STAJYER AVUKATLAR TÜRKİYE KURGUSAL DURUŞMA YARIŞMASI FİNALİ YAPILDI

~ 16.09.2014, Yeni Yaklaşımlar ~

Kurgusal Duruşma Yarışması, Türkiye Barolar Birliği Önceki Başkanlarından Av. Özdemir Özok’un Anısına İthaf Edildi

Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen “Stajyer Avukatlar Türkiye Kurgusal Duruşma Yarışması 2014 Finali” 13-14 Eylül 2014 tarihlerinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda yapıldı.

Açılış konuşmalarını Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler ile Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun yaptığı programa TBB Yönetim Kurulu üyeleri, Anayasa Mahkemesi önceki başkanlarından Yekta Güngör Özden, baro başkanları, akademisyenler, yargı organlarının temsilcileri, avukatlar ve stajyer avukatlar katıldı.

Antalya Barosu, Erzurum Barosu, İzmir Barosu, Şanlıurfa Barosu, Aksaray Barosu, Kastamonu Barosu, Kocaeli Barosu takımlarının yarıştığı Stajyer Avukatlar Türkiye Kurgusal Duruşma Yarışması finalinde Aksaray Barosu birinci, Kocaeli Barosu ikinci, İzmir Barosu üçüncü oldu.

   


Konuşmasına, salonlarını açarak yarışmaya katkı sunan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı’na teşekkür ederek başlayan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı, Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler şunları söyledi:

Yedi coğrafi bölgemizde bulunan barolarımızın staj listelerinde kayıtlı stajyer avukatlarımızın katılımları ile Haziran ayında gerçekleştirdiğimiz bölgesel yarışmaların sonunda belirlenen bölge birincilerinin katılacağı kurgusal duruşma yarışmasının ikinci evresine az sonra başlayacağız.

Bu yarışmaların yapıldığı uluslararası alan dahil olmak üzere Türkiye genelinde böylesine kapsamlı bir katılımla, birlikte gerçekleştirdiğimiz “bir ilk’i” başarmanın gurur ve coşkusunu yaşıyorum. Bu başarı sizlerindir, genç meslektaşlarımızındır. Sizlere sonsuz teşekkürler ediyoruz.

İnsanların bazı hayalleri vardır. Bu hayaller bir süre sonra ideal haline gelir ve gerçekleşir. TBB Eğitim Merkezi fikri, işte böyle bir hayal ile başlamıştır. Daha sonra Eğitim Merkezi’nin hayali Avukatlık Akademisi’ne ve daha sonrası için de TBB Hukuk Fakültesi’ne doğru yol almıştır.

Bu hayallerin, TBB Eğitim Merkezi’nin kuruluşu ve kurumsallaşması kısmı gerçekleşmiştir. Bunu TBB Eğitim Merkezi’nin Yürütme Kurulu başarmıştır.

Kurulan hayallerin daha sonraki aşamalarının da gerçekleşmesi en büyük dileğimdir. Avukatlık Akademisi’nin ve TBB Hukuk Fakültesi’nin kuruluşlarının gerçekleşmesi yasal düzenlemelerin yapılmasına bağlıdır. Her ne kadar yaşadığımız zaman diliminde bu yasal düzenlemelerin yapılması zor görünüyor ise de, bizler zoru başarmaya kararlı kimlik ve kişiliğimiz ile elbette sonuna kadar bu konuların takipçisi olacağız.

Az önce size aktarmaya çalıştığım bu hayalleri kuran ve gerçekleşmesi için bize omuz ve yetki veren unutulmaz Başkanımız, demokrasi kahramanı, hukuk savaşçısı, Cumhuriyet’in kazanımlarının yılmaz savunucusu, yiğit ve dost insan Sayın Av. Özdemir Özok idi. Kurduğumuz bu hayalleri gerçekleştirmeyi mesleğimiz adına, hukuk adına değerli başkanımızın vasiyeti olarak görmekte ve yerine getirilmesi gerekli olan bir görev olarak kabul etmekteyim. İzninizle bugünkü yarışmayı ve yapılan tüm çalışmaları onun aziz anısına ithaf ediyorum, ruhu şad olsun ve aydınlıklar içinde yatsın.

Kurgusal Duruşma yarışmaları, kuşkusuz bir yarışma düzeninde yapılmaktadır. Her yarışmanın doğasında elbette rekabet vardır. Ancak bu yarışmalardaki rekabet hasmane bir rekabet değildir ve öyle görülmemelidir.

