Bu mu Adil Yargılama

~ 26.09.2012, Yalçın DOĞAN ~

“İstanbul ilinde bulunan ecza depoları”. Dijital veride bu depolara ilişkin bilgi var. Balyoz iddianamesinde depoların isimleri sayılıyor. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü mahkemeye bildiriyor:

Şu şu depolar 2002-2003’te faaliyette değil”.

*
Darbe olursa, şu şu kişi göz altına alınacak. Valilik yazı yazıyor mahkemeye:

“O kişiler o tarihte söylenilen görevde değil”.

***

“TCG Alanya gemisinde 2003’te şu toplantılar yapılmıştır”.

2003’te o gemide toplantı imkansız, çünkü o gemi 2003’te yok, 2005’te inşa edilip, Deniz Kuvvetlerine katılıyor.

***

“Şu şu vakıflar ve yurtlar kapatılacak, yöneticileri göz altına alınacaktır”.

Darbe yapıldığında, planlardan biri de bu. İddianamede yer alan vakıf ve yurtlar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı mahkemeye şu bilgiyi gönderiyor:

“O vakıf ve yurtlardan beşi 2002’te kapatılmıştır. Otuz biri hiç var olmamıştır. İkisi o tarihlerde faaliyette olmamıştır”.

***

Bir başka dijital veriye göre, HAVELSAN’da (Hava Savunma Sanayi) çalışan 357 kişi listeye alınıyor. HAVELSAN bildiriyor:

“Adı geçen listede yer alan 117 kişi 2002-2003 yıllarında HAVELSAN’da çalışmadı”.

İddianamede buna benzer daha pek çok iddia çürütülüyor. Çürüten bir yandan kamu kuruluşları, diğer yandan dijital verilerle ilgili olarak TÜBİTAK.

Kaldı ki, hem Amerika’daki dijital veri uzmanları, hem de Adli Bilimler ve Adli Belge İnceleme uzmanları “yazıların taklit edildiğini” ifade ediyor.

ERENOĞLU

Dünkü yazımda bana gönderdiği mektubuna yer verdiğim Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu yukarıda aktardığım örnekleri sıraladıktan sonra şöyle diyor:

“Eskişehir’de bulunduğu iddia edilen dijital veriler, birileri tarafından bilgisayar ortamında üretilerek üst veri bilgilerinde (yazar, şirket adı, tarihler) değişiklik yapılmış ve bir çok masum insanın isimleri eklenerek iftira belgesi haline dönüştürülmüştür”.

Erenoğlu başka örnekler de veriyor.

Bu veriler iddianamede darbenin kanıtı olarak gösteriliyor. Oysa, öyle veri ya yok ya sahte. Bunu da devletin kurumları ve bilgi merkezleri kanıtlıyor.

Buna rağmen, sayıları 365’e varan sanıklar yirmi, on sekiz, on altı yıl hapis cezasına çarptırılıyor.

Bu mu adil yargılama? Bu mu adalet? Bu mu savunma hakkı? Bu örneklere rağmen, TV’lere bakıyorum, meslekleri karşısında hukukçu yazanlar mahkeme kararının hala adil olduğunu söyleyebiliyor. Onlar hukuku değil, siyasi kanaatlerini ön plana taşıyor.

Belki Balyoz diye bir plan var ama, burada mahkum olan o plan değil, mahkum olan adil yargılama.

365 Kişi Olmaz

Yunanistan’da yirmi iki kişi. Arjantin’de dokuz kişi. Şili’de on yedi kişi.

Bunlar o ülkelerde yargılanan darbecilerin sayısı. Darbeyi planlayan ve gerçekleştiğinde devletin en tepesine yerleşen generaller.

Bizde sadece Balyoz’da 365 kişi yargılanıyor. Ergenekon ve diğer davalar var. Hepsinin toplamı altı yüz, yedi yüz kişiyi buluyor. Sanıklar daktilo yazmakla görevli sekreter kadına kadar inerse ve o kadın on altı yıl ceza alırsa, bu iş artık darbenin sorgulanmasını çoktan aşıyor.

Darbe sorgulaması geride kalıyor, hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan siyasal hesaplaşmaya dönüşüyor. “Askeri vesayeti kaldırıyoruz” lafları inandırıcılığını kaybediyor.

Askeri vesayet belki kalkıyor, ama yerine demokrasi gelmiyor. Vesayet el değiştiriyor. Zaten bölünmüş olan toplum iyice kutuplaşıyor.

Yassıada’dan Balyoz’a

Balyoz kararları açıklandığında sanık yakınları haklı olarak büyük üzüntüye düşüyor. Nedeni var.

Sanıklar ve yakınları Balyoz’dan böylesine yüksek cezalar çıkacağını hiç tahmin etmiyor. Çıksa bile, on beş, yirmi kişiye yüksek olmayan cezalar. Gerisi beraat.
Ama, cezadan kurtulanları parmakla saymak mümkün. Cezaların hepsi de, üst sınırdan.

27 Mayıs sonrasında Demokrat Parti Hükümetini ve Meclis Gurubunu yargılayan Yassıada Mahkemesi hukuk tarihimizde en çok tartışılan mahkemelerden biri.

O tartışma daha çok Yassıada’da görülen Köpek Davası, Bebek Davası gibi, dava içerikleri ile ilgili.

Yassıada’ya şimdi Balyoz ekleniyor. Dava içeriği ile değil, yargılama yöntemi ile adil yargılama ile ilgili olarak. Yassıada 1960’da, 2012’de geldiğimiz yer Balyoz. Hukuk tarihimizin özeti gibi.

(Hürriyet)

Yalçın DOĞAN | Tüm Yazıları
Hits: 1187