Bayramın anlamı karartıldı

~ 24.04.2013, Necdet SARAÇ ~

Çıkışında yüklendiği anlam itibariyle en önemli “milli bayramımız” olması gereken “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”, siyasal iktidarların 90 küsur yıllık tercihleri sonucunda geldiği aşamada önemsizleştirilmiştir. Bu bayramın içeriğine  yönelik olarak 12 Eylül darbesi sonrası yapılan değiştirme hamlesi, 12 Eylül’ün yarattığı AKP tarafından devam ettirilmiş ve bugün Gırgır Dergisi’nin kapağa taşıdığı resim ortaya çıkmıştır. Gırgır Dergisi’nin kapağında yer alan karikatürde hoca camiyi dolduran çocuklara şöyle seslenmektedir: “Bugün 23 Nisan, yılda bir gün bu Minber siz çocukların! Haydi bakalım bayramınız mübarek olsun” denmektedir...

Bayramın ortaya çıkış koşulları ve nedenleri bellidir.

16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilir,  Osmanlı Meclis-i Mebusanı 18 Mart 1920 günü son toplantısını yapar, sonra dağılır. Mustafa Kemal, 19 Mart 1920 Heyet-i Temsiliye  adına yayınladığı bir tamimle kurucu meclis niteliğinde “salâhiyet-i fevkalâdeyi haiz bir meclis”i Ankara’da toplantıya çağırır. Yeni meclisin seçim usûlünde nüfuslarına bakılmaksızın her livadan beş kişiden oluşması kabul edilir. Bu beş kişiyi ise belediye meclisi üyeleri ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin  yerel yönetim kurulu üyelerinin seçmesi benimsenir. Ayrıca İstanbul’dan Meclis-i Mebusan'dan gelecek üyeler de seçilmiş üye kabul edilirler. Bu şekilde seçilenlerle ilk Büyük Millet Meclisi toplantısı 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanır. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi kurulur. Erzurum Mebusu (Milletvekili) olarak Büyük Millet Meclisine giren Mustafa Kemal, bir oy farkla başkanlığa seçilir ve o bir oy fark süreci Cumhuriyet lehine hızla döndürmeye başlar.

23 Nisan 1920’de açılan meclisinin açılışının “Cuma namazı’nın kutsallığı” dikkate alınarak Cuma  gününe denk getirilmesi, dine özel vurgular yapılması, Hacı Bayram Camisi’nde başlayan duaların meclisin içine kadar devam etmesi ve ilk açıklamada  “hilafet ve saltanat makamının kurtuluşuna” özel vurgular yapılsa da bir oyla başlayan sürecin hedefi bellidir: Padişahlığın yıkıldığı, hilafetin olmadığı bir Cumhuriyet! Meclisin ilk günü “padişahımız, görkemli padişahımız” şeklinde yapılan konuşmalar da padişaha çekilen telgrafta sonucu değiştirmez.

O koşullarda Türkiye Cumhuriyeti’nin gördüğü göreceği temsil kabiliyeti en yüksek bu “kurucu meclisin” hedefi çok açıktır: Ülkeyi işgalden kurtarmak, bağımsızlığı sağlamak ve ümmeti yurttaşa dönüştürmek!

Açılışta ancak 115 milletvekili yetişmiş olsa da toplam 414 milletvekili belirlenmiş, daha sonra bunun sayısı 380’de kalmıştır. 380 milletvekilinin “% 44’ü hükümetten, % 56’sı da halk tabakasından” oluşmuştur. 115 memurun olduğu mecliste, Sünni ve Alevi din adamlarının da içinde birlikte yer aldığı 69 sarıklı hoca ve şeyh vardır.  Ayrıca 51 asker, 46 çiftçi, 37 tüccar, 29 avukat, 15 doktor ve 10 aşiret reise ağa vardır. Bu o dönemin Anadolusunun doğrudan resmidir.

Ve meclisin açılışını ve amacını hatırlatmak üzere kutlanmaya başlanan 23 Nisan bayramı bu anlamıyla bağımsızlık ve cumhuriyet vurgusu üzerine şekillenir.  Bağımsızlık kadar Osmanlı saltanatının kaldırılması, İslami hilafet sonlandırılması önemlidir.  Hâkimiyet-i Milliye yani “Milli Hakimiye Bayramı” da bu anlamıyla önemlidir… Egemenliğin padişahtan alınıp halka verilmesi çok önemlidir ve bunlar kutlanılması gereken önemli gerekçelerdir. Bu gerekçelerin çocuklara anlatılması ve onlarla buluşturulması ise bir ülke geleceği için kuşkusuz önemlidir. Bu yüzden de bu bayram sonradan çocuklarla bütünleştirilmiştir.    Kaldı ki, eski değerlerin yerine konan yeni değerlerin çocuklarla bütünleştirilmesinden daha doğal ne olabilir? 1927 sonrası çocuklarla da bütünleştirilen bu bayram, “laf olsun” düzeyinin de çok ötesindedir. Çünkü o gün dile getirilen “çocuk hakları talepleri” bugün bile geçerliliğini korumaktadır: “Her çocuğa müsavi gıda, sıhhat ve hayat isteriz” gibi.. “Çocukların dilenmesini yasaklayan kanunların çıkartılması” gibi… “Çocukları evlerde, mekteplerde, sokaklarda dövenlere, zulüm edenlerin cezalandırılması” gibi… “Çocukların hamallık yapmasına, ağır işlerde çalıştırılmasına mani olmak” gibi… “Her çocuğa mektep istemek” gibi… “Sokaklarda yatan çocuklara çatı istemek” ve “fakir çocukları himaye edecek Himaye-i Etfal’ın her tarafa yayılmasını ve kuvvetlenmesini istemek” gibi.

Şimdi dönem değişip devran “Yeni Osmanlı” hayalinden yana dönünce, “İslam’ın yeşil bayrağı” altında birleşme hayalleri yeniden canlanınca böyle bir bayramın da amaçlarının karartılması ve arkasından da itibarsızlaştırılması kaçınılmaz olur! AKP’de bunu yapıyor!

(Yurt Gazetesi)

Necdet SARAÇ | Tüm Yazıları
Hits: 1338