Biraz insaf!

~ 16.08.2012, Güngör MENGİ ~

Milletvekili bir yana asker bile olsa ölüm tehlikesinden kurtulan bir insan ne yapar?

Herhalde yüzde doksanı, kendisini öldürebileceğinden korktuğu kişiye veya kişilere, canına zarar vermedikleri için şükranını, minnetini bir şekilde ifade eder.

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de bunu yaptı.

Ama biz ayrıcalık yüklediğimiz insanları hep kahraman katında görmek istiyoruz.

Aksi hâlde batırmak için açığını arıyoruz.

PKK tarafından kaçırılıp 48 saat rehin tutulduktan sonra bırakılan CHP Milletvekili Aygün’ün ilk sözleri, partisinin içinde rahatsızlıklar yaratmış; niye?

Şu sözleri yüzünden:

“Eylemi gerçekleştiren genç arkadaşlar bu ülkenin çocukları. Eylem aracılığı ile Türk kamuoyuna barış ve ateşkes mesajı vermek istediklerini söylediler.”

Bir de şu ifade:

“Sarıldılar öptüler ‘Burada bulunan kardeşlerini sakın unutma abi; senden destek istiyoruz’ dediler...”

Evet bunlar terör örgütünü ve teröristi iyi gösteren, silâhlı propagandaya duygusal boyutta destek sağlayan ifadelerdir.

Yani eleştirilerde haklılık payı olabilir.

Ama ölüm tehlikesi geçirmiş olan bir milletvekilinin kahramanlık gösterme mecburiyeti olamaz. Galiba bu unutuluyor.

Hüseyin Aygün, yüksek risk yaşadığı 48 saat sonundaki kurtuluş sevincinin getirdiği kontrolsüzlükle sözlerinin nereye çekileceğini düşünememiştir. Galip ihtimal budur.

Buna rağmen bizce konuşmalarının tümü birlikte değerlendirilmeli, mesela şu sözlerinin de hakkı teslim edilmelidir:

“Bana bağımsız bir kimlikle siyaset yapmamın daha çok yakışacağını söylediler. Ben de silâhların gölgesinde bir karar verilemeyeceğini, özgür iradem dışında verilecek kararın doğru olmayacağını kendilerine söyledim.”

Silâh ve şiddet önermeyen her düşüncenin özgürce tartışıldığı bir parlamento hedefimiz olmalı.

Bu olanağı değerlendirecek niteliklere sahip bilinçli, yaratıcı ve hoşgörülü parlamenterlere kavuşmak da...

Meclis, parti ayrımı olmaksızın Hüseyin Aygün’ü yanlış anlaşılmaktan, kötü gösterilmekten korumalıdır!

Kapanmayan Meclis

Ayrıntı, özün önüne geçti yine..

Meclis toplanmalıydı, toplanamadı.

Ama bu tartışılmıyor.

Oysa CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu’nun dediği gibi milletvekili kaçıran PKK “Milletin egemenliğini işgal ediyorum” demek istemiş “paralel bir devlet” varmış izlenimi yaratmaya çalışmıştır.

Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan da “KCK’nın amacı paralel devlet oluşturmaktır” sözü ile bu görüşü paylaşıyor.

Böyle bir sebep bile toplanmasını sağlamıyorsa Millet Meclisi’ni millet iradesinin kalbi, kâbesi nasıl sayabiliriz?.

Kurtuluş Savaşı’nda düşmanın Ankara kapılarına dayandığı gün bile tatil edilmeyen Meclis, aynı meclis değil mi?

O gelenek, yani kapanmayan meclis geleneği bozulmamalıdır.

Ve hiçbir çoğunluğa bu geleneği yıkma hakkı tanınmamalıdır.

(GazeteVatan)

Güngör MENGİ | Tüm Yazıları
Hits: 1440