Biraz da İnsanlığın Geleceği...

~ 16.07.2014, Ergin YILDIZOĞLU ~

Yine ulus, mezhep, etnik grup çıkarları, siyasetçilerin ihtirasları, bölgesel sorunlar üzerinde yoğunlaştık. Tüm bunlar “gerçekçiliğin” bir gereği. Ne de olsa yaşamımızı bugünden yarına doğrudan etkiliyorlar. Ancak “gerçekçilik” var olanı veri alarak bizi bugüne hapsediyor, hayal etme kapasitemizi azaltıyor. Bu yüzden kimi zaman “gerçekçilikten” tatile çıkmaya çalışmak yararlı olabilir.
Bu bağlamda gidecek çeşitli yol seçenekleri var. Örneğin, kapitalizmin, kâr, verimlilik, işçiden kurtulmak için otomasyon saplantısının, doğal çevre üzerindeki etkilerinin geleceğini düşünmeyi deneyebiliriz ya da son dönemde gittikçe artan sıklıkta tartışma konusu olan yeni teknoloji, robotlar, “yapay zekâ” alanlarındaki tartışmaları ziyaret edebiliriz.
Ben, teknolojik gelişmeyle, genel olarak gelişmeyi neredeyse eşanlamlı gören bir kuşaktan gelmiş birisi olarak ikinci yolda tatile çıkmanın akıl sağlığıma iyi geleceğine inanıyorum.

Yapay zekâ ve insanın geleceği
Bir gün yapay ya da genel (salt bir işlemde uzmanlaşmamış) zekâya sahip bilgisayarlar yaratırsak bize ne olacak?” sorusu sanatı (Bkz: Space Odyssey 2001; Terminator; Matrix; I, Robot), çeşitli alanlardan bilim insanlarını yıllardır meşgul diyordu. Bu alanda gelişmeler, bilgisayarların bellek kapasitesinin, işlem hızının ulaştığı düzeyin, dijital ağların, giderek karmaşıklaşan algoritmaların (yazılımların) etkisiyle hızlanmaya başladı; tartışmalar da... Geçtiğimiz aylarda bir bilgisayar kendisiyle iletişim kuranları, 13 yaşında bir çocuk olduğuna inandırmayı başarınca (Turin’in yapay zekâ testini geçince), yapay zekâ alanında bir eşik daha aşıldı, tartışmalar yeni bir ivme kazandı.
Bu tartışmaların üzerinde yoğunlaştığı senaryo şöyle özetlenebilir: Bir gün insanlardan daha hızlı düşünebilen bir “yapay zekâ” üretilirse, bu yeni “zekâya” sahip bilgisayarlar kendilerini daha üst düzeylerde geliştirmeye başlarsa, insan ikinci sınıf canlı konumuna düşer. Bu bilgisayarlar, uygarlığı egemenlikleri altına alarak kendi mantıklarına, önceliklerini uygun biçimlerde yeniden düzenlemeye başlar. Bugünkü insan uygarlığını yok edecek bir makine uygarlığının oluşma olasılığın önüne geçilebilir mi?
Bu sorunun iki cevabı var. Birincisi: Sorun makinelerde değil, makinelere sahip olanlarda. (Örneğin: Jacobin, 25/06/14) Bir ölçüde doğru ama senaryo zaten mülkiyet kavramını aşmaya başlayan bir “yapay zekâ” ortamının sonuçlarına ilişkin; bu senaryoda kolektif mülkiyet de sorunu ortadan kaldırmıyor. İkincisini de Oxford Üniversitesi’nde, İnsanlığın Geleceği Enstitüsünün kurucusu Nick Bostrom’un bu temmuz ayında yayımlanan Paths, Dangers, Strategies, başlıklı kitabında bulabiliyoruz. Bostrom, bu bilgisayarlara daha baştan “insani değerler” yerleştirelim, diyor. (Spielberg’in yeni kurgu bilim dizisi Extant da bu olasılığı sorguluyor.) Ancak, “insanı değerler”, aslında bir “bağımlı değişken” olarak karşımıza çıkıyor; insanın yaşam koşulları (üretim tarzı) değiştikçe bu değerler de sürekli değişiyor.
Örneğin bugün egemen “insanı değerler”, önceki üretim tarzlarından tortuları üzerinde, kapitalist gerçek[çi]liğin içinde şekillenmiş, sahiplenmeyi, bireyciliği, sömürüyü, egemenlik bağımlılık ilişkilerini, yoksulluğu, “kutsal” adına katliamı, savaşları onaylayan değerler. Yapay zekâya sahip süper bilgisayarların bu değerleri benimsediğini düşünebiliyor musunuz?
Kapitalist gerçekçilik, bir gün kapitalizmin yerini bir başka “üretim tarzına” bırakma olasılığını değil, en fazla insanlığın kapitalizm altında yok olma senaryolarını düşünmeye izin veriyor. Bu gerçekçilik, yapay zekâ üzerinden düşünürken tümüyle ağlara bağlı, rasyonel olarak örgütlenmiş, kıtlık sorununu aşmış bir toplum olasılığı ile karşılaşınca elinde olmadan, kapitalizm sonrasını, “komünizmi” düşünmüş olduğunun ayırdına varıp hemen insanı bu senaryodan çıkararak rahatlıyor.
Bu iki cevabın dışında bir cevap daha var sanırım: Teknolojik gelişme durdurulabilir, denetim altına alınabilir, gelişme süreci kapitalist önceliklerden başka bir yola sokulabilir. Çok geç olmadan kapitalist toplumdan kurtulmak gerekiyor. Yoksa yakında robotlar karşımıza önce kapitalizmin savaşlarındaki askerler sonra da insanlığı iirrasyonal”, “zararlı” bulan otonom varlıklar olarak çıkacaklar...

Ergin YILDIZOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1503