Kurgusal Duruşma yarışmaları staj eğitiminin çok önemli bir bölümü olup; Cumhuriyetimizin temel organlarından yargı erkinin kurucu unsuru savunmanın temsilcisi AVUKATI; yargı erkinin diğer kurucu unsurları karar ve sav temsilcileri olan HÂKİM VE SAVCI ile birlikte, hukuka ve etik kurallara uygun olarak gerçekleştirecekleri YARGILAMA FAALİYETİNE VE DURUŞMAYA hazırlamaktır.

Birlikte çalışma, ekip halinde başarma duygularının geliştirilmesidir.

Geleceğin avukatları arasında tanışma ve kaynaşmanın sağlanarak mesleki dayanışmanın temellerinin atılmasıdır.
Hukuk uygulayıcıları olan yargının üç kurucu unsurunun temsilcilerinin uygulamaları:

  • Adaletin gerçekleşmesinde,
  • Adil Yargılanma hakkının kullanılmasında,
  • Yargının bağımsız, yargıcın tarafsızlığı ilkesinin hayata geçirilmesinde,
  • Halkın hak arama özgürlüğünün kullanılmasında,
  • Savunmanın özgürce yapılmasında ve avukatın bağımsız olarak görevini yerine getirmesinde,

Çok önemli sonuçların doğmasına neden olmakta ve hukuk devletini doğrudan etkilemektedir.

O halde, bu üç kurucu unsurun temsilcilerinin nitelikli hukukçu olmak zorunlulukları vardır.

Savcıların, hâkimlerin, avukatların nitelikleri ne kadar yüksek olursa hukuk devleti o derece işlerlik kazanacak, yargının kalitesi de o kadar yüksek olacaktır. Bunların gerçekleşmesinin ilk adımları ve yolun başlangıcı iyi ve kaliteli bir stajdan geçmektedir.

Değerli stajyer avukatlar,

Sizleri öncelikle hukukçu olduğunuz için ve onuru kadar sorumluluğu da büyük olan avukatlık mesleğini seçtiğiniz için kutluyorum.

Çok kısa bir süre sonra;

Avukatlık Kanunu madde 1’e göre “yargının kurucu unsuru SAVUNMANIN TEMSİLCİSİ, TCK madde 6’ya göre “YARGI GÖREVİ YAPAN”, AB İstişari Ziyaret Raporlarına göre de “YARGININ PAYDAŞI” olan AVUKATLAR olarak çok önemli görevler üstleneceksiniz. Çok büyük sorumluluklar yükleneceksiniz. Halkın hak arama özgürlüğünün sesi olacaksınız.

Özgürlükleri yaşama geçireceksiniz. Hukuka aykırılıklarla mücadele ederek, hukuk devletinin yaralarını saracak ona işlerlik kazandıracaksınız.

Ülkemiz Cumhuriyet tarihimizin en bunalımlı döneminden geçiyor. Toplumsal olaylarda ve hukuk alanında yaşanan ve ısrarla devam eden olumsuzluklar toplumun huzurunu bozuyor, halkın hukuka karşı güven duygularını zedeliyor.

Keyfi ve otoriter yönetim anlayışıyla hukuk devleti büyük yara alırken toplumun düzeni de sarsıldıkça sarsılıyor ve sarsılmaya devam ediyor.

Bizler; insan haklarından, hukuk devletinden, adaletten, barıştan, demokrasiden, emekten yana bir mesleğin mensupları olarak bu ortak paydalarda birleşiyor ve güçleniyoruz. Bu güce her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Sizlere ve sizlerin gücünüzün desteğine ihtiyacımız var. Yaşadığımız süreç bunu gerekli kılıyor.

Yaşanan bütün olumsuzluklar, geldikleri gibi geçip gideceklerdir. Bu süreçte biz avukatlara özellikle siz genç meslektaşlarıma çok büyük sorumluluklar düşüyor.

Bizler hiçbir zaman umutsuz olmadık. Şimdi, hiç değiliz.

Değerli genç arkadaşlarım,

Halkımızın talep ettiği barışın, demokrasinin yeniden hayat bulması için el ele vererek birlikte hukuk devletinin yaralarını saracağız ve onu daha güçlü olarak ayağa kaldıracağız.

Bugüne kadar hep bu değerleri korumak için, bu değerleri yaşamımıza geçirmek için mücadele ettik.

Bizler, korkmadan, yılmadan verdiğimiz bu mücadeleye her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etme kararlılığındayız.

Sizler de bu kararlılık içinde bizlerle mücadele etmeye var mısınız?

Bize güç katmaya hazır mısınız?

Bu kararlılığı gösteriyor musunuz?

Önemli olan işte budur.

Gençlerimizin göstereceği kararlılık; bizim umudumuzun kaynağıdır. Ülkemizin ve mesleğimizin aydınlık geleceğidir.

