Türkiye’de şiddet hız kesmeden, hatta artarak sürüyor. Dünkü gazeteler Nusaybin, Akarsu Beldesi İlköğretim Okulu’nun müdürü ile bir edebiyat öğretmeninin yine PKK’liler tarafından kaçırıldığını duyuruyordu.
Geçmişte “devrimci şiddet” diye bir kavram vardı. Bu kavramın -ilk anda bir çelişki gibi de gelse- “adalet”, “onur”, “erdem” gibi nitelikler içerdiğine inanılırdı, öyleydi de. Şimdi tanık olduğumuz şiddetin ise bu niteliklerle uzaktan yakından bir ilgisi bulunmuyor. Öğretmen kaçırmanın, bölge çocuklarını eğitimden yoksun bırakmanın “özgürlük”, “eşitlik” gibi kavramlarla bir ilgisi olabilir mi? Yandaşları PKK’lilerden “gerilla” diye söz ediyorlar, savunmasız öğretmenleri kaçırmak “gerilla ahlakının” neresindedir? Ahlaktan yoksun şiddet eyleminin adı dünyanın her yerinde “terör”, bunun faili de “terörist”tir.
***
Ülkemizde terör yalnızca PKK’nin tekelinde olan bir olgu değildir. Şiddet toplumun geneline yayılmıştır. En yakın örneklerden biri de dün oynanan Galatasaray karşılaşması için İstanbul’a gelen Manchester United takımı futbolcuları ve yöneticilerine karşı Galatasaray yandaşları tarafından Atatürk Havalimanı’nda girişilen şiddet eylemidir. Meşaleler, bağırışlar, Çevik Kuvvet, sis bombası, biber gazı… Ortalık savaş alanına dönmüştür.
Önceki gün de Ordu’da yapılan Trabzonspor karşılaşmasından 2-1 yenik ayrılan Orduspor takımı oyuncularını taşıyan otobüse Orduspor yandaşları tarafından bir saldırı gerçekleşmiş, Arjantinli oyuncu Alfredo Monje başından yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır.
Gerek sahada, gerekse saha dışında meydana gelen “spor odaklı terör” olaylarına ilişkin örnekler çoğaltılabilir.
***
Dağlarda, kırlarda, kentlerde, sokakta, trafikte, okulda, aile içinde terör bir ülkede toplumun ayrılmazı olacak ölçüde yaygınlaşmışsa o ülkede sağlıklı bir toplumdan söz etmek olası değildir. Bir başka deyişle içinde böylesine büyük bir şiddet gizilgücü barındıran toplum hastadır.
Saldırganlık, şiddet, terör insanların içlerinde bastırdıkları ezikliklerin, çaresizliklerin, aşağılanmışlık duygularının tepkisel dışavurumudur.
Toplumumuzun ruhsal sağlığının yerinde olmadığı, bunalımlı bireylerden oluştuğu, dünya çapında ilaç verilerini ortaya koyan Uluslararası Pazarlama Servisi’nin bir araştırmasıyla kanıtlanmıştır. Kuruluşun verilerine göre Türkiye’de antidepresan kullanımı 9 yılda yüzde 160 artmış, 2003 yılında 14 milyon kutu antidepresan satılırken 2012’de bu rakam 37 milyon kutuya dayanmıştır.
Bilmem, toplumumuzun hastalığına ilişkin daha fazla söze gerek var mıdır?
(Cumhuriyet)