TOKİ; KENTSEL DÖNÜŞÜM MÜ, KENTSEL PAYLAŞIM MI, KENTSEL CİNAYET Mİ?

~ 17.02.2014, Av. Müsellem GÖRGÜN ~

TOKİ (Toplu Konut İdaresi) ülkenin başına bela mı? Ödül mü? Siyasi bir baskı aracı mı? Rant sağlayan bir kurum mu? Sorularını cevaplamaya çalışmak ne kadar zormuş.

Tarih 02 Mart 1984 Sosyal Devlet sisteminin gereği iyi niyetli bir girişim olarak T.B.M.M. ‘inde Toplu Konut Kanununun kabul edilişi.

Kanunun başlangıcı.

Amaç ve Kapsam

Madde 1 - Konut ihtiyacının karşılanması konut inşaatını yapanların tabi olacağı usul ve esasların düzenlenmesi, memleket şart ve malzemelerine uygun endüstriyel inşaat teknikleri ile araç ve gereçlerin geliştirilmesi ve Devletin yapacağı desteklemeler bu Kanun hükümlerine tabidir.

Toplu Konut İdaresi'nin Gelirleri, Harcamaları ve Denetimi

Madde 2 –

Toplu Konut İdaresinin gelirleri;

a) İdare tarafından satışı yapılacak konut, işyeri, arsa ve arazilerin satış ve kira gelirlerinden,

b) İdare tarafından açılacak kredilerin geri ödemelerinden,

c) Hazine arsaları üzerine yapılan konut ve işyerlerinin arsa maliyet bedellerinin en çok yüzde 25 ine kadar alınacak katılım payından,

d) Hazine Müsteşarlığının uygun görüşü üzerine yurt dışından sağlanacak kredilerden,

e) Faiz gelirlerinden,

f) Bütçe kanunları ile tahsis edilen ödenek ve 29.6.2001 tarihli ve 4705 sayılı Kanunun 1 inci maddesi uyarınca alınan harçlardan,

g) Ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının (m) bendi kapsamında; talep edilen proje ve uygulamaların İdarece yapılması veya yaptırılması için imzalanan protokollerle belirlenen inşaat bedelinin yüzde üçünden az, yüzde onundan fazla olmamak üzere, ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak olan idare hizmet payı tutarlarından,

h) İdareye yapılacak bağış ve yardımlardan,

Meydana gelir.

Toplu Konut İdaresinin kaynakları aşağıdaki amaçlar için kullanılır:

a) Ferdi ve toplu konut kredisi verilmesi, köy mimarisinin geliştirilmesine, gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve yöresel mimarinin korunup, yenilenmesine yönelik projelere kredi verilmesi ve kredilerde faiz sübvansiyonu yapılması.

b) Toplu konut alanlarına arsa temin edilmesi.

c) Araştırma, turizm alt yapıları, konut alt yapıları, okul, karakol, ibadethane, sağlık tesisleri, spor tesisleri, postane, çocuk parkları, benzeri tesisler ve konut sektörü sanayisini teşvik için yatırım ve işletme kredisi verilmesi.

d) İş ve istihdam yaratmak üzere esnaf ve sanatkarlara ait işyerleri ve küçük sanayi teşebbüslerinin kredi yoluyla desteklenmesi.

e) Afet mahallerinde konut yapımının teşvik ve desteklenmesi.

İdare kaynaklarının kullanımına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle tespit edilir.

Toplu Konut İdaresinin gelir ve giderleri Yüksek Denetleme Kurulu denetimine tabidir.

1984 yılında çalışmalarına başlayan TOKİ, 2002 yılında değişen siyasal iktidarla birlikte meydana getirilen yapısal değişiklilerle kentsel rantlara, kentsel dönüşüm ile de kentsel cinayetlere kadar varan bir sürece girmiştir, bu süreç tüm hızıyla devam etmekte olup kimse elindeki tapuya güvenmez hale getirilmiştir.

1999 yılında yaşadığımız Gölcük depreminden sonra o zamanın siyasal iktidarı olan DSP – MHP – DYP Koalisyon hükümeti ve Başbakan Bülent Ecevit’in girişimleri ile olası İstanbul depreminde kullanılmak üzere insanların toplanma ve çadır kentler oluşturulabilme alanları olarak tahsis edilen 500 civarında olan arsaya bu gün ne olmuştur. Araştırıldığı zaman TOKİ’ye kurban edildikleri görülecektir.

İnşallah deprem olmaz, olursa vay halimize.

Çünkü TOKİ ve konumuz dışında olmasına rağmen OSB (Organize Sanayi Bölgeleri) özerk kamu kurumları olarak yapılandırılmışlardır. Her iki kurum da amaçlarına ulaşabilmek için imar durumlarını, yol, köprü, arıtma tesislerini, elektrik, su v.s gibi işlemlerini kendi özel durumları ve isteklerine göre belirlemişlerdir. Yapılaştırılacak yerler Belediyelerin mücavir alan sınırları içinde kalsa dahi yukarıda belirttiğimiz esasları çalışma prensibi olarak kabul edilmiştir.

