Sayın Başbakan, CHP bütün kötülüklerin anası değildir!

~ 06.09.2012, Can ATAKLI ~

Sayın Başbakan; dün partililerinize çok uzun bir konuşma yaptınız. Televizyonlar sayesinde bizler de sizi canlı olarak izleme şansı bulduk. Bir saati aşan konuşmanız gerçekten çok önemli mesajlarla doluydu.

Örneğin anladığım kadarıyla bazı BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaya kararlısınız. Hatta bunun için talimat verdiğinizi de belirttiniz, tabii talimat kime verildi o pek anlaşılamadı ama herkesin ortak kanaati talimatın yargıya verildiği yönünde.

Yargının bağımsız olduğunu düşününce “talimat” sözü biraz göze battı.

Sayın Başbakan; konuşmanızın çok önemli bir bölümünde her zaman olduğu gibi yine CHP’yi eleştirdiniz. Öyle bir CHP tablosu çiziyorsunuz ki Türkiye’de ne sorun yaşanıyorsa hepsi CHP’nin eseri, sanki bütün kötülüklerin anası CHP.

Siz Türkiye’yi yönetmek, sorunlarını çözmek, halkı mutlu etmek istiyorsunuz da, CHP engelliyor.

Doğaldır, siz böyle konuşunca vatandaşın bir bölümü buna inanıyor. Vatandaş “Öyle olmasa koca Başbakan neden hep CHP’den söz etsin, demek ki CHP çıkarıyor bütün sorunları” diye düşünüyor.

Oysa sayın Başbakan, elinizi biraz vicdanınıza koyun. Partiniz 10 yıldır iktidarda, mecliste müthiş bir çoğunluğunuz var, parti içi demokrasiniz sağlam olduğu için bütün milletvekilleriniz siz ne emrederseniz onu yapıyor, bir kişinin bile aklına soru sormak, eleştirmek gelmiyor, kimse hiçbir şeyi merak etmiyor, sadece size uyuyor.

Örneğin PKK terörünü bitirmek için elinizi tutan ne? Meclis’e bir öneri getiriyorsunuz da CHP kabul etmiyor mu?

Kürt sorunu konusunda da güçlüsünüz. BDP milletvekilleri bile sorunu ancak sizin çözeceğinize inandığı halde siz ısrarla CHP’yi suçluyorsunuz.

Ama şunu da düşünmeniz gerek, Kürt açılımını siz başlattınız, içine bir şey koymadınız, Habur’a çadır mahkemelerini gönderen de sizsiniz, örtülü af çıkarıp PKK’lı bazı militanları serbest bırakan da sizsiniz. Bunlarda CHP’nin dahli var mı? Yok.

Oslo’da PKK liderleriyle sizin temsilciniz görüştü, sizin iktidarınızda bu sır açığa çıktı.

Terörü, Kürt sorununu geçelim.

Bazıları “Kürt sorunu çözülmeden hiçbir şey hallomaz” falan diyor, ancak bütün sorunlarımız da buna bağlı değil ki.

Örneğin Suriye konusundaki politikaları siz saptadınız, hiçbir eleştiriyi dinlemediniz, geldiğimiz nokta belli, peki CHP sizin politikalarınızı eleştirmekten başka ne yaptı?

Bunu da geçelim, ÖSYM diye bir merkez var, hata üzerine hata yapıyor, siz bu sorunu görmezden geliyorsunuz.

Öğretmenler atanamamaktan yakınıyordu, şimdi biraz atama yapıyorsunuz bu kez aileler parçalanıyor, çözüm sizde ama çözmüyorsunuz.

Kaçakçılık almış başını gidiyor, çaycılar devletin valisine “kaçak mı yerli mi istersiniz?” diye ulu orta soruyor, kaçakçılığın önüne geçemiyorsunuz.

4+4+4 diye bir sistem yaratıyorsunuz, hiçbir eleştiriye kulak asmadan yolunuzda yürüyorsunuz, bu eleştirilince de sorunu sanki yine CHP çıkarmış gibi davranıyorsunuz.

Dış borç olağanüstü artmış, borçlandırmayla sanal olarak zenginleştirdiğiniz vatandaş borcunu ödeyemez hâle gelmiş, bu da mı CHP’nin suçu?

İki büyük metropolün yerel yönetimi 18 yıldır sizde, ama trafik sorunu katlanarak kâbus haline geldi, CHP’yi suçlayınca sorunu çözmüş mü oluyorsunuz?

Örnekler çoğaltılır sayın Başbakan.

Unutmayın, ülkeyi siz çok güçlü bir parlamento desteği ile ve devletin tüm birimleri ile yönetiyorsunuz.

Ergenekon, Balyoz, pankart açma, yumurta atma gibi sudan bahanelerle insanları zindanlara atarken, CHP’ye “gelin taşın altına siz de elinizi koyun” diye çağrıda bulunmadan dilediğiniz gibi davranıyorsunuz.

