"Bu komployu kuranlar Silivri'ye girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek!"

~ 16.03.2012, Şükrü YAVUZ ~

“Gölge CIA” denilen Amerikan düşünce kuruluşu Stratfor’un Türkiye yazışmalarını yayımlayan Taraf Gazetesi, “eski Gülenci” bir Hürriyet yazarının, 2010 yılında bu kuruluşa Tayyip Erdoğan-Fethullah Gülen ilişkisini anlattığını yazdı.
“Eski Gülenci” yazara göre, Başbakan Erdoğan, Gülen’i sevmiyor ya da nefret ediyormuş. Bütün ilişkileri karşılıklı çıkar üstüne kuruluymuş. Çünkü Gülen’in güçlü bir siyasi partiye, Erdoğan’ın da geniş bir siyasi desteğe ihtiyacı varmış.

Aralarında Ergenekon davası konusunda büyük kavgalar olmuş. Erdoğan, işlerin mahvolabileceğini düşünerek biraz geri adım atmak istemiş. Cemaat ise artık kendisini desteklemeyene merhametsiz, hedef gösterip yok eden, saldırgan bir hal almış. Ve Gülen, davayı genişletme konusunda ısrarcı davranmış…
“Davayı genişletme konusundaki ısrar”ın kurbanlarından; Oda TV davası sanıkları gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık da 375 gün yattıktan sonra Silivri’den tahliye olduklarında, yaptıkları ilk açıklamalarda yukarıdaki iddialar paralelinde konuştular.

Şener, “Bu işlerde cemaatin parmağı büyük” dedi. Şık da kendilerine komplo kuranın Gülen cemaati, buna göz yumanın da AKP iktidarı olduğunu vurguladı.
Şık, başka şeyler de söyledi. Ertuğrul Özkök’e, “Yakın veya en geç orta gelecekte bir iddianame haline, adalet tarihimizde karanlık bir dönemi simgeleyen nakarat haline geleceğini göreceksiniz” dedirten şu sözleri sarf etti:
“Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hâkimler bu cezaevine girecek. Ant içiyorum. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, o çete bağlantılı adamlar buraya girecek!”…

“Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü”nde biri açık, sekizi L tipi kapalı, 9 hapishane var. Bu hapishaneler internetteki resmi sitelerinde kendilerini tanıtıyor. Birkaç alıntı:
“Ceza infaz kurumunda, bireysel odalar 12.45 m², açık avlular 65.19 m², ortak yaşam ünitesi 56.59 m² olup 21 kişinin bir arada bulunduğu bir ünite toplam 208,93 m²'dir. Hükümlü ve tutuklu odalarında 100 x 125 cm boyutlarında ışık alan çift ve saydam camlı pencereler bulunmaktadır.”

“Her bölümün ortak yaşam alanında bir adet TV anten girişi, bir adet çok kanallı merkezi radyo, küçük bir mutfak (çay pişirme ve pişirilmeden yenebilen sebze meyveler ile bulaşıkların yıkanması için) elektrikli ısıtıcı için bir adet priz, acil durumlarda personelin çağrılması için 1 adet ışıklı çağırma butonu bulunmaktadır.”
“İnfazdaki temel amaç; tüketen, yararsız, asi, hayata küskün, kendisi ile barışık olmayan mahkûm tipinden, işlediği suçtan dolayı pişman olmuş ve hatalarından ders almış, kurallara uyan, üreten ve kendisini sosyal çevre için yararlı hisseden, kendisi ve toplumla barışık mahkûm tipine geçişin başarılmasıdır.”
“Hükümlü ve tutuklulara tanınan (bazı) haklar… 4- Her hafta 10 dakikayı geçmeyecek şekilde yakınları ile telefon görüşmesi yapabilir… 8- Kurum berberine ücretsiz tıraş olma hakkı vardır… 18-Şikayet ve dilekçe yazma hakları vardır… 20-Kurum kantininden alışveriş yapma hakkı vardır…”

Resmi bilgiler böyle. Canlı tanıkların; Nedim Şener ve Ahmet Şık ile birlikte tahliye olan diğer iki Oda TV davası sanığı Coşkun Musluk ve Sait Çakır’ın “Silivri” gözlemleriyse şöyle…
Sait Çakır, “Orayı bir mezarlık gibi düşünün, biz canlı canlı mezarda yalnızlığı paylaşıyorduk” diyor, Coşkun Musluk da “Orada sadece demir ve beton var. Siz demir ve betondan daha güçlü olmak zorundasınız”…
Nedim Şener’e göre de “Silivri'de her şey insanları çürütmek adına hazırlanmış. Silivri'de insan ait hiçbir şey yok.”

Coşkun Musluk Tuncay Özkan’la, Sait Çakır da Mustafa Balbay’la Silivri’de “tecrit arkadaşlığı” yaptılar.
Çakır, Mustafa Balbay’dan selam getiriyor: “Çok güçlü ve hayata olumlu bakan bir insan. Bir kırgınlığı yok ama adalet duygusu zedelenmiş.”
Musluk da Tuncay Özkan’ı anlatıyor: “4 yıldır tutuklu ama bunun bir kâbus olduğuna ve uyanınca biteceğine inanıyor. ‘Yılgınlık yok, direnç var' diyor.”
Son söz de Coşkun Musluk’un olsun: “Meslek sahiplerine, aydınlara, gazetecilere sesleniyorum. Hapse girmekten korkmayın. Hapislik, mesleğini satmış olmaktan kötü değil. Gerçekleri yazmaya devam edin, ancak bu şekilde bu haksızlıklar sona erecek...”

(Yurt Gazetesi)

Şükrü YAVUZ | Tüm Yazıları
Hits: 3823