AKhukuk

~ 25.01.2013, Gözde BEDELOĞLU ~

Geçtiğimiz hafta, DHKP/C soruşturması kapsamında yürütülen operasyonlarda, Çağdaş Hukukçular Derneği’ne üye 9 avukat tutuklandı. Adresleri belliydi. Neredeyse her gün adliyede, davalarının peşindeydiler. Hak ihlâllerine karşı çıkıyor; halkı suç, yasa ve hakları konusunda bilinçlendiriyorlardı. Sabaha karşı ev, ofis ve dernek binaları basıldı. ‘Suç üstü’ havası verdiği için polisin çok sevdiği şafak vakti, yine bir hukuk devletine yakışmayacak usulsüzlükte aramalar yapıldı.

***

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, bir avukatlık bürosuna baskın düzenleneceği zaman hazır bulunması gereken savcı ‘adresi bulamadığı için’ geç geldi. Savcıyı beklemeden kapıları kıran polise göre, bunun önemsiz bir ayrıntı olduğu ortada. Avukatlardan zorla ve şiddet uygulanarak kan ve tükürük örneği alındı. CMK’de yer alan ‘sağlığına zarar vermemek koşuluyla’ maddesi çiğnendi ve avukatlar aleyhlerinde delil ibrazına zorlandı. Yetmedi, avukatlardan bile gizlenen bilgi ve belgeler basına servis edilerek adil yargılama ilkeleri çiğnendi. İşin ilginç yanı, savcının, bir terör örgütüne üye oldukları iddia edilen avukatlara, haklarındaki ajanlık suçlaması ve kozmik oda bilgileriyle ilgili tek bir soru bile sormamış olması.

***

Bunların yerine, savcının avukatlara yöneltmeyi tercih ettiği başka sorular vardı: 1 Mayıs İşçi Bayramı’na neden katıldın? 2 Temmuz Sivas Katliamı anmasında ne işin vardı? İşçi eylemlerine neden gittin? Gözaltına alınan müvekkillerine ‘susma haklarını’ neden hatırlattın? Neden işçilerin avukatlığını yapıyorsun? Polis hakkında neden suç duyurusunda bulundun? gibi... Soruşturmaya bakan savcı, ajanlık suçlamasıyla karşı karşıya bırakılan avukatlara bu iddiayla ilgili tek bir soru bile yöneltmezken, üniformasının üzerine savcı cübbesini giyen polis bakın nasıl bir açıklama yaptı: “Sol bir terör örgütünün avukat yapılanması içinde oldukları, yurtdışında bulunan örgüt elebaşlarına ülkenin kozmik bilgilerini şifreli metinler halinde kodlayarak raporladıkları, başka ülkeler lehine ajanlık faaliyeti yürütmek için gizli haberleşme merkezleri oluşturdukları tespit edilmiştir.”

***

Bu açıklama gösteriyor ki, tarafsız olarak delil toplamakla görevli polis, daha önce defalarca yapmış olduğu gibi, iddiasını da koyuyor, hükmünü de veriyor. TC hukuk tarihinde, özellikle bu konuda hatrı sayılır bir deneyime sahip olan polisin artık yapmaması gereken hatalar da göze batıyor. Örneğin, basına sızdırılan haberlerden birine göre, tutuklanan avukatlardan Ebru Timtik’in CHP Kağıthane İlçe Başkanı avukat Zeynel Öztürk’e suikast düzenlenmesi için talimat verdiği öne sürülmüş. Bunun üzerine Öztürk, kendisi gibi ÇDH’li arkadaşı Timtik’in avukatlığını üstlendi. Lütfen ama, delil üretmede biraz daha dikkat 155!

***

İnsan hakları ihlâli, işkence ve kötü muameleyle mücadele eden; Türkiye’de bırakın engellenmeyi bir gelenek halinde süren polis şiddeti ve işkenceye dikkat çekmek için ‘Alo Polis İmdat’ hattını kuran tutuklu avukatların yanında bugün kimler var biliyor musunuz? Zabıtanın suçlu gözüyle baktığı, haksız yere dövüp gözaltına aldığı atık kağıt işçileri; haber peşinde koşarken polis şiddetine maruz kalan, yaptığı haberler ve yazdığı kitaplar yüzünden hapse atılan gazeteciler; çalıştıkları evlerde tacize, tecavüze, şiddete maruz kalan ev işçileri; polis kurşunuyla öldürülenlerin yakınları; işverene karşı haklarını savundukları işçiler; eğitim hakkı ellerinden alınan öğrenciler; HES’ler için mücadele eden, suyuna vadisine sahip çıkanlar; kentsel dönüşüm bahanesiyle evlerinden atılanlar; haksız yere işten çıkarılanlar...

***

Tutuklamalar hak arama özgürlüğünün garantisi olan savunma hakkına yapılmış bir saldırı; AKpolis, AKsavcı ve AKyargıç aracılığıyla AKP’nin muhaliflere verdiği bir gözdağıdır. Savunma hakkını gasp edenlere karşı sessiz kalmak, evle kodes arasındaki mesafeyi yakınlaştırmaya hizmet eder sadece.

(Birgün)

Gözde BEDELOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1273