Siyasetin esiri "adalet (!)"

~ 10.10.2014, Emin ÇÖLAŞAN ~

Sevgili okuyucularım, her iktidar siyaseti kendi amaçları doğrultusunda kullanır. Örneğin kamu kuruluşlarına kendi niteliksiz yandaşlarını, torpillileri doldurur ve kurumları bu yolla ele geçirir.
Bu süreci bir anlamda doğal karşılamaya alışmışızdır.
Ama iş yargıya, adalete gelince işler çığırından çıkar.
Yargıda “O hakim benim adamımdır, bu savcı benden değildir” ayrımı başlarsa durum kötüye gider. Bizde çoktan başladı.
Biz gazeteciler bile bu olayların bire bir içindeyiz. Yazılarımız veya sözlerimiz nedeniyle aleyhimize açılan her davada avukatlarımıza sormadan yapamayız:
“Hakim nasıl, hangi siyasi görüşte?..”
Eğer “Merak etme, iyi biri” yanıtı alırsak o davaya umut bağlarız.
Bazen de tam tersi olur, yanıt bizi üzer:
“Tam da iktidarın adamı. Badem bıyıklı Tayyipçidir…”
Elimizden “Eyvah” demekten başka bir şey gelmez.
Her hakimin ve her savcının elbette ki bir siyasi düşüncesi vardır. Bu görüşlerin ortalığa dökülmesi yargıya zaten olmayan güveni sıfırlar.
Bazı yargı mensupları da ne yazık ki boş durmaz.
Hele siyasi davalarda kararlarını kendi siyasi anlayışlarına göre verdikleri çoktur.

* * * *

Şimdi geçmişi düşünüyorum. Her iktidar yargıda söz sahibi olmak isterdi ama bunu önleyecek ciddi fren mekanizmaları vardı.
Şimdi yok!.. Bütün frenler boşalmış durumda.
Hükümet açıktan bağırıyor:
“Yargı benim emrimdedir. Başkası devreye giremez!”
Hükümetin o satılık-yandaş-onursuz-liboş medyasını biraz olsun izleyenler, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır.
O hakim benden yana değil, kararlarını beğenmiyorum… O halde elimdeki ve emrimdeki HSYK’yı kullanıp sürgün ederim, ceza verdirip saf dışı bıraktırırım.
O savcı benden yana, onu ödüllendirip başsavcı yaparım.

* * * *

Hakim ve savcı atamaları, verilen cezalar ve onların bütün özlük hakları HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) tarafından düzenleniyor.
Bu kurul ve yetkileri ile üyelerin nasıl seçileceği anayasada yer alıyor.
Önümüzdeki Pazar günü bütün il merkezlerinde HSYK seçimleri var. İl merkezleri ve ilçelerde görevli bütün hakim ve savcılar, yeni HSYK üyeleri için oy verecek.
İktidar “Benim adamlarıma oy verin” diye bastırıyor. Sadrazam Ahmet dün Adalet Bakanlığında üç saat süren toplantı yaptı, Pazar günü için birlikte taktik belirlediler.
Hakimler ve savcılar şimdiden siyasi nedenlerle birbirine düşmüş durumda.
Türkiye’de böylesini bugüne kadar hiç görmemiştik.

* * * *

Şimdi belki “Seçim yapılır ve en yüksek oy alanlar seçilir, ne var bunda?” diye soracaklar olursunuz.
İş o kadar basit değil.
Geçtiğimiz günlerde Yargıtay ve Danıştay’da yeni HSYK üyeleri için yapılan seçimleri hükümet kaybetti, cemaat kazandı…
Ve şaşıran Tayyipgiller hükümeti hemen devreye girdi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuştu:
“İstenilen sonuç çıkmazsa hükümetimizin bu seçimleri yok sayacağı iddiaları tamamen kara propagandadır.”
Tayyip ise tam tersini söyledi:
“Paralel yapı (cemaat) HSYK’yı ele geçirirse hem devletin, hem de benim B ve C planlarımız var.”
Sonra AKP yöneticileri, ağızlarındaki baklayı çıkardı:
“Cemaat kazandığı takdirde bu seçimleri gayrimeşru sayarız, gerekirse anayasayı değiştiririz.”

