Bir arkadaşım internette izleme rekorları kıran görüntüleri, “Youtube”dan göndermiş.
Obama, genç gönüllüler takımına Chicago’daki karargâhında, zafer ertesinde konuşuyor.
Üzerinde siyah pantolon, sıradan bir beyaz gömlek, sıradan bir gri kravat var.
Kravat gevşetilmiş. Gömleğin kolları dirseğe dek sıvanmış. Duvarlarda kampanya sloganı “İleri/Forward” posterleri dikkat çekiyor.
Kampanya yöneticisi Jim Messina, Beyaz Saray’a 2. kez sahip çıkan başkanı takdim edip geri çekiliyor. Zafer stratejisinin beyni David Axelrod da Messina’nın yanında duruyor.
Axelrod, geçen kampanyadan bu yana göbek salmış. Saçları, patronunun saçları gibi kırlaşmış. Obama mikrofonu ayarlayıp konuşmaya başlıyor.
Konuşma tonu rahat. İkinci kez seçim kazanan kibirli bir ABD başkanı değil de sanki ders saatleri dışında öğrencilerine “koçluk” yapan bir akademisyen konuşuyor.
“Sizlerle gurur duyuyorum!” diyor Obama: “Kampanyada büyük iş başardınız! Ben de gençliğimde Chicago’nun sosyal kampanyalarında yer almıştım. Başta nasıl fark yaratabileceğimden habersizdim. Süreç içinde büyüdüm ve erkek oldum. Siz bana o yıllarımı hatırlatıyorsunuz. Ama siz benden iyisiniz. Benden daha akıllısınız, daha örgütlüsünüz ve daha etkilisiniz!”
‘Umut dalgaları gibisiniz!’
Seçim sonrasında bile ekibini güçlü biçimde motive etmekten geri kalmayan Obama, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bob Kennedy, umut dalgalarını, göle atılan bir taşın yarattığı dalgalara benzetirdi. O umut dalgaları sizlersiniz. Siz umut dalgaları olacaksınız. Yaşamınızda harika şeyler yapacaksınız. İster devlette çalışın, ister özel sektöre girin; çok başarılı olacaksınız. Bundan eminim!”
Ama o ne? Hitabet yeteneği ile dünyayı sarsan başkanın birden sesi titremeye başlıyor ve gözlerinden sicim gibi yaşlar boşalıyor. ABD başkanının ağlamaya başlamasıyla, salonda bir alkış tufanı kopuyor. Gençler bir yandan alkışlıyor, bir yandan da tezahürat yapıyor.
Hepi topu “5 dakika”!
Beş dakikalık video görüntüsünde, başkanın taraftar kitlesiyle kurduğu özel ilişki kimyasını tüm unsurlarıyla izleyebiliyoruz…
Gözü yaşlı Başkan Obama, evet, sütten çıkmış ak kaşık değil. Bunu biliyoruz. Julian Assange’ın isabetli tespitiyle hatta “kuzu postunda kurt” bile denebilir kendisine.
Çünkü düşler denli “drone”ların; bilgisayarlarla uzaktan kumanda yönetilen süper teknolojik ve süper ölümcül… insansız hava araçlarının da başkanı Obama!
Ama ne ki bu, muhteşem bir “seçim fenomeni” olan başkanın cihana parmak ısırtan sandık stratejilerine kayıtsız kalmamızı gerektirmiyor...
Şu an öncelikli olarak ilgilendiğimiz konu da sandık başarısı!
Roosevelt’ten bu yana, ABD’de bu düzeyde bir işsizlik oranıyla ikinci kez seçilmiş başka bir başkan yok...
Peki, bu mucize nasıl sağlanmış?
CHP’ye birkaç ders
Obama’nın ilk özelliği, her şeyden evvel “kazanan/winner” olacağına olan güçlü inancı. ABD başkanı, hangi şart altında olursa olsun, “Asla kaybetmem!” diyen kişilik yapısına sahip.
İkinci konu; gençlere yaptığı konuşma örneğinde görüldüğü gibi ekibine biçtiği paye. Tepedeki beyin takımından binlerce kişilik gönüllüler ordusuna dek Obama, ekibiyle bir orkestra ahengi içinde çalışıyor...
Üçüncüsü; dünkü yazımda anlattığım yaygın “teknoloji kullanımı”. Dış politikada insansız hava araçlarına merakında gördüğümüz devrimci teknoloji tutkusu, Obama’nın sandık stratejilerinde de fark ediliyor.
ABD tarihindeki gelmiş geçmiş “en devrimci” ve “en sofistike” diye nitelendirilen seçim stratejisinde, enformasyon teknolojisini başkan sandıkta düpedüz bir silaha çeviriyor ve “hedef seçmenin siyasi DNA’sını çıkarmak” için ekip ile teknolojiyi beraber seferber ediyor. Bu süper alışımı sonra sahaya taşıyor.
Yeni oylarla, kararsız seçmeni kazanmak için geleneksel “saha çalışması/ground work” atılımını, sosyal medyadan harekete geçirdiği destekçilerle sonra kapı kapı kampanya yapmak için uyguluyor ve bunları uzun, ayrıntılı bir stratejiyle hayata geçiriyor.
2012 kampanyası, 2008 seçimlerinin akabinde derhal başlatılmış.
2012 zaferini takiben de, 2014 ara seçimleri ve 2016 başkanlık seçimleri için bağış toplama kampanyaları sürüyor….
Parti kısacası sürekli kampanya içinde yaşıyor.
2016’da Obama, bir daha artık başkan olmayacak. Buna karşın 45. başkan, kendisinden miras olarak geriye “devrimci seçim altyapısını” bırakmayı hedefliyor. Bill Clinton’ın, bu son kampanyaya dört koldan verdiği desteği, o da kendinden sonra gelecek olanlar için sürdürmeyi planlıyor...
CHP, “bahtsız bedevi”, “kutup ayısı” kapışmasından bir başını kaldırsa bunlarla da ilgilenecek ama nerede o feraset?
11 Kasım 2012 - Cumhuriyet