'Torba politikası' tutar mı?

Torba yasalar, ağır hukukî hasarlara yol açtı. Acaba, “torba politikası”, AKP’yi kurtarabilir mi?

BEDELİ AĞIR ‘YASA’LAR..
AK Parti hükümetleri, birbiriyle bağlantısı olmayan onlarca yasayı aynı torbaya tıkıştırdı ve mevzuatı karmakarışık hale getirdi. Alelacele ve telaşla, oyla yetinmedi; üyelerinin yumruğu, tekmesi, omzu gibi bedensel güçlerini de kullanarak… KHK’leri bile torbaladı.
Bunun demokrasi ve hukuk dilinde anlamı şu: Hukuku, demokrasi üretir; daha doğrusu, hukuk kuralı, çoğunluk ve çoğulculuk ilkelerinin birlikteliğinde ve müzakere süreci sonucu ortaya çıkar. Fikir, bu sürecin altyapısı.Torba yasalar, fikir kırıntısına rastlamak bir yana, yasa tekniği adına geçerli kazanımları da sıfırladı; yasanın “açık”, “öngörülebilir” ve “ulaşılabilir” olma özelliklerini yok etti. Torba yasalar karmaşası, Avrupa Mahkemesi’nin ihlâl saptamaları üzerinde de etkili olacak.
Haklılık ve yanılgı kısır döngüsü ise, ayrı bir konu: Her seferinde “mutlak haklılık” edasıyla yola çıkan AKP kurmayları, yanlış ve yanılgılarını iş işten geçtikten sonra kabul ediyor. Ne var ki, bundan hiç ders almadığı gibi, yeni halkalarla “yanlışlar yumağı”nı şişirdikçe şişiriyor. Sonuç: Hukuka inanç ve hukuk güvenliği, askerî yönetim dönemlerinin de gerisine düşmüş bulunuyor. Telafisi için yıllar gerek…


‘AK’ VE ‘KARA’ BLOKU...
AKP lideri, benzerini siyasette de yapıyor, yapmaya çalışıyor: Beni destekleyenler ve diğerleri şeklinde. Yüzde elli (sağlar) ve ötekiler..!
Anayasa’ya hayır diyen, “statükocu hain”; Ergenekon veya Balyoz davalarındaki açık hukuki ihlâllere dikkat çeken, “darbeci”; doğa ve hukuku katleden yatırımları eleştiren, “kalkınma” karşıtı; sandıksal çoğunluğun hukuka uyma gereğini mi vurgulayan ise, “demokrasi düşmanı”… ilan edildi.
Bu yaklaşım tarzı, uluslararası yanlışlar dizisi için de kullanıldı: Suriye’ye yönelik yanlış politikaları eleştirenler, “Esad yanlısı” olmakla suçlandı. Mursi’nin çoğunluk diktasına karşı çıkan, “demokrasi düşmanı”; “Ne Mursi ne de Sisi” diyen “darbeci”! oldu.
Sözün özü: AKP kurmayları, “berbat ve kötü” kısırdöngüsü dışına çıkamıyor; ya da, işlerine öyle geliyor: Ya bizden olacaksın, değilsen, düne kadar dostum, bugünkü düşmanım safındasın. AKP’den yana değilsen, Cemaat yanlısısın… ÖYM’lerin ilgisiz dosyaları birleştirmesi gibi, AKP de, Gezi ve Cemaati “torbaladı”. İstenen, gelinen yer bakımından kirli ve pislikle dolu illegal bir savaşın tarafı olmak.
Geleceğe yönelik, demokrasi ve hukuk hedefi olmadığı, Cemaat yerine bir anda Nursi’ye sarılmasından belli. Cemaat lideri Gülen ( Müslüman Kardeşler lideri Mursi de) gidnce, Nursi’ye yöneldi; müteveffa olması işlerine geldi…
Kısacası; demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi ölçütlerden giderek uzaklaşan AKP için dünyevilik, belki de sadece doğa; ama katledilmesi vacip bir doğa.


SANDIK-SOKAK-SİYASET
“Siyaset, sandık çoğunluğu için sokakta yapılır”. Demokrasi tanımı böyle olunca; sandık için yarışma, meşruluğun ana ölçüsü haline geliyor. Çoğunluğa muhalefet, ancak sandıkta ve çoğunluk için mücadele edenlerin hakkı. Sokaklar ise, bu amaçla kullanılabilir. Dolayısıyla, siyasal iktidar yarışı dışında kalan kişi ve gruplar için, muhalefet gayri meşru olduğu gibi, sokaklar da yasak.
Düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı, gösteri ve örgütlenme gibi toplu özgürlüklere bakış tarzının özeti bu.
Son haftadan: Öldürme (Berkin), öldürülmesine engel olmama (Burak Can), ölüme sürükleme (Polis Ahmet Küçüktuğ). Sorumlu ve fail kim? Kendini her şeyin hakimi ilan eden devletin en üst görevlisi…
Tıp bayramı vesilesiyle, Taksim anıtına çelenk koymak isteyen 300 hekim, polis tarafından engellendi; vali yasakladı gerekçesiyle. Tam bir keyfî yönetim…


YA ‘TORBA POLİTİKASI’?
Kendilerinden olmayanların hepsine yönelik “Cemaat” veya “paralel devlet” suçlaması, seçim taktiğinin çok ötesine geçen bir siyaset tarzı ve ahlâk anlayışının tezahürü. Eğer, içi para dolu ayakkabı kutularını ortaya çıkaran veya hukuka ve demokrasiye tamamen yabancı telefon görüşmelerini deşifre eden Cemaat mensuplarını yargı önüne çıkarsaydı; kendi tayfasını hukuktan bağışık tutmak için darbe üstüne darbe yapmasaydı, “İmam-Hatip/Cemaat ittifakı” dışında kalanlar, gerçekleri öğrenebilecekti. Şimdi ise, hangi dünya görüşünden olursa olsun asgari demokrasi ve hukuk inancına sahip kesimler, “paralel olmayan hakikî devlet”ten, hukukun asgari kurallarının işletilmesini beklemekte. Bu, “torba kanunlar” yoluyla engellenmiş olsa da, “torba politikası”, artık tutmayacak görünüyor.

birgün

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1847