* * * *

Hakimleri ve savcıları tavlamak amacıyla suya bir de olta attılar:
“Yargı mensuplarının maaşlarına net 1.150 lira zam yapmayı düşünüyoruz!..”
Peki zam ne zaman yapılacak? Seçimleri iktidarın adayı olan hakim ve savcılar kazanırsa yapılacak!
Ya kazanamazsa?..O takdirde zam başka bir bahara kalacak!
Böyle rezalet olur mu? Yargı satılık mı, adalet senin oyun tahtan mı?..Yargı
mensupları senin kiralık elemanların mı?
Çocuk mu kandırıyorsunuz siz!”

* * * *

Türkiye’de adli ve idari yargıda görevli 14 bin hakim ve savcı Pazar günü yeni HSYK üyelerini seçmek için oy kullanacak. Seçime üç grup katılıyor:
İktidar listesi, cemaat listesi ve her ikisinden de bağımsız olan laik, sosyal demokrat, Atatürkçü adayların YARSAV listesi.
Yargı işte böylesine kamplara bölünmüş durumda.
Böyle bir yargıdan adalet beklemek biraz zor.
Adalette ilk aranması gereken ehliyet, liyakat, bağımsızlık, tarafsızlık gibi ilkeler çoktan rafa kalktı, her bir aday siyasi görüşlerine, etnik ve hatta mezhepsel kökenlerine göre oylanacak!
Yargı bağımsızlığı ve bir numaralı ilke olması gereken tarafsızlık, bu iktidar tarafından paspas gibi çiğnendi, ezildi, yok edildi.
Yargı mensupları artık medyada birbirlerini suçluyor.
Bu sözlerim elbette ki kararlarına siyaset bulaştırmayan onurlu, dürüst, yasalara ve vicdanlarına göre karar veren, iktidardan emir almayı reddeden hakim ve savcılar için değildir.
Pazar günü oy verme yetkim olsaydı, tercihim YARSAV listesi olacaktı.

Ve sporda siyaset

Sevgili okuyucularım, bir iktidar yargıya siyaseti sokar da spora sokmaz olur mu! Bunun son örneğini önceki akşam Ankara’da oynanan Pınar Karşıyaka-Fenerbahçe Ülker cumhurbaşkanlığı maçı öncesinde yaşadık.
Basketbol Federasyonu iktidarın emriyle bu maça siyaset soktu.
Maçın nerede oynanacağını gizlediler, iki gün önce belli oldu. Maç biletlerini 22 saat kalana kadar satışa sunmadılar… Çünkü gök gürültüsü gibi tezahürat yapan Pınar Karşıyaka taraftarının salonu doldurup kupayı vermeye gelmesi beklenen Tayyip’i yuhalamasından korkuyorlardı…
2010 yılında İstanbul’da düzenlenen dünya kupası basketbol maçlarında seyirci Tayyip’i fena halde yuhalayıp ıslıklamıştı.
Son maç öncesinde bilet yoktu ama binlerce davetiye vardı. AKP örgütlerine, protestoları önlesin diye binlerce beleş davetiye dağıtıldı. Örgütler maça otobüsler kaldırdı ama yetmedi. Salonun yarısı boş kalmıştı.
Bilet bulabilen Pınar Karşıyaka taraftarı yine salondaydı ve slogan atıyordu:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz… AKP dışarı…”
Tayyip akıllı adammış! Olacakları tahmin ettiği için maça gelmedi. Gelseydi sinir sistemi iyice bozulacak, geldiğine pişman olacaktı.
Hükümetin emirlerine boyun eğip spora siyaset sokmayı içine sindiren Basketbol Federasyonu yaptığı ayıpla baş başa kaldı.

* * * *

Emin Çölaşan’ın notu: Aramıza bugün katılan Yılmaz Özdil kardeşime “Hoş geldin” diyor, başarılarının SÖZCÜ’de de aynen devam edeceğine inanıyorum.

 

 

sözcü

Emin ÇÖLAŞAN | Tüm Yazıları
Hits: 1233