Özgürlük...

~ 08.04.2012, Mustafa ÇEBİ ~

Savaş boyaları bezenilmiş.
Küresel sömürü çetesi halkların kanını istiyor!
‘İnsan hakları ve demokrasi’ çığlıkları av peşinde...

‘Meta’ işleyişine dayalı fabrika düzenli hayat; ‘eski değer alanlarını’; modern söylemin laik tek tip kuşatması altında azalttı. Yeni hayat, kendi yaşamını biçimlerken, gelenekseli sınırladı.

Tedirgin edilen ‘İnançlar dünyası’; elinden alınan hassasiyet alanlarından rahatsız, ötelenen mağdurlar; öfke ve şiddetlerinden arınamadan yeni hayata eklemlendiler...

Küresel koleksiyonerler bu bavulları yeniden açarak; istedikleri gibi sömürgeci düzende güncelleyerek; modern hayatın sorunlarını çözmek istemekte ve şiddeti halklara karşı örgütlemektedirler…    

Birey ve yaşam
Toplumsal bilinç algısına dahil her yükümlülük; ‘özgürleşmeyi’ umar! Ötekinin yaşam kalitesinden beslenen nezaket ve barış gönüllüğünü içermeden bu nasıl olabilir; düşünmez bile. Kendine ve doğaya yabancılaşmadan; ortamdan, yaratıcı farklılık  desteği almadan; ‘bu sorumluluk temelli olmadan’ nasıl bir ‘özgürleşme’.
Hayatın ortamında meşruiyet kazanan bu ‘özgürlük illüzyonu’ ile eğitir insan kendini.
Meclis ve komisyonlarında göğüs göğüse kavgalar ve tehditler; itaat, el öpme örnekleri. Parti lideri karşısında erişkin olmayan Meclis başkanı, eşitsiz, hiyerarşik bir yaşam kültürünü hissettirir. Bu ‘kral’ kılıklar kafalarımızın içlerine pompalanır; aramızda dolaşır cisimlenirler. Toplum öfkeye boğulur; korkutulur.
Bu çatışmaların bataklık ve çukurlarındakiler; kanlı ticaretlerinin başarılı keyiflerini sürer... 

Yaşam ve Eleştiri
‘İnanç’ itaat odaklıdır ve eleştiriyi sevmez. Modern dünya eleştirisiz yapamaz ve inanca kuşkuludur. Modern yaşam; olasılık eleştirilerini öfkeye dönüştürmeden tek tip hayata ekler ve gerçeği böyle oluşturur. Eleştiri, yaşamın temel anlama yöntemidir ve onsuz bir yaşam ‘maalesef’ sürdürülemez!
Yeni ‘itaat düzeni’ budur! Ve modern toplumlar ‘eleştiri çukurlarında’ böyle eşelenirler.  Sömürgeci ‘Eleştirisiz’ bir dünyanın; ezilen sınıflar üzerindeki baskı maliyetleri yüksektir. Eleştiri; köleliğin içselleşmesini de sağlar! Korkularla ve postmodern cilalı kabuklarla; bu sürdürülür. Kültürel bir sömürü macerasındaki hayatı anlama ve katılmanın yöntemlerindeki bu çatışmalar; insanın, ‘kültür kölesi’ dışı; tüm yabancılığının öznesi sürecine girdiğinde bitebilir.

Modern toplumdaki yaşam, eleştirel döngüde denenerek oluşturulur… Farklı gerçeklik ve algıların, ortak yaşama katılımında işlev gören eleştiri; sosyal denge ve düzenin tüm sorunlarına duyarsız kalamaz ve onları üstlenir. Böylesi ilişki tutulması; insanın üzerinde bir kontrol aracına dönüşür! İnsan kendi gardiyanı olur. Eleştiri, kendini kullananı teslim alıp, üzerinde çalıştığı olgunun da zorunlu parçası haline dönüştürür. Onu bu sorunsal içinde yabancılaştırıp kontrol edilebilen bütünlüğün güç merkezlerinde tutsak eder! Eleştirinin yokluğu hayatı azaltıp, kötürüm mü yapar! Gerçekte ise özgür hayatın ‘Akış’ını anlama ve yönetme dili nedir.   

Neler olmakta

Yukarıdan aşağıya ‘acilen’ inşa edilen ‘çağdaş rekabetli’ toplum tasarımları; meşruiyet ve desteklerini, halklardan almazlar. Toplumsal katılım, zayıf ve güdüktür… Dışlanan; içsel uyum, katılım ve aidiyet duyguları; istenen yol ve hedeflerde baskılanır, ödüllenir ve koşullanır.
‘Türk Baharı’ savaş ihtiyacıyla kıvranan sömürgeci irade; halkları katletmek istiyor. Merdiven altı üretilen bu illegal talan tasarımı, ‘insan hakları ve demokrasi’ cıngıllı tezgahlarda.
Oysa, baskılanarak kurulan tüm bu toplum düşleri gibi, boş heveslerdir!...    

Mustafa ÇEBİ | Tüm Yazıları
Hits: 3487