SAVAŞA HAYIR

~ 05.10.2012, Av. Ali Musa SARIÇİMEN ~

Ne oldu ne bitti pek bilinmez ama bir anda kendimizi, bütün komşularımızla dalaşır, kapışır halde bulduk. Yıllar önce Suriye, PKK’yı destekliyor, APO’yu besliyor diye müttefiklerimize, dostlarımıza az dert yanmamıştık. O zamanlar dahi PKK’ya açıktan açığa destek veren ve liderini misafir eden Suriye ile kapışmaya, kafa tutmaya, O’na haddini bildirmeye pek cesaret edemiyorduk. Çünkü “uluslarası kamuoyu” (ki bu emperyalist devletler oluyor) özellikle dost ve biricik müttefikimiz ABD buna müsaade etmiyordu. Söylentilere bakılırsa, bırakın müsaade etmeyi, dostumuz ve biricik müttefikimiz ABD, resmen PKK’yı besliyordu o vakit.

 
ABD’ye karşı gelmek, “yahu arkadaş bu nasıl dostluk böyle, bu ne ayak” demek dün olduğu gibi bugün de mümkün değil. Bir ara direnir, bunu der gibi olduk. 1 Mart tezkeresinin meclisten çıkmaması ve birkaç kafadar askerin çemberin dışına çıkmaya kalkmasıyla çuvalı kafaya yedik. Tam anlamıyla bir rezeletti bu… Bir ülkenin onurunu en adi biçimde aşağılamaktı bu… Gıkımız dahi çıkmadı, yutkunmadık bile. Bırakın karşı durmayı, yılışık yılışık sırıtıp Ortadoğu’da sözüm ona rol, figüranlık kapmaya çalıştık.
 
Evet, bugün ciddi biçimde Suriye ile savaşın eşiğindeyiz. Bu arada bir sonraki randevu İran’a verilmiş, Onunla da kapışmaya hazırlanıyoruz.
 
Peki, tüm bunları kimin ve neyin adına yapıyoruz. Onca riski durduk yere neden alıyoruz?
 
Masal bu ya,
 
Efendim, söylenene bakılırsa Esad diktatörmüş… Halkına zulüm ediyormuş… Ülkesinde özgürlük, demokrasi yokmuş… Kim neden, niçin ve nerden çıkardı demeden, dünü boş verdik durum aynen bugün böyleymiş…
 
Efendim, hal böyle olunca, tabiî ki tam da bu sırada, zavallı Suriye halkı bu zulme karşı ne yapalım ne edelim diye oturup düşünmüş… İşte yine tam da bu sırada Afrika sahillerini yalayan bahar rüzgarları esmeye başlamış… Ve sözüm ona “Özgür Suriye Ordusu” denen bir silahlı grup “kendiliğinden”, evet aynen öyle kendiliğinden kurulmuş…
 
Bunu gören Esad denen O zalim, daha bir zalimleşmiş… Zavallı, özgürlük sevdalısı “muhaliflere” kan, ateş püskürmüş…
 
Masal bu ya,
 
Yüreği, ciğeri yanık “uluslararası kamuoyu” bu duruma çok ama çok üzülmüş… Yahu ne yapalım ne edelim, bu mezalime karşı sessiz kalamayız, bari aç, susuz kalmasınlar diyerek “muhaliflere” ekmek arası köfte, soğan verelim demiş…
 
Derken, demokrasi ve insan sevgisiyle yüreği, ciğeri yanık uluslararası kamuoyu bu şekilde şefkatli ellerini Suriyeli “muhaliflere” uzatırken, tam da bu sırada kim,neden,niçin yapmış bilinmez ama ekmek arası soğan, köfte yerine, silahlar, bombalar verilmiş…
 
Tüm bu süreçte Türkiye’nin başbakanı Tayyip Erdoğan bas bas bağırıyormuş, Suriyeli “muhaliflere” sesleniyormuş. “Yürüyün be koçum, kim tutar sizi, hiç merak etmeyin arkanızdayız, siz yeter ki savaşın” diyormuş…
 
Türk Başbakanının bu çıkışlarına uluslararası kamuoyu pek bir sevinmiş… Yaşa Recep bravo Tayyip demiş…
 
Lafı daha fazla uzatmayalım…
 
Ortadoğu’da tezgâhlanan bu kıyımlar, bu savaşlar ABD’nin başını çektiği, batılı emperyalist devletlerin eseridir. Daha doğrusu bu kapışma artık milli devletleri de aşan ve gözü milyon dolarlardan başka hiçbir şeyi görmeyen uluslararası şirketlerin kapışmasıdır. Bu kapışmada Türkiye olsa olsa ancak figüran olabilir. Deyim yerindeyse ateşe sürülen bir maşa…
 
Hele ki, içi fokur fokur kaynayan bir Türkiye’nin bu kapışmada gerçekten hiçbir şansı yoktur…
 
Bu nedenle, ölüme gönderilecek gençlere ve Onların analarına, babalarına, bu halka gerçekleri hiç gizlemeden ve çekinmeden söylememiz gerekir…
 
Bu savaş bizim davamız ve haklı savaşımız değildir.
 
Bu savaş kirli bir savaştır… Ne özgürlük ne de demokrasi adına yapılmaktadır, bu kapışma açıkça çakalların paylaşım savaşıdır. Bu ülkenin bir tek genci dahi bu tür kirli, ahlaksızca bir savaşta yer almamalıdır.
 
Bu kapışmada Suriye devleti, iktidarı saldırıya uğrayan mazlum taraftır. Zalimlik eden, eşkıyalık eden taraf ise ABD ve yandaşlarıdır.
 
Hiçbir gerekçe, bir koyup üç-beş alma projeleri, milyon dolar hayalleri bu gerçeği bertaraf edemez.
 
Uzun zamandan beri ABD ve yandaşlarınca çok iyi hazırlanan ve paket edilip önümüze sürülen bu savaş, iğrenç, kirli, ahlaksızca bir savaştır…
 

Bu nedenle akıl ve vicdan sahibi her yurttaş bu savaşa karşı çıkmalıdır.

Av. Ali Musa SARIÇİMEN | Tüm Yazıları
Hits: 2044