Nefeslerin tutulduğu maç oldu. Devleşen ayaklar, yerini bulan paslar, direkleri sıyırıp giden topların arkasından çekilen ahlar…
Önemli maçtı.
GS, gücünü sahaya vidaladı.
FB, gücünü sahaya yansıttı.
Derbi maçı dün oynandı.
Spor Bakanı kazandı.
Belli ki, Gençlik ve Spor Bakanı, GS ile FB'li futbolcularının kazanmak için sarıldıkları; “gücün sahaya yansıtılması ve takım oyunun sahaya vidalanması” taktiğini benimsemiş, kendine uyguluyor.
Bakan, altyapının kazancını kavramış.
25 bin TL’ye ev alıyor.
Ev 300 bin TL oluyor.
Bu kadar yüksek kazanç ancak “gücün sahaya yansıtılması ve takım oyunun öneminin kazanma hırsına vidalanmasıyla” mümkün olabiliyor. Spor Bakanı Ömer Çelik, Altındağ Belediyesi Tarihi Alanları Koruma Şefi Alpaslan Ekinci ile “takım oyunu” kurup ona Ankara’nın tarihi bölgesi Hamam önünde 2 tane tarihi evi satın alması için vekalet verdi, sonra da birlikte takım oyunun gücünü sahaya yansıttılar.
2009 ‘da iki ev satın alındı.
Her birine 25 bin TL ödendi.
Xxx
Sayın Bakan ile tarihi alanları koruma şefi bu bölgede belediyenin harcama yapıp; “iyileştirme-geliştirme-yenilme alt yapı çalışmalarını (resterasyon) ” bitireceğini ve kimsenin yüzüne bakmadığı bu külüstür evlerin çok değerleneceğini bildikleri için “güçlerini sahaya” yansıttılar.
2 yıl geçti.
Al yapı (resterasyon) bitti.
Yılın golü oldu.
Evlerin teki 300 bin TL oldu.
Bu tip takım oyunu “etik açıdan kırmızı kartlık” ancak Sayın Bakan ile tarihi alanları koruma Sayın Müdürü'nün oynadığı takım oyununun hakemleri de kendileri olduğu için attıkları gol faul sayılmadı. Skora gol diye yazıldı.
Bakan takım oyununun lezzetini tattı.
Ev kapatırken takım oyunu oynuyor.
Altyapının önemine dikkat kesiliyor.
Umud ediyorum Bakan, bu seçkin dikkatini Türk fufutboluna da yansıtır. Geçenlerde spor yorumcusu Uğur Meleke, “Türk takımlarının alt yapıdan sporcu yetiştirmek konusunda gösterdikleri sefalet ve zavallılığı” anlatan kıyaslamalı bir yazı yazdı.
2 örnek takımı ele aldı.
İspanya’da Barcelona.
Türkiye’de Beşiktaş.
Xxx
İspanya’nın Barcelona takımı, yedekleri de hesaba katarak, bir maçta oynattığı 14 futbolcunun 12’sini “kendi alt yapısından” yetiştiriyor. Bizim Beşiktaş takımının ise bir maçta oynattığı 14 futbolcunun sadece 1 tanesi “Beşiktaş alt yapısından” geliyor.
İşte tablo bu.
Altyapıya yatırım yok.
Sadece Beşiktaş altyapısız değil. Bütün takımlarımız aynı. Yabancı futbolcuya milyonlarca dolar transfer parası akıtılıyor. Bakan ise bu altyapısızlığı seyrediyor fakat tarihi evleri ucuza kapatırken “altyapıya verdiği önemin” kendisine 2 yıl içinde “50 bin TL yatırıp 600 bin TL’lik değer yaratabileceğini” de görüyor. Sayın Bakan, altyapı lezetini Türk futboluna yansıtacak çabayı bir gösterebilse; bizim Beşiktaş, belki de kendi sahasında Atlatico Madrid karşısında 3 gol yeyip havlu atmayacaktı.
KUTU
(uyan borusu)
Paşa paşa dinledi!
CİA Başkanı Orgeneral David Petraeus, Süleymanye’de Türk subaylarının başına çuval geçirilmesi emrini veren komutandı. ABD ordusu Irak’ı işgal etti. Irak üçe bölündü. David Petraeus, üniformasını çıkartmadı, Afganistan’da görevlendirildi. Üniformasını yine çıkarmadı(muazzaf subay olarak) CİA başkanı yapıldı. Üniformasıyla geçen gün Ankara’ya geldi, üniformasıyla Başbakan Tayip Erdoğan’la masaya oturdu, Suriye’yi görüştü. Tayyip Erdoğan, “ABD niçin bir generali sivil kuruluş olan CİA’nın başına getirerek, askeri vesayeti kabul ediyor” diye hiç itiraz etmeden paşa paşa David Petraus’u dinledi. David Petraus, üniformasıyla konuştu!
