Savunma yargılanıyor

~ 24.12.2013, Yeni Yaklaşımlar ~

ÇAĞDAŞ Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay'ın da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukat hakkında açılan davanın ilk duruşmasına başlandı.

İSTANBUL-Duruşma salonunun bulunduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. E-5 Karayolundaki Silivri Cezaevi sapağı ile TEM'den gelirken kullanılan cezaevi sapağına da arama noktaları kuruldu. Duruşmayı takip etmek üzere Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, CHP Milletvekili İlhan Cihaner ile başta İstanbul Barosu olmak üzere Türkiye'nin çeşitli illerine bağlı barolardan avukatlar geldi.

Terörle Mücadele Kanunu (TMK)'nun 10. Maddesi'yle görevli İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada, yaklaşık 1 yıldır tutuklu bulunan avukatlar ilk kez hakim karşısına çıktı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında yeni yapılan binada görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Selçuk Kozaçlı, Taylan Tanay, Barkın Timtik, Ebru Timtik, Günay Dağ, Naciye Demir, Şükriye Erden, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı ve Avni Güçlü Sevimli katıldı. 12 tutuksuz sanık da duruşmada hazır bulundu.

CHP'Lİ VEKİLLERDE İZLEYİCİ OLARAK KATILDI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Süleyman Çelebi, Kadir Gökmen Öğüt, Musa Çam, Candan Yüceer, Veli Ağababa, HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve sanıkların yakınları duruşmayı izledi.

SANIKLAR "KAHROLSUN FAŞİZM, YAŞASIN MÜCADELEMİZ"

Tutuklu sanıklar saat 10.00'da duruşma salonuna alındı. Sanıklar salona girdiği sırada, "Kahrolsun Faşizm, yaşasın mücadelemiz" şeklinde slogan attı. Duruşmaya katılan 500 avukatta, tutuklu sanıkları ayakta alkışladı. Sanık avukatlarda el sallayarak meslektaşlarına karşılık verdi. Duruşma ise Mahkeme heyetinin 10:20'de salona girmesinin ardından başladı.

MAHKEME BAŞKANI UYARIDA BULUNDU
Mahkeme Başkanı Mustafa Bağarkası, duruşmada görüntü kaydının yasak olduğunu hatırlattı. Mahkeme Başkanı Bağarkası tutuksuz sanıkların da tutuklu sanıkların bulunduğu ön tarafa gelebileceklerini söyledi. Bunun üzerine 12 tutuksuz sanık da tutuklu sanıkların olduğu bölüme geçti.

SANIK EFKAN BOLAÇ:"TESADÜFEN DIŞARIDAYIM"
Bir saat süren avukat yoklamasının ardından sanıkların kimlik tespitlerine geçildi. Kimlik tespiti yapılan Avni Güçlü Sevimli anne baba ve doğum tarihi hakkında bilgi verdikten sonra Mahkeme Başkanı, “Özel durumunuz hakkında bilgi vermek ister misiniz,maddi geliriniz ,evli, bekar, kaç çocuk gibi...' diye sorunca, Sevimli, “Çok önemli değil bekarım" dedi ve salonda gülüşmeler yaşandı. Kadın tutuklu sanıklar ise “Bakırköy kadın tutuk evinde tutsağım' şeklinde adresleri hakkında beyanda bulundu. Sanık Efkan Bolaç ise kimlik tespiti sırasında “Tesadüfen dışarıdayım" demesi salonda gülüşmelere neden oldu.

İDDİANAMENİN ÖZETİ OKUNDU
Söz alan tutuklu sanık Selçuk Kozağaçlı, “İddianame bize hem dijital hem de basılı olarak verildi. Yeterli bilgimiz vardır okunmasına ihtiyaç duymuyoruz" dedi. Mahkeme iddianamenin özetinin okunmasına karar verdi. Duruşma Mahkeme başkanı tarafından İddianamenin özetinin okunmasıyla devam ediyor.

