Bırakın Uludere'yi sezaryen verelim!..

~ 27.05.2012, Güngör MENGİ ~

Başbakan sezaryen ve kürtaj karşıtı söylemlerini dün biraz daha keskinleştirdi.

Bir gün önce “Sezaryenle doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı cinayet olarak görüyorum” demişken dün AKP Kadın Kolları Kongresi’nde “Her kürtaj bir Uludere’dir” hükmünü koydu!

Başbakan’ın, gündemden düşmemekte direnen Uludere faciasını sulandırmaya mı uğraştığını, yoksa partisinin muhafazakâr kimliğine türbandan sonra yeni hedefler mi eklemek peşinde olduğunu anlamak için biraz beklemek gerekecektir.

Başbakan’ın sezaryen ve kürtaj karşıtı söylemlerinin yankı uyandırdığını, özellikle internet ortamında zekice ve eğlenceli yorum ve tepkiler aldığını görmek mümkündür.

Şahin için kürtaj...

Mesela Twitter üstünden biri şunu yazmış:

“Üç çocuk.. Kürtaj cinayet.. Sezaryen mekruh.. Ailemizin jinekoloğunu selâmlıyorum!”

Başbakan’ın işine gelmeyen bir gündemi hemen ilgisiz suni bir gündemle değiştirdiğini düşünenler az değil.

Mesela biri “Kürtajla Uludere arasındaki bağlantıyı kuramadım ama peki, öyle olsun” diye yazmış.

Uludere konusunda büyük bir çam devirerek partiyi karıştıran İçişleri Bakanı da nasibini aldı dünkü curcunada.

İşte o hınzır:

“Acaba İdris Naim Şahin için halâ kürtaj şansı var mı?”

Başbakan kürtajı dikkatleri dağıtmak için ortaya atmış da olabilir, çok önemli değil.

Çünkü Uludere gibi öteki konu da üstünde ciddi olarak düşünmeyi hak ediyor.

Nereye kadar gider?

Kürtaj elbette cinayettir.

Annenin hayatını korumak için bir tıbbi mecburiyet yoksa.

Hemen tüm dinler, hamile olmamak için korunmaya ve ön tedbir almaya cevaz vermekle beraber, anne karnına düştüğü andan itibaren her bebeğin yaşama hakkını kutsal sayıyor.

Anne baba da olsa kimseye onu öldürme hakkını vermiyor.

Bu tartışmada asıl mesele Başbakan’ın “en az üç çocuk” önermesidir.

Düzeltilmesi gereken odur.

Çocuk sayısını ülkenin ve ailenin imkânları belirlemeli. Siyasetçilerin milliyetçi ve dinci ideolojilerden beslenen hayalleri ve yönlendirme çabaları değil..

Aile planlaması programı Türkiye’nin en doğru adımlarından biri oldu.

Bu program sayesinde toplumun önemli bir kesimi cinsel cehaletten kurtuldu.

Sevişmeden çoğalma mutsuzluğunu yaşayan kitlelere çoğalmadan sevişmenin öğretilmesi, ailelere bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmanın imkânını kazandırmıştır.

İstenerek geldiği zaman çocuk sevgiye doğar.

Sevilecek, iyi bakılacak mutlu edilecek, sağlam bir gelecek verilebilecekse beş çocuk da olur. Ama yoksa 2 çocuk bile fazladır!

Neyse, umarız Başbakan’ın son çıkışı “dindar nesil yetiştireceğiz” amacının bir alt başlığı değildir.

Çünkü o olursa “kürtaj ve sezaryen yaptırmayın” diyen Başbakan’ın yakında kadınlara “fazla makyaj da yapmayın” diyeceği günün iyice yaklaştığından korkmamız gerekebilir!

(GazeteVatan)

Güngör MENGİ | Tüm Yazıları
Hits: 1414