     Yasa koyucunun öncelikli amacı belirtilen kurumların kamu yararına çalışan kurumlar olması ve yaptıkları ya da yapacakları işlerin mevzuata takılmadan hızlandırılması ve siyasi iradeye sahip olan Belediye Meclislerinin bürokratik engellemelerinin önüne geçilmesidir. Amaç araç haline getirilerek çalışma prensipleri Belediye içinde Belediye (Devlet içinde Devlet) olarak belirlenmiştir.

Ve böylece TOKİ hazine adına kayıtlı boş arsa ve tarlaların Tapu Sicil Müdürlüklerin-deki kayıtları üzerine şerh koyan ve buraları ile ilgili dilediği gibi tasarruf yetkisine sahip olan bir kurum haline gelmiştir.

Arsa ya da tarlaların bulundukları kentlerin yapısına, tarihi dokusuna, daha önceki yapılaşmalar göz ardı edilerek kendi imar planlarını yaratma konusunda fütursuzca davranmışlar ve işler ranta dönüştürülmüş ve siyasi iktidarın elindeki en büyük kozlardan biri haline gelmiştir.

Sizler, günümüz büyük inşaat şirketlerinin TV reklamlarında adlarının TOKİ – EMLAK KONUT ile özdeşleştiğini görmüşsünüzdür. X İnşaat Şirketinin adı, TOKİ ve EMLAK KONUT adları yan yana yazılmaktadır. Neden?

Arsalar Emlak Konut A.Ş. ‘den tedarik edilmiş, inşaat ile ilgili kredi ve satış işlemleri TOKİ tarafından desteklenmiş, X İnşaat şirketi (Risk % 0) sadece aracı olmuştur. Örnekleri çoğaltabiliriz.

     Yaşadığımız il ya da ilçe merkezlerinde çevremizde inşaat işi ile uğraşan kişilerin büyük bir çoğunluğunun Karadenizli olduğu ve ülkemizde herkesin kabul edeceği bir gerçek Karadenizlilerin müteahhitlik yaptığıdır. 12 Eylül 1980 Faşist Askeri Darbe öncesi seçimlerdeki oy dağılımını bu gün ile karşılaştırılmasının sonucunda, günümüzdeki oy dağılımının siyasi iktidar lehine nasıl geliştiğini göz ardı edemeyiz.

Bu durumda da TOKİ + MÜTEAHHİT bağlantılarını göz ardı etmememiz gerektiği düşünüyorum.

Hepimizin bildiği bir daha olmaması için dua ettiğimiz 1999 yılında Marmara Bölgesinde yaşanan deprem felaketinin ardından, sadece dua etmenin yetmeyeceği düşünülerek alınması gerekli bir dizi önlemler için ek kaynak yaratmak adına 26 Kasım 1999 tarihinde kabul edilen yasa ile (4481 sayılı Deprem Vergileri Kanunu) tahminen 40 MİLYAR TÜRK LİRASI (Eski para birimi ile Kırk Katrilyon Türk Lirası)toplandığı düşünülmektedir.

Toplanan bu para ile 1999 yılından bu yana geçen ondört yıl boyunca, olası İstanbul depreminde meydana gelebilecek can ve mal kaybı riskini en aza indirecek tüm yatırımlar yapılabilirdi. (Hatta tarihi eserler hariç tüm İstanbul yeniden imal edilirdi)

Oysa yeniden inşa edilecek İstanbul’da alt yapı sorunlarının tümü halledileceği gibi rüzgar hesaplamaları ve buna göre planlanacak sokaklar, caddeler, bulvarlar ve meydanlar ile hava kirliliği sona erdirilebileceği gibi ulaşım ve buna bağlı olarak trafik sorunu sonsuza kadar çözülebilirdi.

Deprem vergisi günümüzde de çeşitli adlar altında toplanmaya devam etmektedir. 2011 yılı Ekim ayında meydana gelen Van depreminin ardından eksik kalan yatırımlar ve yardımlar nedeni ile Maliye Bakanına sorulan soruya;

Sayın bakan tarafından “Toplanan vergilerin sağlık, eğitim, duble yollar gibi 74 milyonun ihtiyacını karşılamak için kullanıldığı” söylenmiştir.(Ülkemiz petrol bakımında dışa bağımlı olduğu halde Sayın Bakan ile birlikte siyasi iktidar söylemlerinde duble yollar yapmakla övünmeye devam etmektedir. Dışa bağımlı hale gelmeyi arttırmak ve bunu övmek ne yaman bir çelişki.) 

Sonuç olarak;

TOKİ

1-    Siyasi baskı aracı

2-    Siyasi propaganda aracı

3-    Siyasi rant aracı haline dönüşmüş bir kurumdur.  

                                                                                              Av. Müsellem GÖRGÜN

                                                                                             

 

Av. Müsellem GÖRGÜN | Tüm Yazıları
Hits: 1597