Demokrasi ve Vicdan

~ 06.04.2011, Mustafa ÇEBİ ~
1933 Almanyası Rahip Martin Nemoer metodu; ötekine yapılan baskıya göz kapatan, kulak tıkayan; ses çıkarmayan "ilişkisiz kalma" yöntemi kendisini de kuşatıyor.
 
 Başka sesleri, özgürlük isteklerini duyabilmek ve onlara dokunmak, ezmek isteyen güce karşı vereceğimiz tepkiler; kendi özgürlük sınırlarımızı belirliyor.   
 
 Empati yada eşduyum; "ötekini anlamaya çalışma" ilişkisi şaşırtıcı olduğu miktarda geliştirici ve çoğaltıcı "sihre" sahiptir..
 
 Yeni duygu ve düşüncelerle tanışmak yeni dünyalar keşfetmek gibidir.
 
 Empati yolu ile dönüştürmeye çalışmak (reklam v.s.); liberal pazar ilişki ve iradeleri altında; meta ve sömürü ilişkileri açısından "ahlaki kritik" dayatmalar üretebilir.
 İnsan ilişkileri açısından ise empatinin sorunu karşılıklı anlamaya ve değişmeye çalışarak şekillenmektir.
 
 Kontrol merkezli sosyal ilişkiler, birey hak ve özgürlükleri ile bağdaşmaz. Bu duyarlıklar gücü oranında baskı sistemleri geri adım atarlar.
 Sosyalleşme ve insan ilişkileri açısından "eşuyum" ise temelde; öteki duygu düşünceyi anlayarak çoğalma ve  özgürleşme arayışıdır diyebiliriz...
 
 "O da bizim gibi insan" deyişi; kıyakçı,  "bahşeden" "ben merkezli", hayatı lutfeden bakışı ile modern dünyanın üstün bir "ego birey" kavramıydı.
 Bu görüş artık değişmiştir; "O özgür olabildiği ölçüde   ben de özgür olabilirim"...
 Burada azınlık olan, öteki olanın hak ve özgürlüklerini destekleyerek var olma "ben bilincinin" toplumsal duyarlığı ve sorumluluğunu çoğaltmaktadır...
 Bu görüş, modernizm sonrası bir anlayış olarak yüzyılın başından beri dünyamızda yol buluyor...
 
 Farklı taleplerin  örgütlenme ve toplumsal mekanizmalarda temsil edilme mücadelesi; siyasi programlarda öngörülmekte, destek bulmaktadır...
 
 Demokrasi, insanı tüm farklı değerleri içinde hiyerarşik bir yapı ile olmaksızın uzlaştırma  serüvenidir. Çoklaştıran uzlaşmalar, insan farklılıklarını korur; değerli kılar. 
 
 Çatışmalarda  yöntem
 Bir yöntem olarak "dayatmak, ya da güçlü PR ile koşullandırılmış referandumlu dayatma", özgür iradelerin oluşmasını; insanın özgürleşmesini esas almaz.
 Onu istediği şeye, bir biçime ve bir hedefe dönüştürmek; bundan bir grup yararı ile yetinmek ister. Kendisinin merkezde olduğu ve ona bağımlı bir şey olmasını ister!.. Bu tür çalışan dünyadaki tüm merkezler; siyaseti, kitleselleştirdiği ortamı ve mecraları,  algıları kontrol etmek ister.
 Katılım kargaşalıklarının belirsiz ve düzensizliklerine karşı  yöntemler ve yasalar üretirler; onları baskılar, “tektipleştirmek” böylelikle yönetmek isterler… Tüm dünya ve insan ticarileştirilir.  Siyaset, kültürel bir mal halinde işletilir.  Öteki olan her şey köleleşir, metalaşır; kendi efendi olur.
 
 Sosyoekonomik ve kültür yapıları üzerine yerleşen sömürü ayarlı direnç ve mekanizmalar siyaseti; ulusal demokratik bir ülke öngörmez.  Tüm "etnik zenginlikler" çatıştırılarak yönetilir; kültür kodlarıyla bu  efsunlanan hal sürgitsin istenir...
 
   
 
Öteki fikirleri aşağılama, yargılama
 Birlikte yaşama kültürü, hayatı bir dizi doğrular ve yanlışlar göstergeleri, kurallarına bağlar. Hiyerarşik örneklerini kategorileştirir; farklılıkları yarıştırır ve dışlar…  
 Pratik hayatlarımızda uygulanan “aşağılama, olumsuzlama ve yargılama” yollu eğlenme yaygınlıkla kullanılır… Espri ve ironiler “gerçeğin arkasını dolanır” ve tüm bu söylenenleri hayata katar; acılarına dayanmamızı sağlar...
 
 Seçimler zamanı
 Böylesi gruplaşmalı, üstünlükler üzerinden taraftar toplama catışma ortamlı bir parlamento yarışı nasıl biçimlenecektir.
 Eleştirel yöntemi,  müzakere edilebilir farklılıkları, sürdürülebilir projeleri üzerinde nasıl algılamakta ve yönetmektedir Siyaset ortamı.
 Parti içi ve yurttaş ilişkileri; biat, kul, taraftar, baş eğme yaygın biçimler olağan olarak kullanılmakta karşılık bulmaktadır.  Özgür olmanın isyan ruhu ve halkın talepleri mahkum edilmiş ve baskılanmaktadır...
 
 Öteki köle; "ben" efendi olmalı
 
Tekel işçileri, Deniz feneri, KPSS sınavları, Haremlik selamlık sınav uygulamaları, YGS güvensizlikleri, Çakma Prof., Ulema Prof., Ergenekoncu Prof, Yandaş Medya,  Sivil itaatsizlik... v.b.
 
 Öteki "her acı"; duyarlık ve destek gerektirir. Ticarileşmeye ve sömürgeleştirmeye karşı da geniş bir tabanlı duyarlık gerektirir.
 
 Cumhuriyet Güç Birliği oluşumu bağımsız milletvekili adayları ile parlamentoya girme projesi şekillenmesini önemsiyorum... 
Mustafa ÇEBİ | Tüm Yazıları
Hits: 3281