Olimpiyat için para

~ 29.07.2012, Selahattin DUMAN ~

2012 Londra Olimpiyatları’nın açılış törenlerini seyretmişsinizdir inşallah..

Benim gördüğüm açılış törenleri içinde en görkemlisiydi..

Shakespeare’in bir şiiriyle başlayan gösteri, insanlığın 1800’lerden itibaren geçirdiği evrimi sahneledi..

Gerçek hayatın üretici, keşifci, yaratıcı figürlerini eylem içinde seyrederken bir bakıyorsunuz olay masalımsı bir şekle bürünmüş..

Harry Potter’ın düşmanı olan cadıyla savaşmak için “çocuk edebiyatının” unutulmaz karakteri Mary Poppins şemsiyesini açmış gökten iniyor..

Peter Pan’ın yaratıcısı J.M. Barrie’nin kitabın gelirlerini bağışladığı çocuk hastanesi GOSH’un açılış gösterisi içindeki “özel gösterisi” nelere tanık olacağımızın işaretini veriyor..
 

 

***



İngiliz edebiyatından, İngiliz tıp dünyasına, mühendisliğine, kimyacısına, sahne insanına kadar “insanlığa değer katmış” kim varsa, gösterinin tamamı içinde anılıyor..

Sinemadan Mr. Bean diye bildiğimiz komedyen Rowan Atkinson’u şölende görev yapan Londra Senfoni Orkestrası içinde, klavyenin başında görüyoruz..

Muhteşem müziğe en küçük zarar vermeden benzersiz bir gösteriyle izleyenleri kırıp geçiriyor..

Oyunların açılışını yapacak olan Kraliçe Elizabeth dahi bu dev gösteride figüranlığa razı olmuş..

Sonuncu Bond, James Bond çalışma odasına kadar gelip Kraliçe’ye refakate başlıyor..

Majestelerini temsili olarak stadyuma getiren helikopterden sonuncu Bond’un yani aktör Daniel Craig’in atlamasını beklerken Kraliçe atlıyor..

DEVASA MÜZİKAL

Olimpiyat meşalesinin ustalıkla gizlenmesi, gösteride yapılan dansların benzersiz koreografileri, Beatles’in McCartney’i dahil sahne alan dünya çapında şarkıcılar..

Olaya neresinden bakarsanız bakın..

Benzerine, kalitesine ancak Brodway’da rastlayabileceğiniz türden muhteşem bir şov..

Bu sonuncu olimpiyat açılışını geçse geçse bir kez daha ev sahipliği şansı yakalarsa Amerikalılar ile Çinliler geçebilir..

Peki spor adına ne vardı..

Bol bol nostalji.. Beş olimpiyat görmüş, beş altın madalyasını bir de “Sir” unvanı ile güzelleştirmiş bir kürekçinin getirdiği meşale..

800 metrenin efsanevi atleti Sabestian Coe’nin yaptığı ön konuşma.. Eski şampiyonlara taşıttırılan olimpiyat bayrağı.. Haaa, bir de Muhammed Ali ..

Parkinson pençesinde son demlerini idrak eden lakin nerede olduğunun farkında mı değil mi belli olmayan bir efsanevi Muhammed Ali..

Belki bir iki ismi gözden kaçırmışımdır..

Ama baştan beri söylediğim buydu.. Olimpiyatlar sportif anlamda ilgi kaybederken, akıllarda bir açılış bir de kapanış gösterileri kalıyordu..

Londra beni yalanlamayacak..

Benzersiz bir açılış töreni yaptılar.. Tamamı teatral.. O kadar insanı oradan oraya taşımak mümkün olsa, açılışa katılanları dünyada gezdir..

Bizim “Anadolu Ateşi” gibi, İrlandalılar’ın “River Dans’ı..” gibi sittin sene para kazansın..

***



Olimpiyat açılışına seyirci olarak katılan dünya liderleri ise hiç ilgi çekmediler..

Altmışıncı saltanat yılını idrak eden Kraliçe Elizabeth bu değerlendirmenin dışındadır..

İnsanların onun bulunduğu locaya bakarken gözlerinin içi parlıyordu..

Bayan Obama medya ilgisinden biraz nasibini aldı, o kadar..

Geri kalanı ülke sporcuları sahaya girip de anons edildiklerinde uyanık kameramanların marifetiyle birkaç saniye ekrana geldiler..

Dünya demokrasilerinin seçilmişleri, Avrupa monarşisinin demokrasinin sınırlarına saygılı üyeleri özel bir tribünde yan yanaydılar..

BEN YALNIZIM

Fransızı, Ukraynalısı, İtalyanı, İsviçrelisi, Japonu birbirleriyle şakalaşıyorlar.. Birbirlerine takılıp birlikte gülüşüyorlar..

Gözüm bizden birilerini arıyor..

“Seyrek Bıyıklı Asabi Şahsiyetin..” açılıştan bir gün önce Londra’ya gittiğini gazetelerden öğrenmişim.. Benimki acaba o da gülüşenlerin, şakalaşanların arasında mı merakı..

Nihayet Türkiye’nin sporcuları stadyuma girip de anons edildiğinde görebildik onu..

Liderlere ayrılan özel bölümün en arkasında.. Yanında sadece eşi hanımefendi var..

Ne sağında ne solunda bir arkadaş, bir meslektaş.. Zaten olsa bile nasıl anlaşacaksın? Durduk yerde “One minute..” denmez ki..

Her halde sıkıntı içinde geçirdikleri törenin en eğlendikleri kısmı bizim sporcuların avdet haliydi..

O sırada töreni dillendiren TRT spikeri de alttan gazı veriyor..

“Biliyorsunuz.. Türkiye 2020 için ciddi olarak aday..”

“Biliyoruz..”

“Sayın Başbakan bu işe çok önem veriyor..”

“Daha çok versin..”

“Türkiye bu konuda şanslı..”

“Yani abi ne?”

Sporu seven, sporla ilgilenen bir başbakanımız olduğu için ne kadar şanslı kullar olduğumuzun altı TRT marifetiyle böyle çiziliyor..

Bu arada benim kafamda da sorular oluşuyor..

Hani olur ya! Velev ki 2020 olimpiyatlarını bizimkilere verdiler.. “Alın hayrını görün..” dediler.. Açılışta acaba ne yaparız?

***



Elimizin altında Bursa’nın kılıç kalkan ekibi var.. Bir de sema gösterilerini para karşılığı turistik şova çeviren İstanbul’un çakma mevlevileri..

Folklorcuları da salarız sahaya..

Ardından Kırkpınar pehlivanlarını getirir olimpik çayırda bir güzel kapıştırırız.. Güreşten önce misafir devlet büyükleri için bir de “huzur peşrevi” yaparlar..

Bu noktada elimiz mahkzm olduğundan illa ki Mustafa Erdoğan’a gidilecek.. “Anadolu Ateşi” gösterisinin olimpik versiyonu sipariş verilecek..

Peki sahne gösterisi?

Urfa’dan Beatles çıktı da biz mi kıymetini bilmedik.. Elimizde Paul McCartney yoksa İbrahim Tatlıses var.. Tarkan olmaz.. Ona çevrecilik meselesinden gıcığız..

Ayranımız budur, yarısı sudur..

Umudumuz, eğitim reformlarımızın o vakte kadar çıkaracağı yeni cevherlerde..

Haydi 4+4+4’lükler! Haydi İmam Hatipliler! Gayret sizden.. Duası bizden..

 

(GazeteVatan)

Selahattin DUMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1463