Bu yolda yapacağımız her türlü mücadelemizde yolumuz ve şansımız açık olsun.

Hepinize başarılar diliyorum, saygı sunuyorum.

Daha sonra kürsüye gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ise konuşmasına; TBB Eğitim Merkezi Başkanı ve Yürütme Kurulu üyelerine, jüri üyelerine, Türkiye Barolar Birliği ve baroların personellerine teşekkür ederek başladı. Bu yarışmanın hukukun üstünlüğü mücadelesine büyük katkı olduğunu ifade eden Feyzioğlu şunları söyledi:

Türkiye Barolar Birliği çatısı altında yürüttüğümüz eğitim faaliyeti ve bu eğitim faaliyetinin en önemli parçalarından olan Kurgusal Duruşma Yarışması, bir yandan hukukun üstünlüğü mücadelemize büyük katkıdır, diğer yandan da ülkenin her yerinde insan haklarının yerleşmesi ve böylece toplumsal barışın sağlanması adına yerine getirdiğimiz ve bu ülkede yerine getirilen en önemli faaliyetler arasındadır. Şöyle bir düşündüğümüzde Kars’tan aramıza katılan Yürütme Kurulu üyemiz Kırklareli’nde ders vermektedir. Tekirdağ’dan bir temsilcimiz kalkıp Ağrı’ya gitmektedir. Bunun öneminin ne kadar büyük olduğunu gördüğünüze eminim ve bu yarışma sürecinde de ülkenin her yerinden stajyer avukat meslektaşlarımız, avukat meslektaşlarımız yarışma dolayısıyla yan yana gelmişlerdir, dostluklar kurmuşlardır. Dolayısıyla bu yarışmanın kaybedeni yoktur, herkes kazanmıştır. Ama bir takım biraz daha fazla kazanacaktır.

Bugün bizim yürüttüğümüz mücadelenin ana başlığı hukukun üstünlüğü mücadelesidir. Esasen bütün sorunlarımızın kökünde de, maddi – manevi yaşadığımız her sıkıntının kökünde de, adliye koridorlarında her gün yaşadığımız sorunların kökünde de, Yargıtay’da her gün yaşadığımız sorunların, Danıştay’da her gün yaşadığımız sorunların kökünde de hukukun üstünlüğünün ihlal edilmesi yani keyfilik vardır. Her noktada keyfilik, yani hukukun üstünlüğüne saygısızlık bizim kök sorunumuzdur. Şu halde, eğer biz ülkenin her köşesinde hukuk üstün olsun, üstünlerin hukuku değil; temel haklar, insan hakları olsun; adil yargılama olsun; tarafsız, bağımsız yargı olsun ama yargı da keyfilik yapmasın, hesap verebilir olsun; kararları gerekçeli olsun ve savunmayı avukatları iddia eden ve yargılayanlar asla dışlamasınlar. Çünkü dışlarlarsa kendi varlıklarını inkâr ederler ve idarenin memurlarına dönüşürler derken aslında en önemli mesleki sorunumuza işaret etmekteyiz. Bunu söylemek bizim görevimizdir, öncelikle bizim görevimizdir. Ve sonuna kadar yerine getirmek boynumuzun borcudur.

İşin özeti şudur değerli dostlarım; çektiğimiz maddi sıkıntı, ay sonunu getirme mücadelemiz, müvekkilimize hesap verirken sıkıntıya düşmemiz alın terimizin değeriyle ilgilidir. Eğer dosyaya damlattığımız alın terinin karşılığını her manada almak istiyorsak müvekkilimize niçin tutuklandığını ve ne zaman tahliye edileceğini kanuna uygun olarak anlatabilmek zorundayız. Bunu anlatamadığımız takdirde emek harcayan, konusunu bilen, çalışan, azimli, dosyasına sahip çıkan bir avukat arayışı yerine tanıdığı olan kişi aramaya başlarlar. Yüksek sesle söylemeyin, içinizden kendinize sorun: Bu ülkenin yurttaşları yargıya işleri düştüğünde konusunu iyi bilen ve sonuna kadar sahip çıkan bir avukat mı aramaktadır, tanıdık mı aramaktadır? Bu sorunun cevabına göre alın terinizin değerini lütfen siz ölçün. O zaman bizim mücadelemiz hukukun üstünlüğü mücadelesi olmak zorundadır. Bu mücadele elbette bir siyasi mücadeledir ama siyasi parti mücadelesi değildir. Hukukun üstünlüğü siyaseti mücadelesidir. Elbette bunu yapmak da bizim görevimizdir.

