KİT'ler ölmüş ağlayanı yok

~ 25.07.2012, Güngör URAS ~

İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl açıkladığı İSO 500 ve İSO ikinci 500 tabloları ekonomide olan biteni daha iyi anlamamıza imkân veriyor. 2011 yılına ait ISO 500 rakamları gösteriyor ki, 2011 yılında büyük kuruluşların mali yapıları genelde bozulmuş. Bir yıl önce yüzde 119.2 olan toplam borç/özkaynak oranı yüzde 140.7’ye yükselmiş. Bunun nedeni 2011 yılında döviz fiyatlarında ve faizde görülen artış. Döviz fiyatı artınca firmaların döviz borçlarının Türk Lirası karşılığı yükseldiğinden firmalar zarar yazmış. Faiz yükselince, faiz giderleri artmış.
Üretimdeki kârlılığa rağmen finansal yük nedeniyle firmalar 2011 yılında pek mutlu olamamışlar. Unutmayalım 2012 yılının ilk yarısında bu finansal sorunlar yok oldu. İkinci yarıda talep canlanır ise, firmalar 2012 yılını 2011’den daha iyi kapatacaklar demektir. ISO 500 ile ilgili açıklamalar Milliyet Ekonomi’nin diğer sütunlarında yer alıyor. Ben sadece önemli gördüğüm 4 konuda okuyucularımın dikkatini çekmek istiyorum:
1) Kamunun 500 büyükteki payı yüzde 50’den yüzde 5’e düştü.
1982’de İSO 500 listesinde 431 özel, 69 kamu kuruluşu vardı. Ekonomik büyüklüklerde özel ve kamunun payları birbirine yakındı. 1990 yılına gelindiğinde özel kuruluş sayısı 409’a gerilerken, kamu kuruluşu sayısı 91’e çıkmıştı. 1990 yılında da, dönem kâr ve zarar toplamı hariç, özel ve kamunun payları birbirine yakındı. Ancak 2000’li yıllarla birlikte artan özelleştirme uygulamaları doğrultusunda İSO 500 kapsamındaki kamu kuruluşlarının sayısı giderek azaldı. 2011 yılında ise özel kuruluş sayısı 487, kamu kuruluşu sayısı 13’tür. Kamu kuruluşlarının İSO 500 üretimden satışları içindeki payı 1982’de yüzde 49 iken, 2011’de yüzde 5,9’a geriledi, İSO 500’deki firmaların toplam varlıklarında kamu kuruluşlarının varlık payı sadece yüzde 12.8 oranında. Toplam istihdamda kamunun payı yüzde 12.8’e geriledi.
2) 500 büyüğün milli gelire katkısı yüzde 9 oranında.
Sakıp Sabancı sorardı “Anladık büyüksün de... Söyle bakalım, kaç paralık iş yapıyorsun?” Ülke ekonomisi bakımından büyüklük ölçüsü milli gelire yapılan katkıdır. Milli gelir ülkede bir dönemde yaratılan mal ve hizmetlerin katma değeri toplamıdır. İSO’nun hesaplamalarına göre 2011 yılında 500 büyük firmanın 2011 yılı milli gelirine katkısı yüzde 9 olmuştur. Bu, İSO 500’ün üretici fiyatlarla yarattığı brüt katma değerin, Türkiye GSYİH’si içindeki payıdır. 2009 yılında yüzde 8,6 olan bu oran, 2010’da yüzde, 9.3’e yükselmişti.
3) Yabancı sermayeli kuruluşların İSO 500’deki ağırlıkları yüzde 31 oranında.
2011 yılında İSO 500’ün 140’ı yabancı sermaye paylı kuruluş. Bunların İSO 500‘ün üretimden satışları içindeki payı yüzde 31,3, dönem kârında payları yüzde 32,8, ihracatta payları yüzde 45,4, çalışanlar sayısında payları yüzde 31,1 oranında.
4) Net Katma Değer’de emeğin payı yüzde 49.2, kârın payı yüzde 40.2 oldu.
Ekonomi denilen oyunun esası üretmektir. Üretmenin esası katma değer yaratmaktır. Katma değer bir malın çıktı fiyatı ile girdi fiyatı arasındaki farktır. Bir malın değerine üretim aşamasında ne kadar değer katılır ise, o değeri katanlar da mutlu olur. Bir malın değerine; 1) Doğa katkı yapar. Karşılığında kira alır. 2) Emek katkı yapar karşılığında ücret alır. 3) Sermaye katkı yapar. Karşılığında faiz alır. 4)Girişimci katkı yapar. Karşılığında kâr alır. Katma Değer’in içinde amortisman ve net dolaylı vergiler de yer alır. Brüt katma değer hesabı kafa karıştırır. Ben sayın okuyucularıma Net Katma Değer hesabının sonucunu vereyim. 2011 yılında ISO 500’deki tüm firmaların yarattığı katma değerde (kiranın payı az olduğundan hesapta görünmüyor) Emeğin payı yüzde 49.2, sermayenin payı yüzde 10.6, girişimcinin payı yüzde 40.2 oldu.
(Hatırlatma: Komünistler katma değeri emek yaratır, kira, sermaye kamunundur, girişimci devlettir, bunun için katma değerin tamamı emeğindir derler idi! Dediler de bir türlü dedikleri olmadı.)

(Milliyet)

Güngör URAS | Tüm Yazıları
Hits: 1348