Kız Çocuklarına 'Bakanlar'

~ 24.09.2014, Çiğdem Toker ~

Lütfen, önce meselenin adını doğru koyunuz.
O pek sevdiğiniz kavramla, “algı operasyonu” yapmayınız.
“Serbesti”, pozitif bir kavramdır.
Seçilmiş bir alanda, kişilerin, o serbesti tanınmadan önceki zamana göre daha özgür koşullarda yaşamasını ifade eder.
“Ortaöğretimde başörtüsü serbestisi”, kız ve erkek olmak üzere, iki cinsiyeti aynı anda anlatan bir sözcük olan “öğrenci”ye özgürlük değil, 10 yaşındaki kız çocuklarının babalarına “baş kapatma” hakkı vermektir.
Bu bir.
İkincisi: Lütfen yönettiğiniz insanların tümünün sizden daha az zeki olduğu yanılgısına düşmeyiniz.
“İslam dininde reşit sayılmanın göstergelerinden biri, regl olmaktır. Regl olan bir kız çocuğu, dinen mükelleftir; dahası tahrik öznesine dönüşür” diyemediğiniz için “başörtüsüne serbesti” dediğinizi de gayet iyi anlıyoruz...
Nitekim bu “niyet”, edebiyata hep yakın durmuş bir siyasetçi olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın dünkü açıklamasında da saklı:
“İşin doğrusu, belli bir düzeydeki öğrenciler için, bunu arzu eden öğrencilerin önündeki engellerin kaldırılmasıdır.”
Avcı’nın titizlikle rafine ettiği, “Belli bir düzeydeki öğrenci”den kastı, başörtüsü kullanmak gibi sıradışı bir hayal kuran 15 yaşındaki delikanlılar mıdır; yoksa ergenlik çağına girmiş kız çocukları mı?

***

Büyük toplantı masasının çevresine dizilmiş bir sürü erkek bakanın, kız çocuklarının “regl olması” üzerinden kurgulanmış bir yönetmelik değişikliğine imza attıklarını hayal etmek bize hayli tuhaf gelse de...
Bu “serbesti”nin, yepyeni bir durum değil adım adım giden bir “eğitim seti”nin halkalarından biri olduğunu görüyoruz.
İki yıl önce değiştirilen (4+4+4) eğitim sisteminin ilk somut sonucu, düne kadar ilkokul öğrencisi sayılan çocukların, aniden ortaokul öğrencisine dönüşmesiydi.
O zaman da yine bir sürü erkek bakan, aynı büyük toplantı masasının çevresine dizilip “vücut hatları belli olmayacak şekilde” diye yazılan yönetmelik değişikliğini imzalamıştı. (Herhalde oradaki “vücut hatları” da 15 yaşındaki erkek çocukları için değildi.)
Velhasılı, uzak olmayan bir gelecekte “karma eğitim”e son vermek istediğinizde, lütfen bunu da “serbesti” diye sunup zekâmızla alay etmeyiniz.

***

“Başörtüsü serbestisi”ni, sınırlarımızda olanca kıyıcılığıyla süren savaşla beraber düşünüp “zamanlama” açısından yorumlamak anlamlı görünse de fotoğrafın bütününü yansıtmıyor.
Zira adım adım yürütülen “eğitim seti”nin temelleri, bir “egemenlik belgesi” olan bütçe tercihlerinde, 11 yıldır kendisini göstermekte. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, niyeti açık eden “Dindar nesiller yetiştirmek istiyoruz” sözünden çok önce yani.
Bütçeden din hizmetlerine ayrılan payın, oransal olarak sık sık adalet ve sağlık hizmetlerindeki artışın üzerine çıktığı da bir vakadır; başta ayrılan ödeneğin, her seferinde (100 ile 500 milyon TL civarında) aşılmasına rağmen denetlenmediği de...
AKP iktidarının hazırladığı ilk bütçe olan 2003 yılından bugüne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçe payları ile gerçekleşen harcamalar:  

 

Çiğdem Toker | Tüm Yazıları
Hits: 1220