İnsanlık tarihi aslında hukuk tarihidir ve yine insanlık tarihinde bilgisiz, gerekli namus, ahlak ve vicdan standartlarına sahip olmayan kişilerin eline geçmiş hukuk kadar tehlikeli bir silah da icat edilmemiştir. O halde bizim avukat olarak, hâkim olarak, savcı olarak, akademisyen olarak mutlaka gerekli bilgiyle donanmamız lazımdır ve elbette namuslu, vicdanlı, ahlaklı ve özgür düşünceli olma zorunluluğumuz vardır. Bunu sağlayabilmek için çağdaş dünyanın şart koştuğu hususlardan biri avukatlık mesleğine girişin sınavla yapılmasıdır. Sınavsız bir avukatlık kontrolsüz bir şekilde dünyanın en kutsal ve en vazgeçilmez mesleklerinden biri olan avukatlığın kalitesini sürdürülemeyecek kadar düşürür. Dünyada, Türkiye’den başka kendisine çağdaş deyip de sınavsız avukatlık yaptıran başka hiçbir ülke yoktur. Maalesef bu ülkenin Adalet Bakanı avukatlık sınavına açıkça karşı çıkmıştır ve “piyasa ayıklasın” cümlesini üzülerek söylüyorum kurabilmiştir. Burada bahsettiğimiz piyasa, insanların canıdır, insanların malıdır, namusudur, geleceğidir, özgürlüğüdür. Piyasa ayıklarken insanlar namusundan, özgürlüğünden, malından, mülkünden, ailesinden, geleceğinden olur. Avukatlık sınavı bir zorunluluktur. Anayasa Mahkemesi’nin, avukatlık sınavı hukukun üstünlüğü ve demokrasi için şarttır demesine rağmen maalesef TBMM geçen sekiz yılda sınavı getiren tek bir adım atmamıştır. Bunun üzerine Türkiye Barolar Birliği emsalini de koyarak sınav değil ama staja giriş ve stajdan çıkışta bir değerlendirme yapılmasının yönetmelikle de mümkün olacağı görüşünden hareketle önemli bir düzenleme yapmış, bunu kanundaki yetkisine dayanarak Resmi Gazete’ye yayımlanmak üzere göndermiş, başında Başbakanlık ibaresi taşıyan Resmi Gazete müdürü cevabi olarak bize, “1. Biz Başbakanlık yazdığı için başımızda bize rica edemezsiniz. 2. Yönetmeliğin içeriği kanuna aykırı olduğu için yayımlamıyorum” cevabını verebilmiştir. Bunun üstüne Sayın Cumhurbaşkanı’nın da olduğu ortamda, “Bu müdür kanunların Anayasa’ya uygunluğunu da denetlemeye başlamış mıdır?” sorusu rahatsızlık yaratmıştır. Neyse ki yargı, bu açık hukuka aykırılığın yürütmesini durdurmuş ve yönetmeliğimiz Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bunun üzerine maalesef torba yasa denilen ve yasa yapma, norm koyma tekniklerinin tamamen dışında, artık maalesef devletten kabine devlerine geçişi simgeleyen şekilde hazırlanan bir yasanın içine Türkiye Barolar Birliği sınav ya da sınav yerine geçecek bir düzenlemeyi yönetmelikle yapamaz diye hüküm koymuşlardır. Bu kadar cümleyi arka arkaya sarf edeceklerine sınav getirilmiştir diye bir cümle yazsalar mesleğimizin geleceği aydınlanabilirdi. Sadece bir sayı vereceğim, şu anda bir günlükten 65 yıllığa 84 bin avukat vardır. Ama 5 yıl içerisinde avukatlığa başlayacak en az 35 bin kişiden söz ediyorum. Bunun üstüne Türkiye Barolar Birliği bir başka adım atmıştır ve bir hukuk fakültesinin avukatlık stajı yapabilir seviyede öğrenci yetiştirebilmesi için asgari hangi standartta eğitim – öğretim vermesi gerekir diye bir ölçme değerlendirme çalışmasına başlamıştır. Bu çalışma bittiğinde standart ilan edilecektir ve fakültelere bir yıl süre verilecektir. Bir yıl sonra bu standartlara erişmediğini tespit ettiğimiz bütün fakülteler kamuoyuna ilan edilecektir. Bundan sonra aileler ve gençler bu listeye göre tercihlerini yapabilirler.

Bunları bilmenizi istedim. Bunlar bizim mesleğimizin geleceğidir. Ülkemizin geleceği adına hep birlikte yaptıklarımızdır. Varlığınız bize güç vermiştir, onur vermiştir. Tekrar en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Hoşgeldiniz, onur verdiniz.

 

 

Hits: 1270