Burjuva milliyetçilerinde oyun çok!

~ 15.03.2013, Recep ADIGÜZEL ~

13.03.2013 Çarşamba günü akşamı, televizyonun uzaktan kumandasını elime geçirdiğim nadir anlardan birisinde kanalları dolaşıyorum.

Gözüm Ulusal Kanal’da yayınlanmakta olan Emek Dünyası programına takılıyor. Saat 22.30 dolaylarını gösteriyor. Programın konukları, altı aydır maaşlarını alamadıklarını söyleyen ve çok mağdur durumda kaldıklarını söyleyen, Ankara’ya yürüyen BMC işçileri.

Programa katılan 3 BMC işçisi, gözleri ağlamaklı dert yanıyorlar ekrandan Türkiye’ye…

“Bizim derdimizi herkes biliyor!

Cumhurbaşkanı, Başbakan, tüm milletvekilleri…

Gidiyorlar PKK ile görüşüyorlar.

İmralı’daki bebek katiliyle görüşüyorlar.

Bizimle bir Allah’ın kulu ilgilenmiyor, konuşmuyor.

Allah rızası için bizimle ilgilensinler!” diyorlar.

Size gelip sizlerle ilgilenmezler, ayaklarına da gitseniz derdinize derman olmazlar sevgili BMC işçisi kardeşlerim…

Çünkü PKK, bu devlete karşı 30 yıldır silah elde savaşabilecek kadar güçlendirilmiş bir örgüt…

Devlet ne yaparsa yapsın; köy yakıp boşaltmalar, dağları yakmalar, köy ortasında insan öldürmeler, dışkı yedirmeler ve işkencelerin bin bir türlüsü yetmiyor…

Son yıllarda muhafazakâr milliyetçiliğe doğru evirilen Kürt ulusal hareketine karşı, emperyalist NATO’nun uşaklığını yapan burjuva Türk milliyetçiliği, gayrı nizami kontur gerilla savaş yöntemleri de kar etmiyor…

Siz ne derseniz deyin!

İster “eli kanlı terör örgütü”, ister “sünnetsiz kâfirler”, isterseniz “bebek katili Öcalan” deyin.

İmralı’ya gidip Öcalan’la, Kandil’e gidip PKK liderleriyle görüşüyorlar. 30 yıldır; “sözde örgüt, sözde lider” dedikleriyle müzakere süreci başlatıyorlar ve yürütüyorlar!

“Müzakere süreci” dedikleri gerici piyasalaşma süreci, bir kazaya uğramadan olumlu sonuçlanacak olsa dahi, Türk ve Kürt yoksul emekçileri barışı görüp gülebilecekler mi?

“Bizimle bir Allah’ın kulu ilgilenmiyor” diye dertleniyorsunuz.

Sermaye sınıfının hizmetkârları, burjuva siyasetçileri (milliyetçisi, muhafazakârıyla) sizlerle niye ilgilensinler?

Sizin işçiden yana tavır koyan, örgütlü gücünü patrona karşı işçiden yana kullanan ve işçi sınıfı mücadelesi veren devrimci bir sendikanız mı var?

Gerçi; devrimciliği sadece adında saklı, DİSK’in pür melali de ortada ya…

Milliyetçi muhafazakâr Türk-Metal Sendikası üyesi 3 BMC işçisi, sırayla konuşmalarına devam ediyorlar.

“İzmir’in mecliste 24 tane milletvekili var.

İzmir’de milliyetçilik yok!

Neredesiniz kardeşim ya?

Biz milliyetçiyiz. Yine de vatan, millet, Sakarya deriz.

BMC şirketi zordaymış, kurtulabilmek için kendine ortak arıyormuş! BMC’ ye ortak var mı, yok mu bize bildirsinler.

Bu işler özelleştirmelerden kaynaklanıyor. Şimdi de demiryollarına sıra geldi.

Özelleştirme bizleri duman etti!”

Sonuna yakın izlemeye başladığım programa katılan işçilerin konuşmaları bu minvalde.

Programın kadın sunucusu, işçilerin konuşmalarını dinliyor. Yalnızca dinliyor, söze girdiğinde de, bu ülkede farklı sınıfların (sermaye sınıfı ve işçi sınıfı) olduğuna değinmiyor. İşçi sınıfı ve emekçilerin sendikal ve siyasi mücadelelerinin nasıl olması gerektiği konusunda olumlu bir katkı koymuyor…

Belli ki; konuşmaların milliyetçi bir çerçeveye sıkışıp kalmasından, siyasetçilerden ve sendikal çevrelerden yardım isteyen bir çıkmazda dönüp durmasından memnun gibi!

Programdan sonra da koydular mı, Aşık İhsani’nin söylediği “Yiğitler, yiğitler bizim yiğitler!” türküsünü…

Denizler, Hüseyinler, Mahirler ve yaşamını devrimci mücadeleye adamış sosyalistler için bestelenmiş olan türkünün klipinde de onların katillerinin, emperyalist kapitalizmin işkenceci generallerinin, Veli Küçük’ ün, İbrahim Şahin’in ve ismini hatırlayamadıklarımın fotoğrafları sırayla ekrandan geçerken değme keyfine!!!

Bırakın İzmir’i; kapitalist sömürü düzeniyle yönetildikten sonra, Türkiye’nin tümü milliyetçi olsa ne yazar?

Türkiye’de size sahip çıkacak, hiç mi milliyetçi muhafazakâr patron yok?

Türkiye’de size sahip çıkacak, hiç mi milliyetçi muhafazakâr sendikacı yok?

Yoksa sizin patronunuz Karamehmet komünist mi?

Yoksa sizin sendika Genel Başkanınız Kavlak komünist mi?

Sizi sömürenler ve aç sefil bırakanlar; siyasetçisiyle, patronuyla ve onlara çanak tutan sendikacılarıyla milliyetçi muhafazakârlar değil mi?

Kapitalist sömürü düzeni değil mi?

Başından itibaren izleyemediğim programda, izlediğim kadarıyla işçilerin konuşmalarında söyledikleri kabullenebileceğim birkaç söz; “Özelleştirmeler bizi duman etti! Nerede dayanışma, nerede yardımlaşma?” sözleriyle sınırlı kalıyor.

“İnanın, inanın çocuklar!”

Bu ülkede sizlere, gerçek anlamda yine devrimci işçi önderleri ve sosyalist yurtseverler sahip çıkar. Yaşadığımız ve yaşayacağımız günler öyle günler ki, inanmasanız da göreceksiniz!

Dostu düşmanı görmek, ayırt etmek zorunda kalacaksınız!

Belki de; siz hiç istemediğiniz halde kahramanlık öyküleri yaratacaksınız çocuklar!

Kötü adamlar ve emperyalist-kapitalist sömürü düzeni olmasa; kahramanlığa da gerek kalmaz, kahramanlar da olmazdı!

Ama ve ne yazık ki, bu kötü düzenin kötü adamları var çocuklar!

Sizlerin kötü adamları kim, ya da kimler?

Patronlar mı, milliyetçisiyle, muhafazakârıyla siyasetçiler mi, sizleri satan sendikacılarınız mı?

Yoksa!

Yoksa düşmanınız hâlâ sosyalist devrimci işçi önderleri mi?

Yoksa her miting ya da yürüyüşte, “Kahrolsun emperyalizm, kahrolsun kapitalizm” diyen komünist yurtseverler mi?

(SolHaber)

Recep ADIGÜZEL | Tüm Yazıları
Hits: 1082