"Hukuk herkese lazım"

~ 30.07.2014, Yeni Yaklaşımlar ~
Emniyet mensuplarının gözaltı sürecini yakından takip eden CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Ergenekon, Balyoz, KCK gibi davaları da takip ettiğini belirterek insan haklarının ihlal edildiği her yerde bulunulması gerektiğini dile getirdi.
 
"Hukuk herkese lazım"
Emniyet mensuplarına yönelik başlatılan soruşturma hala devam ederken İstanbul Adliyesi'nde bu süreci yakında takip eden isimlerden bir tanesi de CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal oldu. Tanal'ın bu tavrı, gözaltında olan ve tutuklanan polislerin destekçileri tarafından alkışlanırken, bazı CHP seçmenlerinin ve ulusalcı çevrelerin de tepkisini çekti. Yapılan operasyona ilişkin izlenimlerini gazetemize anlatan Tanal, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak orada yaşananları gözlemlemek gibi bir sorumluluğa sahip olduğunu ifade etti.

Öncelikle Emniyete yönelik düzenlenen bu operasyonu nasıl değerlendirdiğinizi öğrenebilir miyiz?

Emniyet mensuplarına yöneltilen soruları düşündüğümüzde düzenlenen bu operasyonun amacı ortaya çıkıyor? Tüm emniyet mensuplarına yöneltilen iki soru var. Birincisi, Tevhid-i Selam Kudüs örgütüyle ilgili neden soruşturma düzenlediniz? Bu örgüte üye olduğu iddia edilen kişilerden bir tanesi de Başbakan'ın danışmanı ve bazıları da diğer bakanların danışmanları. Örgütün üyesi olduğu iddiasıyla telefonu dinlenen kişi bir başka devlet bakanını arıyor, telefonu Başbakan'a veriyor ve Başbakan'ın konuşmaları telefon dinlemelerine yansıyor. Operasyonun esas nedeni bu. İkinci neden ise 17 Aralık Operasyonu ile ilgili. Bu operasyonla ilgili de usulsüz telefon dinlemek, casusluk gibi altı tane gerekçe var. Dinleme kararını mahkeme verdikten sonra emniyet mensuplarının buna dair yapabileceği bir şey yok ki.

Emniyete yönelik operasyon yapılmadan kısa süre önce Tevhid-i Selam Kudüs örgütüyle ilgili dosyaya takipsizlik kararı veriliyor. Yani bu örgüt hakkındaki soruşturmayı boşa çıkarmak, o örgüt üyelerinin kaçmasını sağlamak için bir hamle yapılıyor. Ayrıca bu ekip 17 Aralık Operasyonu'nu yapan ekip olduğu için intikam duygusuyla üzerine gidiliyor.

“HUKUKA AYKIRI”
Bu operasyonu yakından takip ettiğiniz için çokça eleştiri de aldınız. “CHP, Ergenekon, Balyoz davalarına yeterince ilgi göstermemişken Cemaatçilere destek oluyor.” gibi sözler söylendi. Bu eleştirilere dair ne düşünüyorsunuz?

Ben bu operasyonu ve savcılık aşamasını izledim. Neden izledim? Çünkü ben 25 yıllık bir avukatım    ve aynı zamanda şu an milletvekiliyim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de İnsan Hakları Komisyonu üyesiyim. Nerede bir hukuka aykırılık, insan hakları ihlali varsa komisyon üyelerinin takip etme zorunluluğu var. İnsan hakları ihlalinde kişilerin cinsiyetine, ırkına, görüşüne bakarak hareket edilmez. Adaleti isteyeceksen sırf kendin için istemeyeceksin.

Ergenekon, Balyoz davalarında, barikatlar kurulup, insanlar içeriye alınmazken ben üç metre barikattan atlayıp ayağı kırılan, ayağında on tane platin olan ve parçalı kırık olduğu için daha iki ay önce ameliyat olan bir milletvekiliyim. Ergenekon, Balyoz sorgularını yapan bu emniyetçilere o dönemde, “Sizin bu yaptıklarınız hukuka aykırı, siz de bir gün hesabını vereceksiniz.” dedim. Aynı şekilde Diyarbakır'da KCK davasına da gittim. KCK duruşmasından çıktıktan sonra basın mensupları gözlemlerimi sorduğu zaman, adliyenin dışında olmama rağmen polisler bana açıklama yaptırmadılar. Emniyete yönelik operasyonda da gözaltı süresi dolduğu halde serbest bırakmıyorsanız, suç işliyorsunuz, adil yargılamayı ihlal ediyorsunuz demektir.

