Yeni seçim oyunu

~ 15.09.2012, Ali Rıza AYDIN ~

Seçim ve demokrasi sözcükleri, ayrılmaz bütün olarak anlatılırken, anayasa ya da yasalarla düzenlenen farklı seçim sistemleri de demokrasinin zenginliği olarak gösterilir. Bu zenginliğe, iktidar amaçlı seçim oyunlarını da eklemek gerekir. Seçim oyunları, “hukuklu” ve “hukuksuz” olarak ikiye ayrılır. Bunlar, uygulama öncesi, sırası ya da sonrasında oynanabileceği gibi, seçim kuralları konulurken de oynanabilir. Yazımızın konusu, meraklıları ve ilgilileri için bir hayli veri içeren bu alan değil. Geçen hafta, yaşam gerçekleriyle dolu gündemin ortasına düşen ve kısa sürede Meclis’teki üç parti arasında uzlaşma sağlandığı anlaşılan, “yerel seçimlerin 2014 yılından 2013 yılına çekilmesi” ve bu konuda Anayasa değişikliği girişimine değineceğiz.

Halkoylamalarının zaman koşulunu, oylama konusuna bağlı olarak dışarıda bırakırsak, Türkiye’de üç seçimin yapılma zamanı Anayasa’da gösterilmiştir. Olağandışı durumlar dışında, bu sürelerdeki son durum şöyledir:

(i) Cumhurbaşkanı’nın görev süresi beş yıldır; seçimi görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde yapılır.
(ii) TBMM’nin seçimleri dört yılda bir yapılır.
(iii) Yerel yönetimlerin karar organlarının seçimleri beş yılda bir yapılır.

Bu süreleri anayasa koyucu değiştirebilir. Örneğin, 2007 yılında, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından beş yılda bir seçilmesi kuralı getirilirken, aynı Yasa ile TBMM seçimleri dört yıla çekilmiş; ancak, yerel yönetim seçimleri beş yıl olarak bırakılmıştır. Anayasa koyucunun bu üç süreyi planlayamayacağı düşünülemez. Kaldı ki, olağandışı durumlar için anayasal önlemler de alınmıştır.

Ancak egemen siyasetin yönetim oyunu, seçim organizasyonunun kurulmasında ikincil oyunlardan da geri kalmaz. Örneğin, Cumhurbaşkanı süresini Anayasa ile beş yıl olarak ilan eden egemen siyaset, Anayasa’ya Yasa ile el atmış, görevdeki Cumhurbaşkanı’nın süresini yedi yıl olarak ilan etmiştir. Burada, söz konusu Yasa’nın hem kural koyucu sürecini hem de anayasal denetim sürecini tamamladığını gözönünde bulundurarak, “egemen siyaset” sözcüklerini her iki sürecin, yasama ve yargı süreçlerinin bütünlüğü içinde kullandığımı gerekçelendirmeye gerek olmadığını düşünüyorum.

Aynı siyaset, görevdeki Cumhurbaşkanı’nın süresiyle oynadıktan sonra, ölçmüş, biçmiş, tartmış, şimdi de -aynı yıl iki seçim olmamalı- gerekçesiyle yerel seçimleri 2014 yılından 2013 yılına, yıl kavramını biryana bırakırsak, 5-6 ay geriye çekmek istiyor. Tam da “hukuklu seçim oyunu” oynamaya girişiyor. Böylece, bir yandan, siyasetinin devamı için her türlü yola ve oyuna başvuracağını gösterirken, diğer yandan da “anayasa” denilen üst metnin hangi amaçlarla nasıl kullanılacağının da örneklerini sıralamaya devam ediyor; hem de yeni anayasa çalışmalarını sürdürürken… Örnek çok ama ikisini hemen anımsatalım, 1982 Anayasası’nda ANAP döneminde yapılan ilk değişiklik de (1987), AKP döneminde yapılan ilk değişiklik de (2002) seçimlerle ilgiliydi. Birincisinde, 21 yaşını dolduranlara tanınan seçme hakkı, 20 yaşına girenlere tanınmış ve 400 olan milletvekili sayısı 450’ye çıkarılmıştı. AKP döneminde ise milletvekili seçilme yeterliliğini ve TBMM seçimlerinin geriye bırakılması ve ara seçimleri düzenleyen 76. ve 78. maddelerde değişiklik yapılarak Recep Tayyip Erdoğan’a milletvekili olma yolu açılmıştı.

Bunlardan her halde ilk dersi alması gerekenlerin, toplumun gerçek sorunlarını arkaya atıp, aynı siyasetle uzlaşmayı demokratik gören ve gösterenler olması gerektiği açık.

AKP’nin, görevdeki milletvekillerinden üç dönemlik görev süresi dolacak olanların sayısı 73 olarak belirtiliyor. AKP lideri, kendisine köşkü ayırdıktan sonra, bu siyasetçilere yer ararken, belediye başkanlıkları da gündeme geliyor. Anayasa’da milletvekilliği ile belediye başkanlığı, birlikte yürütülecek görevler arasında sayılmıyor. Yapılacak yerel seçimlerde aday olup seçilecek milletvekillerinin milletvekillikleri düşeceğine göre, AKP bu tercihi yaparsa, yerel seçimlerde belediye başkanı seçilen milletvekillerinden yoksun kalacak. Seçim geriye çekilirse, sözkonusu milletvekillerinden yoksun kalacağı süre daha uzun olacak. Parti tüzüğünde değişiklik yaparak üç dönemi uzatmak hiç de zor değil. O zaman, milletvekillerine yer arama sorunu da ötelenebilir vs. Bu senaryolar çoğalabilir.

Ortadaki duruma göre kimi soruları sormak gerekiyor: Milletvekillerinin belediye başkanı seçilmesi halinde AKP, eksilen milletvekilleri için ne yapacak, hangi önlemleri alacak? Partilere yapılan uzlaşma ziyaretlerinde bu konu üzerinde duruldu mu? AKP’nin bu konuda önlemini almadan milletvekillerini feda edeceği düşünülebilir mi? Anayasa değişikliği yapılmadan önlem almak olanaklı mı? Aynı yılda iki seçim yapmama gerekçesi ne kadar gerçekçi ya da masum? Seçim tarihini geriye çekme bahanesiyle gündeme getirilecek basit bir Anayasa değişikliği hangi süprizlere aday?
Sorular basit, biz yine de soralım. Belki böylece, Anayasa değişikliğini basit bir tarih değişikliği olarak algılayan uzlaşmacıları, hukuksal seçim oyunlarına getirilmeden uyarabiliriz.

Neden uzlaşmacıları hedef aldığımızın yanıtı ise açık: Toplumsal gerçekçiler, çıkar oyunlarının ne olduğunu ve nasıl olacağını bilir ve onların parçası olmaz.

(SolHaber)

Ali Rıza AYDIN | Tüm Yazıları
Hits: 1569