Sağa Keskin Viraj! -1-

~ 10.11.2012, Uğur HÜKÜM ~

Sosyalist Partili (SP) Cumhurbaşkanı François Hollande ve sol hükümetteki arkadaşları iktidarlarının 6. ayında ilk ciddi kavşağa vardılar. Kavşakta sola dönüşleri tıkamış güçlü bir patronlar takımı bekliyordu. Hollande ve başbakanı Jean-Marc Ayrault içerden, arkadan, en önemlisi de soLundan gelen uyarılara uymaya cesaret edemedi. Demokles’in kılıcı gördüğü AB ve onu tutan demirbilekli Almanya’nın “Buradan!” emrine gerek kalmadan kavşaktaki en keskin sağ viraja sapıverdi. Fransa’nın rekabet gücünü arttıracak “sihirli macun”u hem de “sol(cu)” (!) bir patron hazırladı. “Sol” patron olur mu demeyin, tabii ki olur! Hiç mi “Kızıl milyarder” efsanesi duymadınız? Babadan kalma servetini sol gazetelere, yayınevlerine, ansiklopedilere yatıran; hatta sol aşkına batıran, radikal sol hareketleri besleyen hiç mi rantiyeciye rastlamadınız? Veya Sovyetler Birliği ve Varşova Bloku ülkeleriyle yaptığı ticaretle ünlenen, Fransız Komünist Partisi (FKP) üyesi popüler işadamı, bir dönemin en büyük Fransız gıda endüstrisi gruplarından Interagra’nın (1993’te iflas etti) patronu Jean-Baptiste Doumeng (1919-1987) gibi patronlar da var oldu. Kaldı ki prensipte nesli tükenmiş böyle istisnaların dışında kuşkusuz “soL” ile “PATRON” sözcüklerini yanyana görmek epeyce olanaksızdır. Böylesi bir birliktelik doğaya aykırı gibi tanımlansa da, özellikle Fransızca dilinin elverdiği ölçüde sözcük ve kavramlarla hokkabazlık yapmaktan pek hoşlanan Fransız basını bazı üstdüzey yöneticilere “sol patron” demeyi pek sever.
fff.jpg
“Sol Patron” Louis Gallois ve “Rekabet Gücü Raporu”
1981’in Ortak Sol hükümetinde Sosyalist Partisi’nin ulusal solcu kanadının lideri Jean-Pierre Chevènement (1939) Araştırma ve Teknoloji Bakanı’ydı. Bakan kendine SP üyesi, çok parlak ve genç bir teknokratı Özel Kalem Müdürü olarak seçmişti: Louis Gallois (1944 – fotoğrafta görülüyor). Gallois bir yıl sonra aynı hükümetin Sanayi Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğüne atanacak, ardından da kamulaştırılmış veya tamamen devlete ait SNECMA (uçak motorları), Aerospatiale (uçak, helikopter, füze), SNCF (Devlet Demiryolları) ve son olarak da Airbus’ü üreten EADS (Almanlarla, daha küçük oranda da başka Avrupalılarla kurulmuş ortak sivil havacılık araçları işletmesi) gibi en stratejik dev şirketlerin Yönetim Kurulu Başkanı görevi veya “Patronu” sıfatıyla Fransa’nın aşağı yukarı en saygın üstdüzey yöneticisi ünvanını elde edecekti. Aldığı maaştan, personele gösterdiği titizliğe uzanan bir dizi özgün yanıyla edindiği “Sol Patron” imajına rağmen siyasete girmek istemeyen kişilik geçtiği her yerde, özellikle de sendikaların güven ve saygısını kazanmayı başaracaktı.

Krizden çıkışın çarelerini “sistem/düzen” içinde soruşturan Hollande-Ayrault yönetimi yaklaşık 3 ay önce Gallois’dan Fransız sanayinin rekabet gücünü arttıracak, geleceğe yönelik somut öneriler içeren bir rapor hazırlamasını isteyecektir. Bu raporun hazırlanmasında Gallois’ya yardım eden ekibin başında da Fransa’da neoliberal kapitalist siyasetlerin birinci dereceden temsilcisi, ana muhalefet partisi UMP’nin militan üyesi, maliye müfettişi Pierre-Emmanuel Thiard vardır. 5 Kasım’da başbakana sunulacağı duyurulan raporun içeriğine dair söylentiler bu tarihten 2 hafta önce Fransız sağının sözcüsü muhafakâr Le Figaro gazetesi kanalıyla kamuoyuna “çıtlatılmağa” başlandı. Kuşkusuz kamuoyunun uyarılması (!), olgunlaştırılması gerekiyordu. İş sadede geldiği veya girişteki benzetmemizle “kavşağa yaklaşıldığı” anda, sermaye çevrelerine yakınlığını yansıtmaktan çekinmeyen bir başka yayın organı, popüler haftalık Pazar gazetesi Le Journal du Dimanche rapor açıklanmazdan tam 8 gün önce, 28 Ekim’de şöyle bir manşet atıyordu:

