Ayağını ters basma.. Boş lafa kulak asma..

~ 28.12.2012, Selahattin DUMAN ~

Koca bir yıl nasıl geçti? (5)

Yağlı kazığa oturtulacak kadın.. Sinirle konuşan paşa.. Kürtaj tartışması ve vajina diyalogları.. Yetkili ağızdan “Gazeteciler köpektir..” itirafı.. Suriye’nin düşürdüğü uçağımız ve savaş sesleri.. Sinirleri bozan “Glu glu dansı” söylemi..

Yaz başında “Rakı ile savaş” şiddetlendi.. Hükümet adamlarının başarılı olduğu tek savaş buydu.. Rakıya bilmem kaçıncı zam yapıldı, akşamcılardan tepki yok..

Zam geldikçe rakıya biraz daha fazla su katıyorlar..

Ergenekon davası her gün manşetlerde.. Darbeci zihniyetle savaşın sonu ne zaman gelecek, o belli değil..

Korgeneral Çetin Saner’in gaza gelip “Söyleyin o kadına, onu yağlı kazığa oturturum..” dediği medyanın diline düşünce “mağduriyet” yelpazesine Meral Akşener de dâhil oldu..

Çetin Paşa yumuşadı.. “Yağlı kazık lafı biraz ayıp oldu ama sinirlenmiştim..”

Tam o günlerde “Ben olsam..” insanı Bülent Bey’den medya leşkerlerine, gazeteci-patron ilişkisi üzerine güzel bir tavsiye geldi: “Ekmeğini yediğin adamın davulunu çalmaya mahkûmsun..”

Ara bilgi.. Cepte dünya rekoru kırdık.. Günlük konuşmada ortalama dört yüz kelime ile idare eden ahalimiz, abone başına 320 dakikalık konuşma ile dünya birincisi..

***



Okul bebelerine bedava süt dağıtma işi aleyhe dönüyor.. Her gün bir bahane buluyorlar..

Sonunda “Seyrek bıyıklı asabi şahsiyeti..” bir kez daha kızdırdılar.. O da “Dağıtılan süt temiz, muhalefet kirli” deyiverdi..

Sadece sütü eleştirenlere kızmıyormuş.. Maçlarda tribünden küfür eden “bayanlar” da nevrini döndürüyormuş..

Şırnak Uludere’de bizim uçaklar tarafından bombalanarak ölen otuz dört kişi, iktidarın kafasını karıştırdı.. Muhalefete mevzu çıktı..

Zaptiyenin başına dikilen Hükümet Adamı duruma insani bir yaklaşımla el koydu:

“Vur emri komutanlardan.. Ölenler figüran.. Özür dilenecek bir olay yok..”

Bu açıklamaya Ampul Partisi’nden bile tepki geldi..

ÜÇ AZ, BEŞ OLSUN

“Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet” ziyarete gittiği Kazakistan’ın ahalisine de hedef gösterdi:“Buraları tenha.. En az beş çocuk..”

Üreme projesini zayıflatan bir gelişme o günlerde yaşandı.. Haluk Bilginer ile Aşkın Nur Yengi daha birinci çocuktayken ayrılacaklarını ilan ettiler..

Tam o sırada nereden icap ettiyse “Kürtaj” tartışmaları başladı.. Malûm zat “Kürtaj bence cinayettir.. Sezaryen kötü bir şey..” dedi.. Altı Kazık Partisi’nden Aylin Hanım cevap yetiştirdi:

“Vajina bekçiliğini bırakın..”

Bedenimiz bizimdir, deyip ayaklanan kadınların elerinde “Rahim bizim sana ne?” pankartları görüldü..

Hükümet kanadı buna kürtajın toptan yasaklanacağını açıklayarak cevap verdi..

“Mülayim bakışlı gözlüklü şahsiyet” uzaktan “Son ihtisası doğum uzmanlığı..” deyip laf çaktı..

