Bugün iktidar katında yaşanan kavga yaratılış teorisine uygun görünüyor. Yaratılış teorisine göre, insanoğlu Adem ile Havva’dan geliyor. Dünya malıyla ilgili ilk gereksiz kavgayı dedemden duymuştum. Adem ile Havva’nın çocukları Habil ile Kâbil geçinemedikleri için mallarını bölüyorlar, koca dünyanın sahipleri zaten ikisi. Sınır taşları diziyorlar orası senin burası benim diye. Bu arada aralarında kavga çıkıyor, yerde debelenirlerken kardeşlerden biri ayağıyla sınır taşlarını öteki tarafa itmeye çalışıyor, daha çok yeri olsun diye. Hesap bilemediği için kendince daha çok yerin sahibi olacağını sanıyor. Kocaman dünyayı iki kardeş paylaşamıyor. Bir önceki pazartesi günü Mustafa Sönmez’in yazısında “Durun siz kardeşsiniz!” diye enfes bir tanımlama okuyunca aklıma geldi bu kardeş kavgalarının başlangıcı...
Biz solcu milleti, yaratılış teorisine inanmadığımız için, Kenan Evren ülkeyi komünistlerden kurtarmadan önce, zamanın faşistleri, maymun fotoğraflarını gösterip “İşte komünistlerin dedesi” diye bizi aşağılamaya çalışırlardı akıllarınca. Onların yerini şimdi AKP’liler aldı.
Yaratılış teorisine uygun olarak AKP-Fethullahçı kavgası Habil ile Kâbil’in “mal paylaşım” kavgasına benziyor gibi geldi. Paylaşılacak şeyler o kadar büyüdü ki şaşırdılar. İnançlarına göre öteki dünyada hayal ettikleri her şeye burada fazlasıyla kavuşunca durumu hiç de riske atmıyorlar. Cenneti burada yaşamanın hiç de zararı yok, hele fakir fukaraya yardım ederlerse açık da kapanabilir. Zenginlik de o kadar kötü değilmiş, ya öteki taraf yoksa, burada keyifli yaşamanın tadına da doyum olmuyor.
Bunlardan önce zengin olmuş veya doğmuş kadınlar bile, bu dünyada yapabilecekleri her şeyi yapmışlar, artık hiçbir şeyden zevk alamaz duruma gelmişler, ahireti de garantilemek için arada bir umreye gidiyorlar. Bir nevi “terapi yapıyorlar”, -ay kız vallahi çok rahatladım- döndüklerinde “nerede kalmıştık” diyerek eski hayatlarına devam ediyorlar. Zaten sırat köprüsünün başındaki terazide sevaplar ve günahlar tartıldığına göre… Bizim için ise zaten ölçmeye bile gerek yok, gideceğim yer belli.
Başbakan, “Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz” deyince birden aklıma geldi. Hapisteki sekiz milletvekili artık kurtulabilir. Bunları milli irade seçtiğine ve bu irade en çok oyu da AKP’ye verdiğine göre, hepsi birden partilerinden istifa edip AKP’ye geçsinler. Milli iradenin üstünde hiçbir güç olmadığını göstersinler, yeni çıkacak “milli iradeye saygı” adı verilecek bir kanunla tahliye edilsinler. Bir şey daha aklıma geldi ama kimseye söylemeyin, aramızda kalsın eşleriniz ve kızlarınız da ziyarete geldiklerinde başlarına türban taksınlar, kitaba uygun olsun ama... Bundan böyle AKP’ye AKP demeyin Ak Parti deyin ne olacak ki?
(Cumhuriyet)