Kızıldere'yi Anarken / Katil kim?

~ 30.03.2014, Nihat BEHRAM ~

Eğer ‘fiil’ siyaset ve siyasilerle ilintiliyse; kimin katil, kimin hırsız; neyin cinayet, katliam; neyin hırsızlık, soygun olduğu konusunda iktidarların da, mahkemelerin de hükümleri belirleyici değildir. Onların terazisi, ‘zalimin’ ağırlığına ayarlı tahterevalliye benzer. Mazlum için ölçü; insanlık tarihinin kantarıdır.
 
Hitler’in ya da Mussolini’nin, Franco’nun, Goebbels’in, Evren’in, Bush’un, Batista’nın ellerinde silahla adam öldürdüklerini gösteren bir belge yok. Ne de iktidarda oldukları dönemde onları cinayetle yargılamış, suçlamış ve mahkum etmiş bir mahkeme var! Ya peki, insanlık tarihindeki kayıtları? Katilin, katliamcının, Hitler ve benzerlerinden daha eli kanlısı mı var?
 
Daha 16 yaşındayken; köle gibi çalıştığı çiftlikte, kız kardeşine tecavüz eden toprak ağasını öldürüp dağa çıkan ve ömrü boyunca diktatör Diaz’a karşı savaşan; halka zulmedenleri cezalandıran Pancho Villa ve köylü isyanlarındaki omuzdaşı Zapata’nın insanlık tarihindeki kayıtları; ‘Halk Kahramanları’ şeklindedir. ‘Katillik’’ ise; Pancho Villa ve Zapata için ölüm kararı verdiren diktatör Diaz’ın künyesine işlidir.
 
Fidel, Che ve yoldaşları Batista’dan kurtarmak için, ellerinde silahlarıyla Küba’ya çıktılar. Çatışa çatışa Havana’ya yürüdüler. Batista’yı elinde silahla adam öldürürken gösteren bir belge yok ama ‘İnsanlık Tarihi’nde ‘katil, zalim ve hırsız’ diye kayıtlıdır. Batista’nın mahkemelerince haklarında ‘katil’ diye ölüm kararı verilmiş Che ve yoldaşları ise ‘Ölümsüz Halk Kahramanları’ olarak anılır, hem de tüm yeryüzünde!
 
Sömürge orduları ve emperyalist yağmacıların sadece silahlı birlikleri değil, onların her kademeden siyasi yöneticileri, teorisyenleri, yargıçları, yandaşları, medyatörleri; ‘İnsanlık Tarihi’nde ‘zalimler, hırsızlar, katiller, halk ve insanlık düşmanları’ diye kayıtlıdır. İnsanlık var oldukça bu sıfatlarıyla lanetlenecekler. Salazar’dan Nixon’a kadar. Oysa, halkın kurtuluşu uğrunda emperyalist yağma ve faşizme karşı dövüşen direnişçiler aynı tarihin anıtlarıdır; Jose Marti’den Ho Chi Minh’e kadar.
 
İnsanlık tarihi, banka parasına halk adına el koyan gerilladan ‘hırsız’ diye söz etmez; ama aynı tarihte, bankacılığa dayalı kapitalizm; ‘Soygun ve Hırsızlık Düzeni’ diye kayıtlı. Faşizme direnen partizanların faşist milislere karşı düzenledikleri sabotajlardan insanlık tarihi ‘cinayet, katliam’ diye söz etmez; ‘cinayet ve katliam’ diye tanımlanan; faşist milislerin saldırılarıdır.
 
Mahkeme kararı vicdana dayalı olduğu zaman anlamlıdır; insan haklarına, halkın çıkarlarına, insani değerlere, adalete, özgürlüğe, eşitliğe dayalı olduğu zaman anlamlıdır; zalime karşı mazlumu, haksıza karşı haklıyı, yalana karşı gerçeği koruduğu zaman anlamlıdır. Yoksa; ‘İnsanlık Tarihi’, zalimi, hırsızı, katili savunan yargı kararlarıyla dolu! ‘Deniz’lere ‘banka soyguncusu, terörist, katil’ diye ölüm kararı veren de mahkeme! Ya da; “Asmasaydık da, beslese miydik” diyen kişinin mahkemeyi yönlendirmede hiç mi payı yok? Peki katil kim? Deniz mi, yoksa o mahkeme ve mahkemeyi yönlendiren siyasi irade mi?
 
Yeni bir şey değil: Hırsızlıkla, cinayetle, katliamla suçlanan iktidarlar, tarihin her döneminde kendilerini “Tek yudum haram lokma yemedim; adam mı öldürdüm, hırsızlık mı yaptım?” diye savunurlar. Sanki; Maraş’a, Sivas’a, Roboski’ye ‘meteor’ düştüğü için onca insan öldü! Sanki; kafa kesen şeriatçı canilerin ellerindeki silahlar ‘bostanda’ yetişti; katliamlar ‘doğal afet’! Sanki; sadece tetiği çeken katil, azmettiren cinayete ortak değil de, ‘destan’ okuru! Sanki; katili kiralayan, sütten çıkmış ak kaşık!
 
‘Kızıldere’, tarihimizin kanlı karanlık döneminden bir sahnedir. Dönemin mahkemelerince ‘suçlu’ bulunup ölüme mahkûm edilen Deniz, Yusuf ve Hüseyin’i kurtarmak duygusuyla dolu 10 halk evladı; Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz 30 Mart 1972’de hunharca katledildi. İktidar ve yandaşı yalaka basın için ‘her şey hukuka uygun’du! Oysa, ‘İnsanlık Tarihi’ne ‘halk evlatlarına katliam’ diye işlendi. Peki katil kim? O günün iktidarını gasp eden katiller, hırsızlar sürüsü değil mi? Bugün o katliamın yıldönümü. Şan olsun halkın evlatlarına; halkın laneti faşizmin üstünden eksik olmasın!
------------------------------------------------------------------
Fidel Castro: “Bir katilin, bir hırsızın yönettiği ülkede dürüst insanların yeri ya mezar ya cezaevidir; bunu anlamak zor olmasa gerek!”

 

 

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1609