Arap Baharı'ndan Arap cehennemine

~ 24.03.2012, Yalçın DOĞAN ~

ÖLÜM, işkence, kayıp insanlar, soygun, mafya, sömürü, diktatör kavramları havada uçuşuyor. Salonda söz alan herkes bu kavramlardan bir kaçını mutlaka kullanıyor. Somut örnek göstererek.
 

Kendi ülkelerinde demokrasi arayan rejim muhalifleri İstanbul’da. Kendi ülkelerinde ayaklanan, hayatlarını değiştirmek için yola çıkan, ardından hüsrana uğrayanlar İstanbul’da, CHP’nin konuğu.

Arap Baharı başladığından bu yana hükümet çeşitli temaslar yürütüyor. Şimdi CHP de, tam ana muhalefet olarak girişimde bulunarak, uluslararası bir toplantıya imza atıyor. İstanbul’da dün Sosyalist Enternasyonal Özel Komite toplantısı düzenleniyor, Arap Baharı’nı konuşmak üzere. Özel komite ilk toplantıyı geçen ekim ayında Girit’te yapıyor, ikincisi dün İstanbul’da.

On altı Arap ve Avrupa ülkesi sosyal demokrat parti temsilcileri Arap Baharı yolculuğunu kaygıyla izliyor.

Konuşmaları dinliyorum, Arap Baharı yerini Arap sonbaharı ya da Arap cehennemine bırakıyor. Adı bahar, ancak devrilen diktatörlükler sonrasında, bahar o ülkelere henüz çok uzak.

DERT ORTAK

Örneğin, Lübnan temsilcisi, “Benim ülkem felaket biçimde parçalanmış durumda” diye söze başlıyor. İnsan hakları ihlallerinden soygun düzenine kadar bütün kepazelikleri anlatıyor.

Örneğin, Yemen temsilcisi ülkesini yönetenlerle dış güçlerin ittifakından doğan talanı aktarırken, “Yabancıların ülkemizden çaldığı  varlıklarımızı geri istiyoruz” diyor.

Örneğin, Suriye temsilcisi Beşar Esad ve babası Hafız Esad’ın insanlar üzerindeki sınırsız baskısını, halkı nasıl soyduklarını aktarıyor. “Toplam gelirin yüzde yirmisini sadece Esad ailesinin elde ettiğini” söylüyor ve soruyor, “Bu rejimi Beşar’ın reforma tabi tutması mümkün mü?”

HALKLARIN İSYANI

Batı, Arap dünyasında bahar rüzgarları estiriyor. Oysa, o ülkeleri yıllardır sömürüyor. O ülkelerin diktatörleriyle kol kola girerek. Şimdi değişen ne?

Halkların isyanı, o isyana sihirli bir başlık atarak, Arap Baharı, halklardan yana görünmek.

Ne var ki, Arap Baharı’nı ne kadar desteklerse desteklesin, devrilen rejimlerin yerine kurulması umut edilen demokrasiler henüz ortada yok. Arap ülkelerinden gelen bütün üyeler Batı’nın ikiyüzlülüğünü örneklerle sergiliyor. Halklar isyan edince, el mahkum, mecburen bahar.

Madem Batı bu kadar bahar meraklısı, bahar şimdi neden sonbahara, daha keskin deyimle, cehenneme dönüşme eğiliminde. Dün herkes bu soruya yanıt arıyor.
En çok Suriye tartışılıyor. Belli ki, oraya bahar bu haliyle bile geç gelecek. Bahardan önce Suriye’ye Sosyalist Enternasyonal heyeti gidecek.

Papandreu yıpranmış, nasıl yıpranmasın?

SOSYALİST Enternasyonal Başkanı Yunanistan eski Başbakanı Yorgo Papandreu. Onu kaçıncı kez gördüğümü anımsamıyorum ancak, Yunanistan krizi ve krizle gelen sorunlardan dolayı bir yıpranmışlık her halinden belli.

Onun döneminde Türkiye ile Yunanistan arasında 35 anlaşma imzalanmış. O, anlaşmalara gönderme yapmak yerine, iki ülke ilişkilerinde insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğüne vurgu yapıyor.

Arap Baharı’nı bu açıdan yorumluyor. Suriye’den söz ederken, Annan’la görüştüğünü ve Suriye’ye baskı yapılması gerektiğini ekliyor.
“Diktatörlere karşı savaşmalıyız” derken, salona bakıyorum, hepsi bir diktatörlükten geliyor. Hepsi yorgun, hepsi bezgin, hepsi umut arıyor.

Kılıçdaroğlu ‘yoldaşlara’ Türkiye’yi anlattı

SOSYALİST Enternasyonal toplantılarının en hoşuma giden deyimlerinden biri, “yoldaşlar”. Avrupa sosyal demokrat partilerinde hiç değişmeyen hitap biçimi “yoldaşlar” dünkü toplantıda yine yerli yerinde kullanılıyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmasına “yoldaşlarım” seslenişi ile başlıyor. Toplantıda konuşan her üye gibi, Kılıçdaroğlu da, kendi açısından Türkiye profili çiziyor:

“Türkiye Tahrir Meydanı’ndaki öğrencilere özgürlük çağrısı yapıyor, ama kendi şehirlerindeki meydanlarda öğrenciler polisten acımasızca dayak yiyor, hapse giriyor, okuldan atılıyor.

(...) Bugün Türk medyası baskı altında. Türkiye’de iktidar aleyhine düşünmenin ve yazmanın iki cevabı var. Ya evler gece yarısı basılıyor ve insanlar hapse atılıyor ya da işsiz kalıyor. (...) Türkiye’de demokrasi bütün boyutlarıyla ciddi gerileme içinde.”

Kendi ülkelerindeki demokrasiye aykırı uygulamaları anlatmak üzere İstanbul’a gelen Arap ülkelerinin temsilcileri, sanıyorum Türkiye üzerine ilk kez farklı bir ses duyuyorlar, bu nedenle irkiliyorlar.

Uluslararası genç sosyalistler

TÜRKİYE’yi ne kadar yakından izliyorlarsa, dünyayı da o kadar yakından izliyorlar. Olayları sol açıdan yorumluyor, çözümleri sol açıdan arıyorlar. CHP Gençlik Kolları.

Sosyalist Enternasyonal toplantısında onlara rastlıyorum. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Barbaros Dinçer ile yardımcısı Gökçe Pişkin dünya gençleri açısından Arap Baharı’nı yorumluyor.

CHP Sosyalist Enternasyonal üyesi, CHP Gençlik Kolları Uluslararası Genç Sosyalistler’in üyesi. Genç sosyalistler Paraguay’da toplanacak, CHP gençleri oraya katılacak. Onlar geçen yıl da Avrupa Genç Sosyalistler toplantısına da gidiyor.

Hem genç, hem sosyalist, elbette Ortadoğu’daki ilerici hareketleri destekliyorlar. Elbette diktatörlüklere karşılar. Diktatörlere karşı ortak savaşmak için dünya gençleri arasında müthiş bir dayanışma var.

CHP gençleri bu dayanışmanın Türkiye kolu.

(Hürriyet)

Yalçın DOĞAN | Tüm Yazıları
Hits: 1571