İDDİANAME
Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan tarafından hazırlanan 622 sayfalık iddianamede, ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı ile derneğin İstanbul Şube Başkanı Tanay'ın "DHKP-C örgütü yöneticisi olmak", diğer avukatların ise "örgüt üyeliği" suçundan yargılanması talep edildi. İddianamede, avukatlardan Ebru Timtik hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış mübbet hapis cezası istendi. İddianamede, Selçuk Kozağaçlı'nın, "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 ile 22,5 yıl, "terör örgütü propagandası yapmak"tan da 1,5 ile 7,5 yıl olmak üzere toplam 16,5 ile 30 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi. Tutuklu sanıklardan Taylan Tanay'ın "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 ile 22,5 yıl, 5 kez "terör örgütü propagandası yapmak"tan 7,5 ile 37,5 yıl ve "görevi yaptırmamak için direnme" suçundan da 1 yıl 2 ay ile 6 yıl olmak üzere toplam 23 yıl 8 ay ile 66 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan Ebru Timtik'in de "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan ise toplam 35 yıl 8 aydan 88 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede, diğer sanıklardan Barkın Timtik'in 17 yıl 8 ay ile 66 yıl, Oya Aslan'ın 16,5 ile 60 yıl, Günay Dağ'ın 17 yıl 8 ay ile 66 yıl, Naciye Demir'in 15 ile 52,5 yıl, Şükriye Erden'in 13,5 ile 45 yıl, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı'nın 10,5 ile 30 yıl, Özgür Yılmaz, Avni Güçlü Sevimli ve Gülvin Aydın'ın 9 ile 22,5'ar yıl, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serkan Arıkanoğlu, Zeki Rüzgar, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz ve Selda Yılmaz'ın da "terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

FEYZİOĞLU: "BİZ YARGIDAN YİNE YARGIYA SAHİP ÇIKMASINI BEKLİYORUZ"
Duruşma öncesi açıklama yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, bugünün Türkiye'de hukuk devletinin yeniden tesisi açısından son derece önemli bir gün olduğuna dikkat çekti.

Feyzioğlu, "Biz yargıdan yine yargıya sahip çıkmasını bekliyoruz. Çünkü avukatlar yargının kurucu unsurudur. Şu anda içerideki arkadaşlarımız savunma hakkını yurttaşlar adına kullandıkları için yargılanıyorlar. Siyasi iktidar tarafından bakan çocuklarına gösterilen hassasiyetin yurttaşların haklarını savunan avukatlar açısından da gösterilmesini beklemek kuşkusuz en doğal hakkımızdır" ifadelerini kullandı.

KOCASAKAL: "AVUKATIN GÜVENCESİ YOKSA MÜVEKKİLİNİ NASIL SAVUNACAK"
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise mesleki dayanışma kapsamında davayı izlemeye geldiklerini söyledi. Avukatların bir ülkede hak arama özgürlüğünün güvencesi olduğunu söyleyen Kocasakal, "Eğer avukatın kendisi güvence içinde olmazsa müvekkillerinin haklarını nasıl savunacak" dedi.

Ümit Kocasakal, "Bana göre bu hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek. Biz şunu söylemiyoruz; hukuk devletinde hiç kimsenin dolayısıyla avukatların da suç işleme ya da ayrıcalığı yok. Ancak suç isnadlarının belirli bir dayanağı olması, belirli usullere göre yapılması lazım. Eğer mesleki faaliyetler sorgulanıyorsa ve bundan hareketle bir dava açılıyorsa bu kabul edilemez. Biz mesleki dayanışma kapsamında davayı izlemeye geldik. Avukatlar bir ülkede hak arama özgürlüğünün güvencesi, vasıtası eğer avukatın kendisi güvence içinde olmazsa müvekkillerinin haklarını nasıl savunacak. Burada hem avukatlık mesleği itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor hem de vatandaşa yönelik bir gözdağı verilmiş oluyor. Yargı dizayn edildikten sonra ayakta kalan yegane güç savunma ve avukatlık. Türkiye'nin kimyası bozulmuş bütün kavramlar alt üst olmuş. Malesef yargı ve emniyet bir takım güçlerin çarpışma, bilek güreşi alanı haline geldi" diye konuştu.

Öte yandan bir grup avukat duruşmanın görüleceği mahkeme binasının çevresinde bulunan güvenlik tellerine 9 tutuklu avukatın resimlerinin olduğu 'Devrimci avukatlar onurumuzdur' yazılı büyük bir pankart açtılar.

yurtgazetesi

Hits: 920