Acil Demokrasi Acil Hukuk...

~ 10.07.2012, Serdar KIZIK ~

Ülkenin dört bir yanından adalet ve hukuk arayışına yönelik çığlıklara, bu ortamı yaratanlar da dahil, kimse kulak tıkayamaz artık.

Acil durum söz konusu çünkü...

Bir ordunun komuta kademesinin önemli bölümünün darbeci, terörist ve casus diye tutuklanmasını, Genelkurmay Başkanının terör örgütü lideri olarak hapse atılmasını, milletvekillerinin, aydınların zulümhanede çile çekmesini, 700 üniversite öğrencisinin mapusluğunu, demokrasinin gereğidiye kimse anlatamaz.

Ortada yargı eliyle yürütülen bir siyaset, öç alma ve muhalefeti tümüyle etkisiz kılma çabaları, yaratılan korku imparatorluğuna rağmen dağ bayır konuşuluyor artık. İktidar yandaşı bazı liberaller de bu gerçekleri dillendiriyor ne çare!

Ortada bir hukuk garabeti yaşanıyor ki yeni düzenin egemenlerini, koalisyon ortaklarını bile birbirleriyle çarpıştırıyor...

Kabinenin bazı üyeleri özel yetkili mahkemeleri (ÖYM) savunurken, bazıları kaldırılmasını istedi, anımsayın.

Alttan alta pazarlıkların yanı sıra, üstten medya aracılığıyla kaldırırsın-kaldıramazsıntehdit ve şantajlarının estiği bir süreci yaşadık çünkü.

Değilse neden Bakanlar Kurulu üyelerinin bile hazırlığından habersiz olduğu 3. yargı paketi Mecliste gizlenerek, saklanarak, oldubittiyle çıksın? Neden, Başbakanın da karşı çıktığı, O zaman gelin beni de alın... Devlet içinde devlet olmaz... dediği özel yetkili mahkemeler bir biçimde varlıklarını sürdürsün?

Üstelik orta yerde her düşünceyi, her fikri, her eylem ve protestoyu cezalandıracak Terörle Mücadele Yasasına dayalı ÖYMlerin devamı ÖGMleri kurdular bir de...

Şaka gibi ama Türkiyede üç başlı bir hukuk sistemi hüküm sürüyor şimdi.HSYK daire başkanının söylediğinin tersine, onca aydını, gazeteciyi, bilim adamını, siyasetçiyi, askeri cezaevine tıkan ÖYMlerin işlevlerinin henüz tamamlanmadığını anlıyoruz. Anlıyoruz ki muhaliflerin çekeceği acılar bitmeyecek daha...

***

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğun tutukluluğunu kuşkuyla karşılayan, MİT Başkanını ÖYMlerden korumak için özel yasa çıkaran Başbakanın, KCK tutuklusu Prof. Büşra Ersanlının terörist olduğuna inanmadığını söyleyen Dışişleri Bakanının, ÖYMlerden sıkıntı duyduklarını belirten bakanların, yasa yapma yetkisini elinde bulundurmasına karşın milletvekili ve diğer tutukluların tahliyeleri için Top artık hâkimlerdediyebilen bir Meclis Başkanının olduğu bir ülke ve hukuk sistemi, yeterince kaygı verici değil mi?

Yargıda, adalette nasıl bir güç dengesi söz konusudur ki, bu manzaralar ortaya çıkıyor?..

Hadi muhalefetin değerlendirmelerini, YARSAVın görüşünü bir yana bırakalım.

Demokrat Yargı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Hâkim Faruk Özsunun Radikalde yer alan görüşlerinden satır başlarını sunalım. Diyor ki Özsu: Bugün siyasal güç el değiştirdi ve siyasal hâkimiyet polis ve ÖYMler eliyle kullanılır oldu...

Özel yetkililerde cemaat su sızdırmaz biçimde örgütlendi. O alan cemaat dışı dindar muhafazakârlardan bile temizlendi... HSYK, adalet komisyonları ve başsavcılıklar ile ÖYMlerde mutlak ve kesin olarak hâkim güç, cemaattir...

Bu saptamalardan hareketle ülkenin adalet ve demokrasi kadar yakıcı ve güncel bir entelektüel sorunu olduğunu söylemenin, bir durum belirlemesinden öteye ne anlamı var?

Güç, yasa dinlemiyorsa, adalet ve hukuk arayanların hali ne olacak?

Başbakanın bile güvende olmadığı, her an herkesin en ucube hukuksal yorumlarla derdest edildiği, edilebileceği bir dönemnasıl atlatılacak?

Yargının, Taşranın kültürel kodlarına hapsolmuş, güce tapan, toplum ve birey düşmanı, antientelektüel, ahlakçı, asosyal bir cemaatyapısından yıllar içinde evrimleşerek kurtulması mı beklenecek?

Oysa kanayan yaralar, çekilen büyük acı ve sıkıntılar için acil demokrasi, acil hukuk ve acil adalet gerek...

(Cumhuriyet)

Serdar KIZIK | Tüm Yazıları
Hits: 1679