Türkiye Nereye Gidiyor?(2)

~ 18.10.2013, Nilgün CERRAHOĞLU ~

Obama şimdiye dek Sünnileri tercih etti” diye söze başlıyor Prof. Silvestri; “Bu tercihi yüzünden zora düştü. Müslüman Kardeşler, gelişmeleri okuyamadı ve Mısır’ı karmaşaya sürükledi. Suriye’de de isyanın keza El Kaidecilerle uçların eline geçmesine fırsat tanıdılar ve büyük dert oldular. Obama şimdi müşkül durumda! Sünnileri desteklemeye devam edebilmesi için Mısır’da (darbecilerden yana çıkan) Selefiler ve orduyu desteklemesi; Suriye’de Kaidecilere destek olması, Filistin’de Hamas’a arka çıkması lazım. Bunları yapamaz. Obama yapmış olduğu Sünni seçiminde zorlanıyor. Bu nedenle giderek Sünni eksenden Şiilere kayma olasılığı Amerikalılar için cazip hale geliyor!”

Sorunların anası: Müslüman Kardeşler

“Türkiye neden Çin füzeleri tercihine kaydı?”, “NATO’da nasıl bu kadar sorunlu bir partnere dönüştü?”, “Bu noktaya neden gelindi?”, “Tarafların hataları ne oldu?”, “Türkiye NATO’dan çıkar mı?” “Çıkarsa, istediği ‘stratejik özerkliğini’ sağlayabilir mi?”, “Türkiye’yi kim yitirdi?”, “Yeni Ortadoğu’da Türkiye’nin bir rolü var mı? Varsa nedir?”, “İran-ABD yakınlaşmasının Ankara üzerindeki olası etkileri ne?”
Geçen temmuza dek Çizme’nin bir numaralı düşünce kuruluşu
“IAI-Istituto Affari Internazionali/Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nü” yöneten ve halen bu kurumun danışmanlığını yapan, İtalya’nın en tanınmış askeri stratejistlerinden Stefano Silvestri ile bu soruları tartışıyoruz.
Konuştuklarımızın hepsini birkaç yazıya sığdıramayacağım için buraya kısa bir özetini alıyorum…

ABD Sünnilerden Şiilere makas değiştiriyor

Obama’nın “Sünni eksen” adına gözü kapalı “Müslüman Kardeşler’e” verdiği destek, Silvestri’nin anlattıklarına göre; Ortadoğu’da son dönemin tüm sorunlarının anasını oluşturuyor.
“Müslüman Kardeşler’le” çıkmaz yola girilince; Washington atik tetik bir hamleyle makas değiştirerek şimdi “Şii kampa” açılmaya teşebbüs ediyor. İran’la, eylül sonunda BM Genel Kurulu açılışında başlayan açık flörtleşme ve halen Cenevre’de Tahran’la yapılan görüşmelerde boy veren “bahar havası”; büyük oranda bu makas değiştirmesinin sonucu.
Ortadoğu’da bu değişen makasın en kontrpiyede bıraktığı ülke de Türkiye…

Ankara Çin füzelerinde dayatırsa...

Ankara, kendini soktuğu “değerli yalnızlığı” bir yandan; satrancın kaybeden taşı “Müslüman Kardeşler’e” oynamanın getirdiği açmazlar, beri yandan bir stratejik planlamadan çok çaresizlik hamlesi olarak görülen “Çin füzeleri” seçeneğine savruluyor.
Batı, bu seçeneğin hâlâ
“kesin bir tercih” olmamasını umuyor.
“Çin füze tercihinin” kesinleşmesi halinde Washington’daki “think tank” ve “strateji uzmanlarının” ağzından Silvestri’nin aktardığı yorumlar; “Türkiye’nin NATO’dan kaçınılmaz olarak ötelenmesi/dışlanması istikametine” işaret ediyor:
Washington’da ilgili çevrelerde;
“Hava savunmamızı, Çin sistemiyle uyumlu hale getirmemiz… olanaksız!” deniyor:
“Bunu yapamayız! Yapmayız! Türkiye bu seçeneğinde dayatırsa; NATO ile entegre hava savunma alanını terk etmek zorunda kalır!”
Ankara, Çin füzelerinde geri adım atmazsa; diğer deyişle sorun zamana yayılan bir şekilde giderek tırmanacak.
Akdeniz ve Ortadoğu uzmanı olan Silvestri ile yaptığımız görüşmeden çıkardığım en kestirme özet bu.

Tırmanma nasıl yaşanır?

Silvestri’ye “Tırmanma nasıl olur” diye soruyorum…
“Nükleer silahların örneğin Türkiye’de kalması sorun olur!” cevabını veriyor…
“Türkiye’nin gerçekleştirmek istediği ‘stratejik özerklik’ bağlamında, kendi savunmasını kendi yapabilmesi için, bu durumda nükleer gücünü üretmesi gerekmez mi” sorusunu sorduğumda;
“O zaman Türkiye’nin ‘Non proliferation treaty’ olarak anılan nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşmasından çıkması gerekir. Bu da Ankara’nın kendisini tam manasıyla ‘şahane bir yalnızlık’ içinde bulması demektir!”
Böyle bir perspektif başka deyişle Türkiye’nin neredeyse… dünyanın
“yeni İranı’nı” dönüşmesi anlamını taşıyor.
Ankara’nın son sloganı olan
“stratejik özerklik”, bir ülkenin kendi savunmasını, kendisinin yapabilmesiyle tanımlanıyor.
Ona buna kafa tutmak/Çin ile bir yeni füze anlaşmasını ısıtmakla, ne yazık ki
“stratejik özerklik” kazanılamıyor.
“Türkiye bu yolla acaba ‘Ben NATO’dan çıkmak istiyorum!’ mu diyor? Yoksa olayların ardından mı sürükleniyor” şeklindeki soruma Silvestri:
“Bilmiyorum” karşılığını veriyor: “Ama her halükârda Türkiye ilişkiyi gevşetiyor. Türkiye niyetini tam dışa vurmadı. Ama Avrupa ve ABD ile Erdoğan’ın arası daha açılırsa; NATO ile ilişkiler iyice soğur. Amerikalılar o zaman sanırım, Ankara’ya alternatif aramaya başlarlar.”
“Bu nasıl olur?”
“İsrail’le ilişkileri daha da güçlendirebilirler. Balkanlar’da varlıklarını artırabilirler…”
“Yunanistan’a gün doğar desenize!”
“Buna kuşkunuz olmasın!” (Devam edecek…)

Nilgün CERRAHOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1486