Gazetecileri, aydınları, sanatçıları, askerleri “terörist” diye suçlarken de CHP’ye sormuyorsunuz.

Sayın Başbakan; anladığım kadarıyla sorunlarla boğuşmanın verdiği stresle ve sorunların çözümünü halka anlatamakta çektiğiniz güçlük nedeniyle hedef tahtasına CHP’yi koyarak işin kolayına kaçıyorsunuz.

CHP’yi önemsemiyorsunuz, ama önemsiyormuş gibi yapıyorsunuz.

Bence bırakın artık bu CHP takıntısını.

Asıl siz ne yapacağınızı, nasıl yapacağınızı anlatın.

Millet kendini yönetenden şikâyet değil, sonuç bekliyor.
 

 

*****



Kazanan tarihe geçer

Çamlıca’ya cami projesi için süre doldu. 92 kişi dosya almış bunlardan 62’si başvurmuş. Şimdi sıra jüride. 10 gün bu projeleri inceleyecek ve birinciyi seçecek, sahibine de 300 bin lira ödül verecek.

Birinci kim olursa olsun, şimdiden tarihe geçecek bir dünya rekoru kırdığı kesin. Sadece bir ay içinde “Türkiye’nin gururu” olacak “dünyanın en büyük camisinin” projesini hazırlamak, planlarını çizmek, maketini yapmak ve fizibilitesini çıkarmak dünya rekoru olmaz da ne olur?

Büyüklerimiz “acele işe şeytan karışır” demişler. İnşallah ortaya sonra bir daha düzeltemeyeceğimiz bir şey çıkmaz.

*****



Rockefeller gazetesi

Rivayet odur ki ABD’nin en büyük zengini Rockefeller yaşlılığı sırasında yatağından kalkamazken, ülkede ve dünyada yaşanan kötü olayları görüp üzülmesin diye kendisine “pembe bir gazete” hazırlanırmış. Bu gazetede hiç üzücü haber yer almazmış, yaşlı zengin de her gün mutlu olurmuş.

Başbakan’ın talimatıyla bazı gazeteler de bu “pembe gazete” gibi hazırlanmaya başlandı.

Salı gününün bazı gazeteleri ama özellikle Sabah Gazetesi bunun tipik örneği idi. 10 askerimiz yine şehit edilmişti. Sabah’ın manşeti şöyleydi; “Cellat saatte iki can alıyor.” Gazetenin cellat dediği Esad.

Birinci sayfada 10 şehit hiç yok. Başbakan kızıyor çünkü, teröre destek olarak görüyor bu şehit haberlerini. Şehit olmalarını önleyemiyoruz bari şehit olduklarını duyurmayalım.

10 şehit haberi 21. sayfanın eteğinde. Başlığı “Kalleş plan boşa çıkarıldı.” Yanındaki başlık ise “20 PKK’lı öldürüldü.”

Kaç kişinin şehit edildiği ise hiç yok, sadece şehit isimleri var, oturup siz sayacaksınız.

Neymiş, terör yokmuş, olsa bile biz ona prim vermezmişiz.

*****



Halkı bu kadar aptal yerine koymayın

CHP’li milletvekilleri Antakya’daki Apaydın kampına sokulmadı. Başbakan “kimseye şov yaptırmam” diyor. Kendi milletvekillerini gönderdi kampa. Onlar da Meclis İnsan Hakları Komisyonu sıfatıyla kampı ziyaret etti.

Yapılan açıklamalarsa yürekler acısıydı. Bir halk bu kadar mı aptal yerine konur? Diyor ki AKP’li milletvekili “Burada askeri eğitim falan hak getire, 40 derece sıcaklık var, mantar tabancası patlasa duyulur.”

Sonra da ekliyor “Zaten burada kalanların çoğunluğu kadınlar ve çocuklar.”

Sonra koşuyor TV kanallarına, çırpınarak anlatıyor ki bu kampta iddia edilen hiçbir şey gerçek değil. Nedir bu telaş ve savunma?

Madem durum böyleydi, en başta ziyaret neden engellendi?

Aradan bir hafta geçtikten sonra gidip “Valla burada asker de yok eğitim de, bazı askerlerin gidip savaşıp sonra döndükleri de yalan” demek gözleri görmeyen, kulakları duymayan, dokunduklarını hissetmeyenlerin hoşuna gidebilir ama halkın çoğunluğunu tatmin edemez.

Yapılan çok ayıptır.

*****



Günün Sözü

Okullar açılmak üzere fakat kaos devam ediyor. Tarihe geçmiş, “Mektepler olmasa Maarif’i ne güzel yönetirdim” sözünü bugüne uyarlarsak ve “Milli Eğitim Bakanlığı olmasa okullar ne güzel yönetilirdi” dersek abartılı olmaz herhâlde!(Gani Yıldız)

 

(GazeteVatan)

Can ATAKLI | Tüm Yazıları
Hits: 1326