Yeni yasa ile aralarında nikâh olmayanların, yani nişanlı ve sevgililerin de tazminat isteme hakları olacak.
Eskiden haksız fiilden doğan manevi tazminat isteme hakkı, zarar görenin kendisi, karısı, anne-baba gibi aile tanımı kapsamındaki kişilere tanınıyordu.
Eee?
Yani?
Yani şimdi bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?
Tartışılır.
Tartışmayacağımız tek konu, bu hükümetin bu yasayı birlikte yaşayanlar veya sevgililer için çıkarmadığı...
Kumalar için mi?
Öyleyse bile insan ikilemde kalıyor. Zorlanarak o duruma düşürülen kadınlara bir hak veriliyor diye de bakabiliriz, kumalık meşrulaştırıyor diye de...
Yoksa kimsenin sevgiliyi düşündüğü falan yok!
Zaten nasıl olur ki!
Nasıl tespit edilir?
Yani kim sevgili sayılacak?
Neye göre?
Süreye göre mi, sevişmeye göre mi?
Kadın hâkime gidip diyecek ki:
“Hâkim Bey aylardır sevişiyoruz...”
Adam atlayacak:
“Üç kere yatmakla sevgili mi olunur???”
Ya da mesela kadın diyecek ki:
“Hâkim Bey, iki yıldır aynı evde yaşıyoruz.”
Adam atlayacak:
“İyi de, kadında tık yok!”
Şahitlere mi soracaklar, nasıl tespit edilecek?
Hadi tespit edildi, tazminat nasıl hesaplanacak?
Adamın yaptıklarına göre mi yoksa yapamadıklarına göre mi!!!!
“Hâkim bey, üç yıldır birlikteyiz, inanın henüz iki dakikayı geçemedik!”
“Verin adamın mallarının dörtte üçünü! Bu kadının çektiklerine sayılsın!”
“Hâkim bey, üç yıldır akşam-sabah perişan etti beni. Tazminat istiyorum, çok yıprandım.”
“Verin malların yarısını...”
(GazeteVatan)