Adliyede bulunduğunuz zaman dilimi içerisinde adil yargılamanın ihlaline ilişkin ne gibi örneklerle karşılaştınız?

Gözaltı sürelerinin hukuksuzca uzatılmasıyla birlikte verebileceğim diğer bir örnek de “İsmail kaç!” olayıdır. Mahkeme yargılamayı yürütürken, sorgu yargıcı kimseyle görüşemez. Duruşmanın avukatlarıyla birlikte yanına gittiğimizde, sorgu yargıcı uzun bir ara vermişti ve “Ne zaman başlayacaksınız?” dediğimizde üç tane sivil oradaydı. Burada ne görüştüklerini sorduğumuzda, “Emniyet mensuplarıyla güvenlik açısından bir konuyu konuşuyoruz” yanıtını aldık. Emniyet mensuplarıyla sizin bir görüşmeniz olamaz, adliyenin güvenliğinden Cumhuriyet Savcılığı sorumludur. Orada o tartışmayı yürütürken “İsmail kaç!” dedi. Bununla ilgili tutanaklar da tutuldu. Başsavcılık, İsmail'in emniyet mensubu olduğuna dair açıklama yaptı. Peki diğer emniyet mensupları kaçmadı da o niye kaçtı? Legal bir durum olsaydı kaçar mıydı? Yani burada yargı itibarsızlaştırıldı, yargıçlar eliyle ayaklar altına alındı, hukuk rafa kaldırıldı. Mesela sorguyu yapan yargıç evrak almıyor, avukatların beyanlarını yazılı olarak geçirmiyor. Adliye koridorlarında kimlik kontrolü yapıldı, avukatlar polis tarafından takip edildi. Polis devletinin görüntüleridir bunlar.

“BAŞBAKAN HALKI KANDIRIYOR”
Başbakan Erdoğan, Ergenekon, Balyoz, KCK gibi operasyonların sorumluluğunun Cemaate ait olduğunu söyleyerek kendisini bu davalardan soyutluyor. Başbakan'ın bu tavrını nasıl okumak gerekir?

Başbakan, halkı kandırıyor, hakikate aykırı beyanlarda bulunuyor, dürüst konuşmuyor. Örneğin, bu operasyonun devamının geleceğini söylüyor. Demek ki bilgisi var. Bilgisi olmasa böyle bir şey der mi? Ayrıca geçmiş dönemde herkesin darbeci olduğunu söylemedi mi? Madem ki bunlar kumpasçı, o zaman sen de bunların suç ortağısın. Anayasamızın 118. maddesi der ki, “Yapılan her hukuksuz işlemden Başbakan sorumludur.”. Yani hepsinden kendisi sorumlu. Gezi döneminde bu polislerin destan yazdığını söylüyordu. Aradan geçen zamanda ne değişti de destan yazan polis terörist oldu? Fakat vatandaş gerçeklerin farkında, neler olup bittiğini biliyor.

Son olarak AKP'nin, Cemaatçi olarak nitelendirdiği bu polislerin geçmişteki operasyonlara ilişkin söylemlerine tanık oldunuz mu? Polislerin o KCK, Ergenekon, Balyoz gibi süreçlere dair görüşü nedir?

Ben bu konuları görüşmedim. Adliyenin alt katlarında bulunan nezarethanelere gitmek istedim ancak izin vermediler. Fiziki koşullar ve yargılama sürecinin usulü gibi konularla ilgilendim. Ama netice itibariyle şu anda bu hukuksuzlukları yapanlar yarın öbür gün yargılanacaklar. Çünkü ben geçmişte şu anda yargılanan emniyet mensupları için de bunu söylemiştim. Onlara karşı da bir kanunsuzluk, hukuksuzluk yapıldığında, insan hakları ihlal edildiğinde, yine ben savunacağım.
 
http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/hukuk-herkese-lazim-h57633.html
 
 
Hits: 923