TOLGA ŞİRİN
Muhtarlık seçiminde de kendine özgü bir resmî adaylık usulü uygulanmalı ve gizli oy ilkesini güvence altına alan bir pusula standardı getirilmelidir
Geçen hafta, bayram tatili nedeniyle Ege ve Akdeniz'in çeşitli köylerinde vakit geçirdim. Yerel seçimler taze sonuçlandığı için halk doğal olarak seçim sonuçlarını konuşuyordu.
Fakat ziyaret ettiğim hemen hemen her köyde ortak bir sorunla karşılaştım: Muhtarlık seçimlerinden dolayı kimi adaylar ve destekçileri, köydeki seçmenlerin bazılarıyla -kendilerini desteklediğini söylemesine rağmen oy vermemesinden ötürü- kavgalı veya dargındı.
"Peki ama kimin kime oy kullandığı nereden belli, oy gizli verilmiyor mu?" diye sorduğumda, pek çok köyde gizli oy ilkesinin fiilen anlamını yitirdiğini öğrendim.
Malum, muhtarlık seçimlerinde her aday kendi pusulasını kendi hazırlıyor. İşte bu hazırlık sürecinde aday, pusula tasarımını her bir seçmen için özel olarak tasarlıyor. Örneğin seçimden önce Ahmet kişisinden oy istemeye giden bir muhtar adayı, Ahmet'e özel bir pusula (özgün bir ihtiyar heyeti listesi içeren bir pusula) veriyor. Seçim günü akşamı oylar sayıldığında sandıktan bu münhasır pusula çıkmadığında Ahmet'in o muhtar adayına oy verip vermediği anlaşılıyor.
Birkaç yüz kişiden oluşan bir köyde rahatlıkla uygulanabilen bu usul, bazen Ahmet'in tüm ailesi için üç beş pusula verilerek de gerçekleşebiliyor. Böyle olunca da "açık oy" ve "aile oyu" gibi bir yöntem fiilen hayata geçiriliyor. Anayasa'daki (md. 67/2) "seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır." hükmü de anlamını yitiriyor. Zira bu yolla gizli oy ilkesi rafa kaldırılıyor, eşit oy ilkesi de ailelerin genişliğine göre etkisini kaybediyor.
Benim duyduğum kadarıyla bu yöntem, kimi adayların seçimden önce oy satın almasına dahi neden oluyor. Öyle ya bir kişinin kime oy verip vermediği belli olacak ise bu konuda para karşılığı sözleşme yapmak gayet kolay bir biçim alıyor.
Muhtarlık ödeneğinin aylık en az 17 bin lira ve bir seçim döneminde toplam 1 milyon 20 bin lirayı bulduğu hesaba katıldığında bu riskin hayli yüksek olduğu malum.
Türkiye'de oyunu satmaya hazır yüz binlerin ve belki milyonların olduğu da bir gerçek.
Mevzuat ne diyor?
Türkiye'de muhtarlık seçimleri, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'da düzenleniyor. Muhtar adaylığı konusu ise bu Kanun'un 31'inci maddesinde yer alıyor. Bu hükme göre bir kişinin muhtar, ihtiyat meclisi ve ihtiyar heyeti üyesi olabilmesi için on sekiz yaşını doldurmuş bir Türk vatandaşı olması, kanunlarda öngörülen diğer seçilme koşullarını taşıması ve esasen en az altı aydan beri o mahallede/köyde oturması yeterli.
Bu hüküm, adaylık konusunu ise şöyle düzenliyor:
"Köy muhtarlığı ve köy ihtiyar meclisi üyeliği, mahalle muhtarlığı ve mahalle ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde adaylık usulü yoktur."
Yani resmî olarak bir adaylık yok. Fakat uygulamada tabii ki muhtar seçilmek isteyen kişiler var ve bu kişilere fiilen "aday" deniyor. Zaten YSK da seçmenlerin, seçeceği muhtar ve ihtiyar meclisi/ihtiyar heyeti üyelerini bilmesi ve iradesini sağlıklı bir şekilde oluşturabilmesi için, bu seçimlere girecek kişilerin seçime gireceklerini belirtmelerini ve bu amaçla kendilerini tanıtmalarını mümkün sayıyor.
YSK ne diyor?
YSK bu konudaki göreli belirsizliği kendi kararıyla dolduruyor. Örneğin son yerel seçimdeki YSK kararında (2023/1567) bu hususu şöyle hükme bağlanmış bulunuyor:
Demek ki muhtarlık seçimlerinde "oy pusula"ları, beyaz kâğıda basılı isim listelerinden ibarettir. Resmî aday usulü olmadığı için de bu "oy pusula"ların üstüne hemen herkesin ismi yazılabiliyor. Hattâ matbu olan kâğıtların üzerindeki isimler çizilip buraya herhangi bir başka kişinin adı da yazılabiliyor. Bu "pusula"ların oy verme yerinde bulunmasına bile gerek yok.
Mevcut norm Anayasa'ya aykırıdır
İşte bu geniş marj, yukarıda ifade ettiğim dolanmanın başlıca nedenidir. 200-300 haneden oluşan bir köyde, kimin kime oy verdiği kişi kişi tespit edilebilmektedir.
Duruma göre bu dolanmayı kimi siyasi partiler de yapabilmekte ve bu durum kendileri için getirilen aday gösterme yasağını işlevsizleştirmektedir.
Anayasa'nın eşit ve gizli oy ilkesine yer verdiği yerde bu olasılıklara kapı aralayan bir hüküm kesinlikle kabul edilemez. Anılan hüküm ivedilikle değiştirilmeli, muhtarlık seçiminde de kendine özgü bir resmî adaylık usulü uygulanmalı ve gizli oy ilkesini güvence altına alan bir pusula standardı getirilmelidir.
Aksi durum, Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan "toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı"na ters olduğu gibi köylerdeki barışın seçimler yoluyla bozulmasına neden olmaktadır.