Kaldırım kültürü ve kalkınmışlık

~ 20.07.2012, Abbas GÜÇLÜ ~

Ülkelerin kalkınmışlık göstergeleri içerisinde sizce en önemlisi hangisi?
Kişi başına düşün dolar mı? Eğitim mi? Tarihi ve kültürel zenginlikleri mi? Yoksa kaldırımları mı?
Evet diğer kriterlerin hemen hepsi çok önemli ama eğer bulunduğunuz kentin sokaklarında biraz dolaşmaya başlarsanız, kaldırımların ne kadar önemli olduğunu anlarsınız...
Diğer kentlerde durum daha da vahim ama isterseniz gelin İstanbul’a ve İstanbul’un en şaşaalı ilçelerinin kaldırımlarına bir göz atalım.
Kesinlikle standart diye bir şey yok. Kimi yerde üç metre kimi yerde yarım metre bile değil. Kimi yerde düz, çoğu yerde langır lungur. Ama en önemlisi de, pek çok yerde kaldırım diye bir şey yok, sanki insanlar bir yerden bir yere uçarak gidecekler.
Pislik diz boyu. İşçilik ise hak getire. Hele hele ana caddelerde ve esnafın yoğun olduğu bölgelerde, işyerlerinin ihtiyaçlarına göre kaldırım düzenlemesi yapılmış.
Eğer civarda cafe, restoran varsa, sokağa taşınan masalar nedeniyle kaldırım diye bir şey kalmamış. Otomobil galerilerinin önüne ise araçlar kolay girip çıksın diye rampa yapılmış. En komiği ise aynı bölgedeki 100 metrelik bir kaldırımda en az 10 çeşit zemin uygulaması var. Kimi asfalt yapmış, kimi granit mermer, kimi de fayans ya da taş döşemiş.
Dünya mirası kentlerin bir mimari kültürü vardır. Yapılara hiç geçmiyorum. O konuda zaten felaket ötesiyiz. Ama biraz kaldırım arşınlayınca gördüm ki, yollarımız varoşlardan da beter...
Başta büyükşehir belediye başkanları olmak üzere, tüm ilçe başkanlarına da, eskortlu son model araçlarından inip, patronu oldukları il ve ilçelerde biraz yürüyüş yapmalarını öneriyorum.
Ancak o zaman kaldırımların pejmürdeliğini görüp, her gün o yolları arşınlayan milyonlarca vatandaşın duygu ve düşüncelerini anlayabilirler.
Eğer gün gelir insanlar yürüdükleri kaldırımların kalitesine göre oy vermeye kalkarlarsa, emin olsunlar, hiçbiri seçim kazanamaz.
Ve sakın ola, gelen yabancı konuklarını İstanbul içinde yayan yürütmesinler. Yoksa renkten renge girebilirler...

Yollar kimin denetiminde
Şu günlerde İstanbul’da yaşıyor olmak işkenceden beter. Hele bir de yolunuz uzunsa. Bu kadar başıbozukluk olur mu diye de sakın sinir katsayınızı yükseltmeyin. Çünkü, üzüldüğünüzle kalırsınız.
Yol, su, elektrik bunlar bir kentin olmazsa olmazları. Altyapı olmadan, kent değil, olsanız olsanız ancak köykent olursunuz. Ve zaman zaman hepsi ayrı bir önem arz etse de, yol olmadan her şeyin nasıl felç olduğunu bugünün İstanbul’unda görmek mümkün.
Zamanında bir yerden bir yere gitmeniz mümkün değil. Ne araçla ne de yürüyerek. Ama bir Allah’ın yetkilisi de çıkıp bu konuyu ciddiye almıyor.
Yol çalışması var diye iki tane işçi yolu kapatıyor, tın tın, bir saatte bitecek işi 10 saatte yapıyor ve hesap soran yok. Aynı anda on yerde bakım onarım olur mu? Eğer söz konusu bizim ülkemizse olur.
Son zamanlarda bu konuda cılız adımlar atılır gibi oldu. Ama hiçbir etkisi yok. Keşke bir de, gerçek anlamda yol ve kaldırım izleme birimleri kurulsa.
Önüne gelen kafasına göre yol ve kaldırımları kazmasa, önüne gelen kafasına göre kaldırım uygulaması yapmasa.
Şimdi birileri çıkıp, kaldırımlarla ilgili kırk tane kriter sayabilir. Aman ne olur açıklayıp da, vatandaşın canını daha fazla sıkmasınlar.
Önemli olan o kriterler değil, ne kadar ciddiye alındığı ve takibinin ne kadar yapıldığıdır. Yoksa gerisi işgüzarlıktan başka bir şey değildir.

Kentlerin yol müdürü kim?
Her kentte nasıl ki milli eğitim, emniyet, kültür, su müdürleri varsa, yol müdürleri de olmalı. Olmalı ve kamuoyu tarafından da tanınmalı ki, böyle zamanlarda ondan hesap soralım. Yol ve kaldırımlardaki keyfi uygulamaları ona bildirelim.
Şu andaki sistem tam anlamıyla arabesk. Bir şikayetiniz olduğunda o ona iletiyor, öbürü diğerine. Yol ve kaldırımların hangisin büyük şehre, hangisinin karayollarına hangisinin de ilçelere bağlı olduğunu anlayınca kadar zaten zıvanadan çıkıyorsunuz. Oysa, sadece kriz zamanlarında değil, her zaman hizmet veren bir koordinasyon merkezi olsa fena mı olur?..
Yol deyince, atık su, drenaj ve telefon kanallarının o yuvarlak kapaklarından bahsetmemek olmaz. Ya çukurdalar ya da tümsek. Bu nasıl bir yol mühendisliğidir ki, bir türlü seviyeyi tutturamazlar!..
Şimdi kimileri çıkıp kaldırımlara gelinceye kadar daha neler var deyip, söylenenleri kulak ardı edebilir. Amaa günün birinde siz de o yollarda yürümek zorunda kalabilirsiniz. Bizden hatırlatması.
Özetin özeti: Belediyeler en fazla parayı kaldırımlara harcıyor. Her sene olmasa da birkaç yılda bir değişiyor. Ve o kaldırımlar, onların vitrini. Ne kadar başarılı olduklarını da bu vitrine bakarak görebilirsiniz...

(Milliyet)

Abbas GÜÇLÜ | Tüm Yazıları
Hits: 1349