Her Şeyi ABD'ye mi Bağlıyoruz?

~ 24.10.2012, Güray ÖZ ~

Türkiyede politikalardaki değişiklikleri, siyasete yön veren gelişmeleri dış güçlere bağlamak kimi zaman kolaycılıktır, kimi zaman gerçeğe tutulan güçlü bir ışık. İç dinamik dış dinamik meselesi bu nedenle her zaman şehvetle tartışılmıştır.

AKP iktidarının Doğucu mu, Batıcı mı olduğu konusu da bu nedenle teşrih masasında enine boyuna, tüm yönleri karşılıklı etkileşimleri içinde ele alınmazsa kolayca çözülemiyor.

***

Muhalefet partileri, CHP ya da parlamento dışındaki sol partiler, sayıları gittikçe azalan kimi yazarlar AKPyi ABDnin taşeronu olarak tanımlıyorlar.

Öyle midir?

Tahlillerde dikkate alınmayan kimi gerçekleri ihmal etmezseniz, bu partinin Batı politikalarını dikkatle uyguladığı, ama farklı bir izlenim yaratmayı da başardığı görülebilir. Çünkü emperyalist ülkelerin kendi içlerindeki politik farklılaşmalar, uluslararası güç dengeleri emperyalistlerin mutlak etki alanlarını kısıtlıyor, daraltıyor; bu nedenle bağımlı olanlara belirli nefes alma alanları ortaya çıkıyor.

Bu, bir şeyleri değiştirir mi?

***

Suriye meselesinde kafaların karışmasının nedeni budur. Kabaca şöyle deniyor: ABD Türkiyeyi durdurmaya çabalıyor. Türkiye ise daha atak bir tutum içinde. Bu nedenle de taşeronluk teorisi zayıf bir teoridir.

Öyle midir?

Tablonun geneline bakmazsanız, büyük tablodaki ayrıntıyı esasın yerine koyarsanız öyledir. Genel olarak Ortadoğuda olup bitenleri iç-dış dinamik ilişkilerini görmez, ABD ile, Batının büyükleri ile bağlantısını es geçerseniz, büyük devletlerle ilişkilerde Türkiyeyi kafa tutan ülke konumuna bile yerleştirirsiniz.

Keşke öyle olsaydı, olabilseydi.

Türkiye, tarihinin çok kısa bir dilimini, kurtuluş sonrasının ilk yıllarını, bir dönemeç olarak kendine özgü bir sistem arayışı yıllarını saymazsanız bağımsız politikaların ülkesi olamamıştır. Batılı, çağdaş olma heves ve çabasının Batıcılığa dönüşmesi de ABD muhipliği ve NATO üyeliği ile pekişmiştir.

Nefes alma fırsatları, karşı çıkış denemeleri hep oldu. Olduğu zaman da cezası hemen gelmiştir. Afyon meselesi desem, Kıbrıs desem, çuval desem yeterli olur mu?

Taşeronluk hikâyesine, eğrisine doğrusuna böyle bakmakta yarar vardır.

***

Peki, AKP nereye gidiyor?

Batıya giden bir geminin içinde Doğuya mı? Yoksa Doğuya giden bir geminin uygar görünüşlü, her şeyi kanun dairesinde, özel yetkiler kapsamında serbest bırakan, özgürlüklerin de bir sınırı vardiye bağıran, takıyyeci kaptanıyla baş başa mıyız? Dış politikada atılan adımlar, içeride maharetle yürütülen büyük değişimin hizmetindedir. AB ile gittikçe, sessizce, karşılıklı onayla açılan mesafe, İsraille gürültüsü büyük kavga, İranla, Rusyayla şeker rengini almaya başlayan ilişkiler bunu gösteriyor.

AKP, Büyük Ortadoğu Projesinin pek elverişli lideri olma hevesiyle, nefes alma noktalarını iyi kullanarak, Türkiyeyi dönüştürüyor.

Bu dönüşüme emperyalistlerin herhangi bir itirazları yoktur.

Olsaydı duyardık.

(Cumhuriyet)

Güray ÖZ | Tüm Yazıları
Hits: 1453