Seçim sonucu açıkça AKP'nin gerilediğini gösteriyor. Bu çok önemlidir. 'Nokta ile Virgül' beraber yürüdüler o yollarda, devletin tüm imkanlarını, polislerini, valilerini, gasp ettikleri medyayı tepe tepe kullandılar; avanta dağıttılar, milyonlarca lirayı döktüler ortaya; plakalı-plakasız araçlarıyla oy hırsızlığı yaptılar, her yerde oy çalındı... Hiçbiri kâr etmedi.
AKP, kullandığı imkanlarla karşılaştırıldığında büyük bir çakılma yaşadı…
***
“Daha önce yazmıştım” diye yazmayı sevmiyorum ama daha evvel yazmıştım: Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden unsur bitmiştir. Esas mesele bundan sonra Türkiye siyasetinin nasıl şekilleneceğidir.
Seçimin gizli kazananları, hisseleri yükselen Doğan Grubu ve İpek-Koza Grubu, daha doğrusu bunların temsil ettiği güçlerdir. Elbette Fethullahçı örgütlenmenin tek temsilcisi Hakan Şükür değildi!
Birkaç seçenekten söz edebiliriz. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden unsur bir ‘Kamikaze dalışı’ yapmayı, büyük bir iç çatışmayı tercih edebilir. Bunun kuvvetleri de mevcuttur. Cesaret edecek mi, göreceğiz.
AKP-MHP gibi ultra-gerici bir hükümetin kurulma ihtimali de var tabii. Lakin kolay değil. Böyle bir hükümet MHP'nin, ABD-Cemaat kanadıyla kolladığı dengeden bağımsızlaşması, AKP liderliğiyle kader birliği yapması demektir. Bu zayıf ihtimalin gerçekleşmesi halinde toplumsal yarılma derinleşir ve yine büyük bir çatışma dinamiği doğar.
Emperyalizmin ve büyük burjuvazinin tercihi, ehlileşmiş ve ‘Tayyipsiz hava sahası’ yaratmış bir AKP’dir. Emperyalizmin bu tercihinden kopuş, MHP ve hele hele CHP açısından matematiksel olarak ihmal edilebilir bir ihtimaldir.
'Süreç' yüzüsuyu hürmetine HDP AKP'ye destek verir diyenler olsa da, laf ağızdan çıktı bir kere. Demirtaş'ın içeriden ya da dışarıdan AKP'li bir hükümeti desteklemeyeceklerini açıklaması bu kapıyı kapatmış olmalıdır.
CHP görev bekliyormuş! Seçim gecesi açıklamalarına bakılırsa hükümeti kurmaya talipler. Bunu hangi şapkadan nasıl tavşanlar çıkararak yapmak istediklerini hep beraber göreceğiz…
***
Özetle, Türkiye'de siyaset düğümlenmiştir. Bu düğümün halk lehine çözülmesi ancak ciddi bir mücadele süreciyle mümkündür. Tamam, AKP durduruldu diye sevinen sevinsin ama her şey yeni başlıyor!
Önümüzdeki mücadelenin kritik ekseni antiemperyalizmdir. ABD Türkiye siyasetini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışacaktır ve şu an itibarıyla Meclis'te antiemperyalist parti yoktur.
Antiemperyalizm emek ekseninden ayrılırsa koflaşır. Geçmişte ‘ulusalcı’ tabir edilen kesimler bu yüzden kaybetmeye mahkumdu. Sermayeden kopamayan ulusalcı kafalar bizzat sermaye tarafından koparıldı. Ve nihayet, mücadelenin üçüncü sacayağı gerçek bir laikliktir. AKP’nin yarattığı tahribat geri çevrilmelidir.
***
Özetle, Haziran yeni başlıyor. Ve iddialı bir laf ediyorum: Seçime girmemiş olmasına rağmen, bu seçim Birleşik Haziran Hareketi’nin beşinci önemli siyasi güç olduğunu tescillemiştir.
Sorumluluğunun farkında olursa, Haziran Hareketi mücadelenin öncülüğünü yüklenecektir…
Yurtgazetesi
