Faşizmin Dili

~ 27.07.2013, Ataol BEHRAMOĞLU ~

Dille düşünce arasında dolaysız ve eytişimsel (diyalektik) bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.
Dil, düşüncenin sözcüklere dökülmüş biçimidir, denebilir.
Bu, dolaysız bir ilişkidir.
Öte yandan, düşünce (kavram), zaten bu sözcüklerin ötesinde bir yerde değil, onun kendisidir…
Sözcük dağarımız düşünmeyi, düşünme süreci sözcük dağarımızı çoğaltır…
Bu da ilişkinin eytişimsel (karşılıklı olarak birbirini etkileyen) yönü olsa gerek…

 

***


Her şey gibi faşizm de bir dildir.
Kendini dil yoluyla dile getirir…
Her
“ideoloji” gibi kavramları, sözcükleri, bunları dile getirme biçimleri vardır…
Aslında tek tek bu dil öğelerinden yola çıkarak, tümevarım yöntemiyle faşist ideolojinin bütününe ulaşabiliriz…
Eksikli kalacak da olsak, akla ilk gelebilecek öğelerle, bir deneme yapalım…

 

***


Yalan, faşizmin dilinin başlıca özelliklerindendir.
Faşizm, bilime karşı olduğu için, yalana başvurmak zorundadır.
Faşist, bilerek ya da bilmeyerek, dünyayı çarpık bir aynadan görür…
Gerçek kendisine ne kadar anlatılırsa anlatılsın, ideolojisi gereği, onu anlamaz ya da anlamazlıktan gelir.
Gerçeklikten bu kaçış, bir çeşit akıl hastalığı olarak da yorumlanabilir.
Giderek en sıradan, en olağan, bir çocuğun bile kavrayabileceği açıklıkta gerçekler, tıpkı bir akıl hastası için olduğu gibi, faşistin dilinde başka biçimlere bürünür.
Onu ikna etmeye çalışmak boşunadır.
Çünkü karşınızdaki kişi akıl ve mantıkla düşünmek yeteneğini tümüyle yitirmiştir.

 

***


Faşist dilin başkaca temel özelliklerinden bazıları öfke ve şiddettir.
Fakat bu öfke ve şiddetin de ne kadarının gerçek, ne kadarının sahte olduğunu anlamak kimi kez kolay değildir.
İdeolojisinin ve kişiliğinin temel özelliği yalan ve sahtecilik olan faşistin kendisi de bunu zaman zaman karıştırabilir…
Tarihin gelmiş geçmiş faşist ideologlarını böyle bir bakışla irdeleyin…
Ses grafiklerinde, mimiklerinde, sözlerinde, genel davranışlarında, şaşırtıcı iniş çıkışlarla karşılaşırsınız…
Aynı şey ruhsal durumları için de geçerlidir…
Canavarca bir zalimlikten sürüngence bir korkaklığa geçiş, bu gibi kişiliklerin yine temel özelliklerindendir…

 

***


Faşizm kavramları saptırır, değiştirir.
Bütün insanlık tarihinin iki büyük aşamasından biri insanın en yüce değer oluşu (hümanizm), öteki (aydınlanma da diyebileceğimiz) bilimsel akıldır.
Faşizm ikisine de karşıdır.
Faşist ideolojide insanın insan olarak değerliliği ırk, ulus, ideolojinin kendisi vb.. kavramlarla yer değiştirmiştir.
Bilim ise insanın yaratıcı gücü olmaktan çıkarılarak faşizmin yararına çıkarcı bir teknolojiye indirgenmiştir.
Faşist dilin kavramları, bu nedenle insana, bilime, sanata, yaratıcılığın her türüne düşmancadır…
Kavramları saptıran faşist ideoloji, bugünü yönlendirerek geleceği saptamaya çalışmakla kalmaz, tarihsel gerçeklikleri de kendi sapkın anlayışı doğrultusunda bozup değiştirir.
Bu anlamda da gerici, saptırıcı bir dil kullanır…
Bunu başarmak için var olan kurumları bozar, altüst eder, yapılarını değiştirir.
Görsel belgeler üzerinde oynar, kavramları yeniden, akıl ve mantık ölçülerini ayaklar altına alarak yorumlar, yorumlatır…
Toplumun kimyasıyla, genetiğiyle oynar…

 

***


Başa dönecek olursak, faşizmin diline karşı uyanık, savaşımcı, irdeleyici, açıklayıcı, göz önüne serici olmak gerekir…
Çünkü bu dil bulaşıcı, olumsuz anlamıyla da olsa etkileyici ve ürkütücüdür…
Faşizme karşı savaşım, onun diline karşı savaşımdan ayrı düşünülemez…

 

27 Temmuz 2013 - Cumhuriyet

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1821