edinerek görüşmelere katılmaları oldukça önemlidir. Çünkü arabuluculukla çözülen uyuşmazlıkların ayrıca bir davaya konu edilmesi olanağı yoktur. 31.08.2023

Hits: 8041