Bu tartışmaların orta yerinde, eski MİT Müsteşarı Teoman Koman Paşa dâhil on bir general sorguya alındığında Meclis’te biber gazı kavgası vardı..

Hükümet Adamı “Size gaz sıkacağım..”

Süreyya Önder “Gel burada sık..”

Hükümet Adamı “Sen kimsin lan..”

Süreyya Önder “Sen kimsin lan?”

On milyon lira ücretle İstanbul’a konser için gelen Madonna’nın Boğaz’ı gösterip “Bu havuz mu?” demesi..

Amerikalı milyarder George Soros’un Euro için “Üç aylık ömrü var” kehanetini yapması..

Urfa Cezaevi’nde isyan çıkaran on üç mahkûmun yanarak ölmesi..

Cüppeli Ahmet Hoca’nın mahkemede “Gelirim ayda on bin lira.. İki eşim var, birbirlerini bilmiyorlar.. Birine gündüz gidiyorum birine gece.. Resmi gösterilen kadınla yatmadım, o kadar zevksiz miyim? Eyvah şimdi bunları medya yazacak mı?” diye konuşması 2012 yaz ortasının satır başları..

Tam o günlerde Suriye, Akdeniz’de görev yapan bir keşif uçağımızı düşürmesin mi? Sıfır sorunlu dış ilişkilerimiz yeni boyut kazandı..

Suriye’yi resmi düşman ilân ettik.. Hesabı beklenmedik anda sorulacaktı.. Sınıra yaklaşan her askeri birlik hedef olacaktı..

Medya için de icabı yapılacaktı..

Hükümetin başı “Bazı istisnalar dışında satılmış köşe yazarları..” diye başlayıp, saydırdığında Suriye sınırına zırhlı araçlar ve asker yığıyorduk..

Hükümet ile medya arasındaki gerginliği yatıştıran Ertuğrul Özkök’ün bir yazısı oldu:

“Gazeteciler köpektir.. Köpek olduğumu ispatlayabilirim..”

Lakin günden o kadar hızlı değişiyordu ki Özkök dahi çaresiz kalıyordu..

TEMMUZ SONU

Alevilerin ibadet yeri cemevi mi cami mi tartışması dikkatleri başka yerde topladı.. İnönü’nün tarih kitaplarından çıkarılması kararı ne ara alındı, fark edemedik..

Okul kitaplarında Ermenilere arka çıkanlara sövüp, onları aşağılayan ifadeler yer aldığı haber olduğunda, ilgili Hükümet Adamı yatıştırıcı(!) konuşma yapıyordu:

“Nefret bizim milli refleksimiz..”

Kitapta yer alan ifadeler de milli refleksle yazılmış mizahi tarzda eleştiriydi..

***



İsmail Hakkı Paşa’nın savcılık ifadesi: “Erbakan’ın istifasını vallahi haberlerde duydum..”

“Gulu gulu dansı, mum söndü oynuyorlar, kadayıfın altı kızardı, kanlı mı olacak kansız mı..” lafları, Çankaya’ya cüppelilere davet ve Hükümet Adamları’nın Kaddafi’nin çadırındaki zelil hâli askeri korkutmuş..

Yeni bir tartışma daha.. Cumhurbaşkanlığı süresi.. İş başındaki Çankaya Adamı’nın Anayasa’ya göre bir kez daha seçilebileceğine dair hukuki fetvalar.. Ampul Partisi gergin..

Hiçbiri canımızı sıkmadı da Devlet Resim Heykel Müzesi soygununa ayar olduk..

Tam 202 tablo kayıp.. 46 resim sahtesiyle değiştirilmiş.. 27 tablonun durumu ise şüpheli..

Resmi raporlara göre memlekette 25 yaş üstü nüfusun eğitim ortalaması ortaokuldan terk.. Müze soygunu yüzünden endişelenecek bir şey yok yani..

 

(GazeteVatan)

Selahattin DUMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1483