“Büyük Patronların Ültimatomu”
Bu başlık, krizden çıkmanın (Fransızca sevilen bir deyişle) “otuzaltı yolunun” kalmadığı; “TEK YOL”unun ücretlilere, emekçilere, tek kelimeyle çalışanlara yüklenmekten geçtiğinin kanıtıydı. “Ele verir talkını kendi yutar salkımı” misali Fransa’nın en büyük 98 şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı tam bir Birleşik Cephe disipliniyle iktidara meydan okuyordu ve de haykırıyorlardı: “İşveren kesintileri acilen 60 milyar avro hafifletilmelidir. Tahammül edilemezin sınırındayız!” Aşağıdaki fotoğrafta büyükbaşlarını görebileceğiniz yalnızca 5 şirket Solvay, Sanofi, Afep, Pernod Ricard (bir başka eski kızıl milyarderin şirketi), CGGVeritas ve Imerys’in bile borsadaki pahası 128 milyar avro. Geçen yıl hissedarlarına dağıttıkları kâr paylarını kapanmış bir defter, kazanılmış bir hak görüp tartışmak bile istemiyorlar. Gelecek yıla konan hayati hedef ise acilen emek ve üretim maliyetlerini azaltarak kârları kalıcı ve cazip kılmak. Bunun da yeni adı “rekabet gücünü arttırmak.”

Dünyanın 3. en zengin, Fransa ve Avrupa’nın 1. en zengin kişisi LVMH’ın büyük patronu Bernard Arnault Eylül başında Belçika vatandaşlığına geçeceğini açıklamamış mıydı? Farelerin terk etmesi için geminin batmasına bile gerek yok. “Biz istediğimiz zaman kaçar, gemiyi de yine istediğimiz zaman batırırız”, diyor adamlar. Avrupa’nın tutuculuk şampiyonlarından, zenginperver eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin yeniden seçilmesini zora sokmamak için işten çıkartmaları geciktiren aynı sınıf değil miydi? Örneğin aralarında PSA (Peugeot-Citroen), Sanofi, Total’in de olduğu en iri kıyım şirketler başta olmak üzere çok sayıda büyük firmanın seçimlerden bir ay sonra, yaz aylarında bir çırpıda 60 bin kişinin işine son vereceğini açıklaması bir rastlantı mıydı acaba? Asyalı akbabaların, Alman kartalların, Amerikalı şahinlerin “aport”ta beklediği bir dünyada Paris Komünü veya Sovyet Devrimi’ni yeniden yaşatacak cesarette bir siyasi irade ve kitlesel destek var mıydı dersiniz? Fransa Devrim İlahlarının yarıtanrı çocuğu muydu acaba?
ffff.jpg
Evet ilk ciddi kavşakta, daha doğrusu sermayenin küresel bir mengeneyle Fransa’nın yeni yönetimini en daralttığı noktada sağa sapma yaşanıyor. Bu virajın nereye kadar gidebileceğini Fransız emekçileri, sendikaları, sol partileri, çeşitli toplumsal mücadele örgüt ve hareketleri tayin edecek. Zira gelecek hafta ayrıntılı odaklanacağımız Louis Gallois’nın kaleme aldığı “Fransız Endüstrisinin Rekabet Gücü İçin Pakt” başlıklı rapordan iki gün sonra başbakan Jean-Marc Ayrault geniş oranda bu önerilerden esinlenerek hazırlanmış yeni bir tasarıyı kamuoyuna sundu: “Büyüme, Rekabet Gücü ve İstihdam İçin Ulusal Pakt (BRİUP)”. Ortaya çıkan durum iktidarın içerden destekçisi, hükümette iki üyesi olan Yeşilleri çatlatmaya götürürken, hükümetdışı müttefiki FKP ve Sol Cephe tam cephe yeni tasarıya karşı çıktılar. Hatta bu arada 7 Kasım Çarşamba günü Sol’un çoğunlukta olduğu Senato’da onaylanması beklenen yeni Enerji Tarifeleri Yasası komünistlerin muhalefeti nedeniyle reddedildi. Adı ne olursa olsun çalışanların yaşama koşullarını zorlaştırmaya aday yeni BRUİP tasarısı sol kamuoyunda son derece olumsuz karşılanırken, sermaye sınıfı ve daha da genelde sağ, Ayrault hükümetinin bu adımından duyduğu memnuniyeti ifade etmekten çekinmiyordu. Keyfinden ağzı kulaklarına varan Le Figaro gazetesinin dünkü (9 Kasım 2012) manşeti şöyleydi: “Sosyalistler ve Komünistler, Hiçbir Şey Yolunda Değil!

(SolHaber)

Uğur HÜKÜM | Tüm Yazıları
Hits: 1341