'Vurun ulan, vurun, ben kolay ölmem... '

~ 13.09.2015, Hikmet ÇETİNKAYA ~

Cizre bir hafta süren kuşatma altındaydı Şırnak Valiliği buyruğuyla...
Kuşatma dün sabah saat yedide kalktı...
Ve dün sabah AKP büyük kongresi Ankara’da başladı...
Merak ediyorum, bir AKP’li partisinin genel kurulunda söz alıp kürsüye gelse, temel hak ve özgürlüklerden, medyaya yapılan baskılardan söz etse başına neler gelir!
Yağmurlu ve serin bir İstanbul sabahında, karmakarışık duyguların örtüsü altında ben dünü, bugünü, yakın tarihin sayfalarında bulmaya çalışıyorum...
Yağmur iyice bastırıyor...
Bir sonbahar yağmuru altında dolaşmak, hayatın derin izlerinde yürümek, günlerin, haftaların, ayların, yılların peşinden bir süre koşmak.
Sessiz akan bir ırmak, geceden kalma özlemler, kötü günlerin hiç olmaması...
İnsanca yaşamak, sermaye-emek çelişkisini görebilmek...
Sözüm ona 13 yıllık güçlü bir iktidar ve bugün içine düştüğümüz kaos, umutsuzluk...
Yakıcı tüm sorunlar, gençlerimizin akan kanları üzerinden, toplumun önüne konulan siyaset, ötekileştirme...
O anda aklıma gelen Ahmed Arif’in “Otuz Üç Kurşun” şiiri...
“Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım,
Kanlı, upuzun... .
... ... ... ...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız”

***

Cizre’de kuşatma kalktı...
Demokrasiye, basın özgürlüğüne karşı açıkça suç işleyen, yasaları tanımayan bir düşünce yapısını sorgulamak her yurttaşın görevidir...
AKP genel kurulu “demokrasi arenası”ysa eğer, şehit düşen yüzbaşının cenazesinde, yarbay olan ağabeyinin haykırışını birileri kalkıp söylemelidir:
“Bırakın gençlerimizin, güvenlik güçlerimizin, şehitlerimizin, genç ölülerimizin üzerinden siyaset yapmayı.”
Bülent Arınç’ın şu sözlerini isterlerse bir kıyıya yazsınlar:
“Lideri yarı Tanrı haline getirmeye gerek yok!”
Lideri yarı Tanrı haline getirenlere bakmak gerek önce...
Temel hak ve özgürlükleri çiğneyen kim? Muhalif medyayı susturmak için elinden gelen her şeyi yapan kim?
Hürriyet gazetesini basan, bastıran, ülkeyi kan gölüne çevirenler kim?
Kana kan intikam!
IŞİD’e ikram!
Güneydoğu’da PKK, ilçelerde yuvalanırken, silahları saklarken görüp de görmezlikten gelen kim?
AB’nin baskısıyla Cizre’de kuşatma kalkıyor, AKP kongresinin başladığı gün...
Bir de gözlerimizin içine baka baka, ülkede demokrasinin ve özgürlüklerin ne kadar geliştiğini anlatıyor geçici hükümetin başı...
Cizre’den gelen fotoğraflara ne diyor AKP’liler acaba?
Sokaklar delik deşik, her yerde kan izleri var...
Gözlerimi yumuyorum...
Ahmed Arif’e bir selam gönderiyorum:
“Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var
Halden bilene.”

***

Ben hem Türk, hem Kürt, hem Laz, Çerkez, Boşnak, Süryani babasıyım...
Terörü lanetliyorum bir kez daha...
Gençlerimizin, şehitlerimizin üzerinden siyaset yapan, 400 milletvekili isteyenlere demokratik tepkimi koyuyorum...
Madımak’ta yakılan şair Dr. Behçet Aysan’ın dizelerinden kopup gelen bir coşkuyum!
“Git dersen gider, kal dersen kalırım... Kimi zaman gülümser, kimi zaman ağlarım...”
Sessiz akan bir ırmağım geceden...
Eğer git dersen kuşlarla birlikte, geri dönmez güz kuşları.
Senin, benim, hepimizin ortak derdi aynı gökyüzünün umutla birleşmesidir...
Çocuklar, gençler ölmesin, şehit cenazeleri gelmesin derim her gün...
İster misin gidip yağmurlara durayım bir İstanbul sabahında. Cizre’de hayatı kucaklayayım, Ağrı’nın yamaçlarında kış çiçekleri olayım...
Günlerden pazar!
Umut toplamaya var mısın gülüm, güz çiçeğim!

Hikmet ÇETİNKAYA | Tüm Yazıları
Hits: 1001