Önce itiraf edin hele

~ 22.12.2013, İlhan CİHANER ~

Yaşananlardan eğlence çıkarabiliriz, çıkarmalıyız da. Sahiden mizahın da coştuğu günlerdeyiz. Sırf “ayakkabı kutusu” üzerinden oluşan mizaha bakmak yeter.

Daha önceden attıkları manşetleri gösterip, tutarsızlıklarını çifte standartlarını yüzlerine vurabiliriz, bunu yapmalıyız da.

Başkalarına yapılan haksızlıklara nasıl alkış tutuklarını hatırlatabiliriz, hatırlatmalıyız da.

Hiç alışık olmadığımız ağızlardan masumiyet karinesi, soruşturmanın gizliliği, sanık hakları gibi şeyler duyduğumuzda “şimdi mi aklınıza geldi?” sorusunu mutlaka sormalıyız ki, kalmışsa azıcık utanmaları yüzleri kızarsın.

Ancak kavganın “çete” içi bir kavga olduğunu unutmamamız gerek. Üstelik “siyaseten ve ahlaken bitmiş” iki gücün kavgası söz konusu olan. Çok hazırlıklı oldukları da kesin. Yoksa daha dünkü dershane kavgası sonrasında, bu kadar hızlı bir şekilde kimin görevden alınacağı, kimin paralarının hangi kutuda olduğunu tespit edemezlerdi. Devleti, kamuyu, bizim yaşamımızı pay ettikleri ortaya çıktı.

Eğer bir “özeleştiri ya da itirafla” başlamıyorsa, tarafların dediği hiçbir şeyin önemi yok. “Çeteden” kastım iktidarı elinde bulunduran tüm “devlet aygıtıdır”.

Bakın “Başbakan” diye anılan bir kişi var ve şöyle bir cümle kurabiliyor : “Bunların maden ruhsatları ellerinden alınınca bas bas bağırıyorlar. Altın ağalığı yaparken iyiydi. Bunların hepsini açıklayacağım.”

Açıklayacağını zannetmem ama bu “tehdit/pazarlık” cümlesini ne zaman ediyor? Bakanları suçüstü yakalanınca!

Ne zaman ve ne karşılığında verdin bu ruhsatları? Usulüne uygunsa, niye ellerinden alıyorsun?

Bundan sonra ne derse desin önemi olabilir mi?

İşte gazetelerinin manşetleri gene komplolar gene gizemli odaklar. Komployu kuran ABD diyorsunuz, öte yandan emniyet amirlerini müdürlerini değiştiriyorsunuz! İsrail’i ima ediyorsunuz MASAK başkan yardımcısını görevden alıyorsunuz! Para balyaları çocuklarınızda çıkıyor, CHP diyorsunuz!

Bu çeteler en iyi bildikleri işleri yapacak; kasetler, servis haberler, tehditler, baskınlar, görevden almalar.

Asıl önemli olan bizlerin “doğru yerden” yakalaması bu olayları. Yaşananları yalnızca hukuk uygulamasından hareketle ve “ideal hukukla” mukayese ederek yorumlamak eksik olacaktır. “hukuk birgün herkese lazım olacaktır” yaklaşımı bu anlamda eksik bir yaklaşım olacaktır.
Çünkü, yaşananları değerlendirirken referans verdiğimiz yazılı hukuk kuralları çatışan tarafları Hiçbir zaman “ırgalamadı” . Bu güne kadar tam bir “zorbalık ve vahşet” uyguladılar. Tarafların önceki performanslarını, yalnızca hukuk zemininde değerlendirmek meşruiyet kazandıracaktır. Söz konusu olan, hukuk metinlerinin yoruma açık gri alanlarının “yanlış” uygulanması olmadı hiçbir zaman. Hukuki bilgisizlik de olmadı.

İşte tutuklu milletvekillerinin hali, işte iptal edilmiş olmasına rağmen iki kat uygulanan tutukluluk süresi, işte Merdan Yanardağ’dan İlker Başbuğ’a, Gezi eylemcilerinden tutuklu avukatlara kadar zorbaca özgürlüklerinden yoksun bırakılan yurttaşlar.

Aynı şey iktidar mensuplarının yolsuzluk iddiaları için de geçerli. Herkesin gündelik yaşamında her an gözlemlediği “şeyi” ahlak zeminine çekmeye çalışıyorlar. Gasp boyutundaki komisyonlar, dudak uçuklatıcı servetler, başdöndürücü hızla zenginleşmeler, kamu kaynaklarının açıkça yağmalanması, sayıştayın devre dışı bırakılması söz konusu iken şimdi taraflar “hukuk ve ahlak” zemininde tartışmamızı sağlamak istiyorlar.

Sonuna kadar gidilsinmiş! Bunlar gitmeden başlanamaz bile.

El ele yağmalarken sesleri çıkmayanlar, ortak komplolarla davalar kurgulayanlar bizi “taraftar” yapmak istiyorlar. Başlangıçta dediğim gibi tutarsızlıkları, çifte standartları hatırlatalım.

Ama kamu gücü ve olanaklarını bilinçli olarak başka bir güçle paylaşarak meşruiyetini tamamen yitiren, düne kadar “sandıktan ben çıktım istediğimi öldürürüm, hesabı sandıkta veririm” diyenler, şimdilerde vites yükseltip “sandıktan ben çıktım istediğim kadar çalarım, hesabı sandıkta veririm” diyebiliyor.

Taraf tutmamızı ve destek istiyorlarsa önce itiraf, özeleştiri... sonrasına bakarız...

İlhan CİHANER | Tüm Yazıları
Hits: 1358