Toplum Düzeninin Dayanağı - Hukuk

~ 28.05.2011, Prof. Dr. Necdet Basa ~

Ülkemizin bugünkü koşullarında, siyasal karmaşa ve “Laik Cumhuriyet”in amacından saptırılmış uygulamalar nedeniyle “Yönetemeyen Demokrasi” ve “Adalet Üretemeyen Yargı”nın geçerli olduğu kuşkusu yaygınlaşmaktadır.


Hukuk, toplumlarda düzenin temelidir. Hak, eşitlik ve özgürlük kavramları, ancak hukuk ile birlikte var olduklarında bir değer taşırlar. Haklar, yasal dayanakları varsa, içerikleri ve sınırları çağdaş hukuk kuralları ile belirlenmişse anlam kazanırlar.

Demokratik özgürlük, tüm haklardan yararlanabilmenin önkoşuludur ve “Bireyin yalnız kendisini ilgilendiren konularda isteklerini gerçekleştirirken bir engelleme ya da zorlanmaya uğramaması” olarak tanımlanır. Her bireyin özgürlüğü diğerlerinin özgürlükleriyle sınırlı olup sorumluluk duygusuyla birlikte olması önkoşuldur.

Toplumlarda adalet ve barış, devletin “egemenlik gücü”nü kullanarak oluşturduğu hukuk düzeni aracıyla bireylere eşit ve ayrımsız yaklaşımıyla sağlanabilir. Hukukun üstün olduğu ve egemenliğin kayıtsız, koşulsuz millete ait olduğu, demokratik, laik ve sosyal nitelikler taşıdığı bir toplumda, “Güçlü olduğu için haklı olmak” söz konusu olamaz.

Hukukun üstünlüğü deyimi, yasaların her şeyin üstünde olduğu anlamına gelmez; devletin yasalar ve yargıçların devleti haline gelmesi ise hiç söz konusu olamaz. Yasaların çağdaş nitelikli ve yargıçların bağımsız olmadığı bir toplumda ise hukuk düzeni gerçekleşemeyeceğinden kargaşa ve bunalımlar kaçınılmaz hale gelir.

Bağımsız yargıçlar

Egemenliğin gerçek anlamda ulusta olmasının, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altında olabilmesinin önkoşulu, çağdaş yasaların bağımsız yargıçlar aracılığıyla uygulanmasıdır.

Ancak böyle bir toplumda yasalar karşısında herkes eşit olabilir, bireysel ya da kurumsal üstünlük ve ayrıcalık söz konusu olamaz. Tüm yönetici ve görevliler eylem ve işlemlerinden sorumlu olurlar. Güçlerin ayrılığı ilkesi çiğnenemez; yönetimlerin her düzeyindeki sorumluları yasaların ve yargının denetimi altındadırlar.

Çağdaş nitelikli siyasal partiler de uluslararası ve ulusal hukuk uyarınca örgütlenmeli, program ve uygulamaları çağdaş amaçlara ulaşabilmeyi öngörmelidir.

Ülkemizin bugünkü koşullarında, siyasal karmaşa ve “Laik Cumhuriyet”in amacından saptırılmış uygulamalar nedeniyle “Yönetemeyen Demokrasi” ve “Adalet Üretemeyen Yargı”nın geçerli olduğu kuşkusu yaygınlaşmaktadır. Bu duruma neden olan en önemli etken “Genel Başkan Tiranlığı” oluşturan “Siyasal Partiler” ve “Seçim Yasaları”dır. Genel başkanların düzenlediği listelere göre seçilenler “Yasama Görevi”ni yansız olarak yerine getiremedikleri gibi, “Yürütmeyi Denetleme” görevini de yapamamaktadırlar.

Sonuç olarak çiğnenen yasalar, her an dinlenebileceği kuşkusundaki bireyler, sanal gizli tanıkların her türlü yalanı düzenleyebileceği bir ortamın yarattığı güvensizlik toplumu sarmaktadır. Bu karmaşa ortamında, kuşku içindeki toplumu yönetimin istediği yönde koşullandıran yandaş medya araçları da gerçeklerin topluma yansımasını engellemektedir.

Özetle “Adalet Perisi” ağlamaktadır. Yaşanan ve gözlenen uygulamalarla giderek kuruluş amacından uzaklaştığı belirgin olan yönetimi çağdaşlaştırmak için gerçek demokrasilerdeki örneklerden de yararlanarak “anayasal” ve “yasal” değişiklikler mutlak yapılmalıdır. Bugünkü yönetimin reform yaptığı iddiasıyla yargıda gerçekleştirdiği değişiklikler aslında toplumu yanıltarak sağlanan bir çağdaşlıktan sapma, otoriter yönetime gidiş eylemidir. Demokrasinin amaç değil bir araç olduğunu söyleyenler, isteklerini gerçekleştirmek için demokrasi kisvesi altında, yasama erkine güveni sarsmakta, toplumsal yapıda olumsuz değişikliklere yol açacak gerici yönelmelere ortam hazırlamaktadırlar.

Tüm bu olumsuzlukları ancak “Laik Cumhuriyet”ten yana olan yurtseverlerin seçimlerde ortaya koyacakları davranış giderebilir. Ancak bu yolla, hep anlatılan öyküde olduğu gibi, sadece Berlin’de değil, ülkemizde de çağdaş yasalar ve yansız yargı olduğunu kanıtlayacak düzenlemeler yapılabilir; toplumumuz çağdaş yasalar ve yansız yargıçlar aracıyla hukuk düzenine kavuşabilir.

(Cumhuriyet 25.08.2011)

Prof. Dr. Necdet Basa | Tüm Yazıları
Hits: 1913