Giden yıla lânet, gelen yıla umut tazelemesi

~ 05.01.2015, Nihat BEHRAM ~

Bir yıl daha toplanıp çekildi tarihteki inine; toparlanmamız gereken yıldır gelen!

Sistem kürekçiliğinin 2014’te düştüğü “düzey”e bak: Saray soytarılığı! Önceki yıllarda RTE erketeliği, “vesayeti kaldıracağı, 12 Eylül’le hesaplaşacağı”gibi gerekçelere dayandırılıyordu! Şimdi düzey: Saray soytarılığı! Bingöl’ün despota desteği “katil de insandır, cani de duygulanır” türü kamyon yazısı gibiydi! “Ruh derinliği” o kadar. Yılın diğer yalakasına gelince: Yularlı hali eşeği lekelemez, kendi rızası
değil; ama madalya için zalime boyun uzatan insanın hali, onurunda kara lekedir; zavallı Alev Alatlı! “Paçoz” tanımını kendisi şöyle yapmıştı: “Çıkarları için her yolu mubah sayan, beş para etmez, sokak kurnazı, pespaye, ahlaksız, içtensiz, aşağılık, kalleş.”
Sarayını kurana dek oynadığı rolde despota “suflörlük” yapan “aydın” sıfatlı önceki yalakalar, şimdi arazi!
Kürekçiliğin 2014 düzeyi Bingöl, Avşar, Alatlı, Tatlıses! Yalakalığın “şaşaa”sı kalmadı. Döküldüler. Şaşkın ördek gibi vaklıyorlar! Ördek sesinin yankılanma özelliği yoktur ya, bunlarınki de öyle! 2014’ün son ayında ise, sahneye “yine” Pamuk çıktı! “Boza tarifi” gibi
“turistik” motiflerle süslediği “son eseri” ve Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin açılış konuşmacısı olarak! Haberi duyunca, “Darwin Araştırma Merkezi açsalardı, açılış için acaba Adnan Hoca mı çağrılırdı” dedim.
“Düşünce özgürlüğü” gereği bizim de susmamızı isterler, Hoca da “Darwin’in yanlışları” diye açılışı yapardı! Böyle göndermelere liberaller “iftira” der!
2014’ün şu lanetli karanlığı topluma çökmeye başladığı yıllarda “bu gidişin sonu dinci faşizm” diyenlere “iftira” diye çemkiren onlar değil miydi? Burası Türkiye, her şey mümkün! Suç üstü yakalanmış  hırsıza çaldığı paralar “hakkı” denerek faiziyle geri verildiğine göre,
Pamuk’a neden Nâzım Merkezi’nin açılışını yapma “hakkı” verilmesin? 2008’de “Frankfurt Kitap Fuarı Onur Konuğu” Türkiye’ydi. Fuar açılışı Fazıl Say’ın “Nâzım Hikmet Oratoryosu”yla yapılacaktı. İptal edildi. İptal nedeni “bütçe sorunu” diye açıklansa da, asıl neden, Nâzım’la temsil edilmenin doğurduğu korku ve Cumhurbaşkanı Gül’ün açılışta mecburen Nâzım’ı ayakta alkışlamak zorunda kalacağıydı!
“İptal” ile Nâzım’dan kurtulup Pamuk’a tutundular. Gül açılışa Pamuk’la katıldı, açılış konuşmasını Pamuk yaptı! Dilerim Nâzım Hikmet Araştırma Merkezi, böylesi durumları da “araştırır”!
“Türban Köşk’e çıkarsa anaokuluna da iner” diyenlerle alay ediyorlardı! 2014’te besmelesiz,mescitsiz ne okul kaldı, ne sahil, ne koru, ne kamu kuruluşu! “Eğitim Şûrası” giden yılın son ayı bu manzaraya bir de tüy dikti: Bebekler bile artık nazdan önce namaza duracak! Osmanlıca ve eski yazının eli kulağında! Sıradaki saldırı hedefi acaba hangi ‘Cumhuriyet kazanımı’? Kadının seçme seçilme
hakkı mı? Kitap’ına uydurup kadını erkeğin kaburga kemiğine ilikleyen dincinin, sanki çok mu umrunda! Hırsızlık, zorbalık, hukuksuzluk devlet himayeli!
Saldırılmadık ne kaldı; zeytine, derelere, öğretmenlere dek saldırdılar. İş cinayetleri hız kesmedi! Şeriatçılar katlima başladığında “IŞİD’in eline düşmesin diye son kurşunumu kızıma sakladım” diyen Ezidi babanın çığlığı hangi acıya sığar? Canilerin arkasında
kim var? “İnsani yardım” örtüsü altında “2 bin TIR yükü silah”, insanlık düşmanlarına kimin hediyesi? “2014 lânet listesi”nin saymakla sonu gelmez!
Bu zifiri karanlığı dağıtmanın tek çaresi kavgamızdır. Acılarımızın gücü kendi kollarımızda. İnsan ölümlü de olsa, insanlık ölümsüzdür, umut da öyle. Ufkumuz umudumuzdur. Aydınlık özlemi onda gizli. Yurdumuz dinci despotizmin kanlı, karanlık pençesinde.
Halk güçleri dağınık. Emekçi halka dönük saldırılara her gün yenileri eklenmekte. Umudumuzu gerçekleştirmek için devrim sevdamıza daha sıkı sarılmalıyız. Güçsüzlük, teslim olmuşluk değildir. Yeter ki direnme duygusu yitirilmesin. Umudun ölümsüzlük besini
direniştir. Devrim duyarlığını hayatlan bütünlük içinde soluyanların direnci yenilmezdir. Giden yıl toplanıp çekildi tarihteki inine; toparlanmamız gereken yıldır gelen. Yeni yıl umudumuz olsun; umudumuz sevdamız; sevdamız bayrağımız! Karanlığa inat, aydınlığın
kıvılcımıyla: Alanlara kalbim, alanlara!

 

Işığın teni apaktır, yaprak parıltıyla sancılanır her sabah
Güneş üşüyen dudağından çimeni ısırınca çiğ buharlaşır
Çığlık çığlık cilveleşir sığırcıklar aşkın uslanmaz şarkısıyla
Anlamam ki insanoğlu şu dünyada kirli işe nasıl bulaşır

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1304