Mezbahaya Rap Rap

~ 05.06.2011, Mine KIRIKKANAT ~
Bütün hayvanlar bağırıyordu. ‘Muhammed ölüyor!’
Yukarıya baktı Çoban ın eşi. Üzerine büyük kaya kütleleri geliyordu. Geriye çekilerek birkaçından kurtulmayı başarmıştı. Fakat sarsıntı artınca, mağaraya geri döndü.
‘Hayır! Bize doğru gel!’ diye bağırdı iki kadın peri, ama çok geçti. Mağaranın ağzını büyük bir kaya kütlesi kapatmıştı.
‘Muhammed ölüyor!’
Periler uçuşuyor, melinler kaçışıyordu etrafta. Yıkılan ağaçlar, yarılan yer ve dağlardan yuvarlanan kayaların sarsıntısına rağmen, periler kucaklayabildikleri kadar melini kucaklayıp havalanıyorlardı.
Muhammedin katı tamamen çökmüş ve yer yer yanıyordu. Uzun ve büyük ağaçlar bile kül içinde kalmıştı. Kapıya çok yakındı Çoban. Gittikçe küçülen ırmağa yakınlaştı, kendisini gördü. Bembeyaz gözleri vardı Çobanın. Öteki beyaz arslanların sarı gözbebekleri vardı, ama onun gözleri de beyazdı. Belinin sağ tarafında tuttuğu kırbaç da ağarmıştı. Kollarını yana doğru açıp havaya kaldırdı. Daha da güçlenmişti Çoban. Kükreme sesini en çok kendisi merak ediyordu. Bütün kudretiyle kükredi.
Öyle ki
O bile duydu, Çobanın kükreyişini… ”
***
Gelecek zamana ayarlı bir roman yazarı olarak, Tolkien’in fantastik romanlarını tüm dünya ile aynı zamanda ve aynı ilgiyle okuyan Türkiye’den, niçin edebiyatımıza fantastik kurgular katan çok yazar çıkmadığını merak eder dururum. Genelinde akıllı gençleri, özelinde hayal gücü geniş genç yazarları coşkuyla desteklemek için yakından izleyen bendeniz, bugünlerde Sevgili kızım”, değerli romancı ve MGKmedya sitesi yazarı Berrak Yurdakul’un çok beğendiğim Konuşmayan Tavus Kuşu Camiodan sonra yazmakta olduğu fantastik romanı heyecanla beklerken…
Meğer bir genç yazar, Deniz Hasret, ilginç bir fantastik romana imza atmış, üstelik yayınlamayı başarmış: ÇOBAN*
Yukarıdaki alıntılar, altbaşlığı Hz. Muhammedin DNAsı olan bu romandan. Deniz Hasret, katlara ayrılan bir evrende perilerin, insana benzeyen melinlerin yaşadığı bir dünya betimlemiş. Bu dünyada beyaz ve siyah arslanlardan oluşan ordular kurmuş, kaplanları iblisin emrine vermiş. Ve Almanların Topkapı’daki Sakal-ı Şerif’i çalıp Hz. Muhammed’in DNA’sını ele geçirdiği siyasal bir kurguda, ABD’nin işgaliyle başlayan bir dünya savaşı hayal etmiş. Odiye tanımlanan Allah’ın pek karışmadığı, kimseyi kurtarmaya da çalışmadığı bu savaşta, iyilik ve kötülük ordularının çatıştığını düşlemiş…
Deniz Hasret’in Çoban romanı, Tolkien’in Yüzüklerin Efendisitadında, zengin içerikli, çok güzel bir masal, tamamen fantastik bir roman. İçinde ne herhangi bir dine atıf var, ne de herhangi bir inanç, kutsal bir kişiliğe saldırı ya da hakaret…
***
Gel gör ki salt (ve sanırım alt) başlığı yüzünden, yazarın başına gelmeyen kalmamış! Kitabın dağıtımı, İstanbul’da yapılamamış”. Yalnız Ankara’da ve tanıdıkbir kitapçı, beş gün süreyle, o da saklı gizli bir köşede beş gün tutmuş kitabı, sonra kaldırmış. Deniz Hasret, romanını internet üstünden satabilmek için e-kitap sitelerine başvurmuş, hiçbirinden olumlu yanıt alamamış. Emek verdiği romanı, Facebook’ta tanıtacak olmuş, bir günde üç yüzü aşkın hakaret mesajı almış.
Hiç tanımadığım ve gönderdiği kitapla haberdar olduğum kendisinden aldığım e-posta’da, mail adresini de değiştirmek zorunda kaldığını, çünkü Facebook’taki tanıtımdan sonra mail adresinin virüs saldırısına uğradığını belirtiyor ve Yoruldum, çok yoruldum, ama direnmeye devam… ” diyordu.
İşte size, üç yılda on milyontüp seçmenyaratılan fantastik Türkiye’de demokratik seçimlere bir hafta kala düşünce özgürlüğünün son fotoğrafı: Yetkili zihniyetin suç bulmadığı bir kitabı, etkili zihniyet yasaklıyor… Böyle bir demokrasinin romanı fantastik bile değil, fantazmagoriktürde yazılır ancak!
*Deniz Hasret/ Arı Kitap, 2011
‘G’ NOKTASI
Cumhuriyet yazarı, değerli dostum Ali Sirmen, dün tarihselyazılarından birini yayımladı ve hepimizin bildiği vahim durumu, vurucu bir hesapla açıkladı: TSK’de general ve amiral düzeyindeki her üç subaydan biri ve PKK ile savaşan tüm komutanlar, artık mahpus. Hiçbirinin henüz mahkûmiyeti yok, ama tutuklu yargılanıyorlar.
Devleti, valisi, emniyeti, yargısıyla hükümete bağlayan AKP iktidarının, Hrant Dink’in cinayetini çözmekte acizkalırken orduyu tasfiye etmekte gösterdiği başarıya bakılırsa, Ali Sirmen’in güdülen politikayı PKK ile Barış, TSK ile Savaşdiye saptaması, gerçeği yansıtıyor.
2006 yılında Gölge CIAdiye anılan Stratfor dergisinde yayımlanan BOP haritasının toprak yitirecek ve bölünecek diye işaretlediği ülkeler arasında, henüz dokunulmayan bir Türkiye, bir de İran kaldı. Diğerleri aynen haritada gösterildiği yönde, ya bölündü ya da iç savaştalar…
Türkiye’yi kim, nasıl bir sona hazırlıyor, bilmem fal açmaya gerek var mı?
Ben insanların
yarattığı Tanrı’ya
değil, insanları yaratan
Tanrı’ya inanırım.”
ALPHONSE KARR

(Cumhuriyet 05.06.2011)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 4134