'KORKU TOPLUMU YARATILMAKTA'

~ 20.02.2012, Mehmet TEZKAN ~

Star’ın Açık Görüş ekini okuyorum..   Şöyle cümleler var..
“Hukuk devleti, adil yargılanma hakkı ve tabii hakim ilkeleri açısından özel yargı kurumları çok sorunludurlar ve bu yüzden de kararlarının meşruluğu her zaman tartışılmıştır”
Ne diyo bu ya!..
Yerimden doğruldum.. Resmen kararlarının meşruluğu tartışma konusudur diyor..
Hepsinin mi?
Yazıya devam ettim..
“Savcıların yapması gereken her şey doğrudan polis tarafından yapılmakta ve polisin hazırladığı fezlekeler iddianameye dönüşerek mahkemelere gönderilmektedir. Türkiye yargı tarihine ‘fezleke hukuku’ kavramını ve mekanizmasını armağan etme yolunda adım adım ilerlemektedir”
Şaka mı!..
* * *
Yani bütün davalarda iddianameleri savcılar değil de polisler mi hazırladı?
Polis fezlekeleri iddianame mi oldu?
Ergenekon’da, Balyoz’da, OdaTV’de, Andıç’ta, ötekilerde!..
Allah Allah dedim yanlış gazetenin ilavesini mi aldım..
Kontrol ettim; doğru..
Okuduğum iktidara yakınlığıyla bilinen Star’ın Açık Görüş eki..
Bu satırları yazan da SETA’dan Yılmaz Ensaroğlu..
* * *
Şaşırmadım desem yalan olur.. Star için bu ne süratli dönüştür.. Düne kadar bunları söyleyenler..
Davaları sulandırmakla..
Ergenekonculara hizmet etmekle..
İddianameleri, davaları irtibatsızlaştırmakla itham ediliyordu..
Neredeyse savcılar tarafından eleştirilerin önünü kesmek için ‘itibarsızlaştırmak’ diye yeni bir suç türü oluşturuluyordu..
Bir anda işler değiştir.. Nehir tersine akmaya başladı..
* * *
Okuyorum ama kendimden emin değilim..
Bir karışıklık olmasın diye ilavenin birinci sayfasına bir daha baktım..
Nal gibi Açık Görüş yazıyor..
Başyazıyı da Başbakan’ın danışmanı, AKP milletvekili Yalçın Akdoğan yazmış.. 
Doğru yerdeyim yani..
Ağzım bir karış açık okumaya devam ettim..
“Daha öncekilerde olduğu gibi, bu son operasyonda da masumiyet karinesini yerle bir eden ‘şüphelileri’ açıkça ve kesin bir dille mahkum eden ifadelerle dolu bir kara propaganda, bizzat özel yetkililerimizin eliyle yürütülüyor”
* * *
MİT olayındaki tavırlarını anladım da.. ‘Daha öncekilerde olduğu gibi’ girizgahını anlamadım..
Tüm davalarda masumiyet karinesini yerle bir eden kara propaganda mı vardı?
* * *
Kaçak var dedim, makale sızma.. Başka yer için yazıldı, yanlışlıkla Star’a gönderildi, karambolde sayfaya kondu..
Başka türlüsü olur mu?
Bu eleştirileri yapanlara yıllardır söylenmedik laf kalmadıktan sonra..
* * *
Şu saptamaya bakın..
“Özel yetkilere sahip olmanın verdiği aşırı özgüvenle korku toplumu yaratılmakta”
Kalktım banyoya gittim yüzüme soğuk su vurdum..
Geldim bir daha okudum..
Korku toplumu yaratılmakta denilmiş.
Hem de Star gazetesinde..
Bu, CHP’nin iddiası değil miydi?
Sayfayı çevirdim bir yazı daha.. Başlığı söyleyeyim gerisini anlayın..
Özel Yetkili Mahkeme’nin miadı doldu..
* * *
Eki bıraktım ana gazeteyi aldım.. Manşetteki haber ilavede okuduğum makalelerin üzerine kaymaklı kadayıf gibi geldi..
HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, özel yetkili mahkemelerin yetkisinin daraltılması gerektiğini söylemiş ve..
“Kamuoyunda emniyetten ne gelirse davaya dönüşüyor, kişilerin lekelenmeme hakkına, masumiyet karinesine özen gösterilmiyor, soruşturma ve davalar özensiz yürütülüyor şeklinde bir algı var”  demiş..
Mahkemeleri özgürlükleri askıya alacak uygulamalardan kaçınmaları için uyarmış..
* * *
Kendime sıkı bir cimdik attım..
Rüyada değilim, okuduklarım gerçekti..
7 Şubat milat mı oluyor ne!..




Hukuk devleti nasıl olunmaz

Haklı haksız, doğru yanlış, haddini aşan, aşmayan..
Yargı birilerine dokunduğu zaman, bir şeylere el attığı zaman..
Yapılan..
Üstünlerin değil hukukun üstünlüğü kabul ediliyor..
Eskisi gibi birilerinin değil milletin yargısı devreye girmiş oluyor..
12 Eylül referandumuyla yargı vesayetinin yıkıldığının göstergesi sayılıyor..
Herkes yasalar karşısında eşittir deniliyor..
Yargıya güvenmeliyiz, mahkeme sonuçlanmadan kimse suçlu ilan edilmez, sonucu bekleyelim söylemi başlıyor..
* * *
Aynı yargı başka birilerine dokunduğu zaman, başka bir şeylere el attığı zaman..
Yargı vesayeti  deniliyor..
Yargının otoriterleşerek otonomlaşması kabul ediliyor..
Yargının istediği zaman öyle herkese el sürememesi savunuluyor..
Siyaseti cendereye alma girişimi sayılıyor..
Yargıya karşı durmak ‘demokrasi zaferi’ ilan ediliyor..
* * *
Çelişki yok mu?
Var..
Benim de aklım buna kesmiyor..  Aynı kişilerin, aynı yazar çizerlerin benzer olaylarda bu kadar farklı tavırlar almasını anlamıyorum..
Bir ilke olması lazım değil mi?.
Biz de bi öyle, bi böyle!.
Şunu söyleyeyim..
Bazen öyle bazen böyle olursa orası hukuk devleti olmaz!


Deniz Feneri’nin kadrolu şüphelileri

Yargıdan başladık, bugün yargıyla kapatalım..
Bu toz duman arasında gürültüye gitti.. Oysa çok önemli.. Deniz Fener’i E.V. savcıları için yazılan iddianame kabul edildi..
Suçlayandılar.. İddia makamı..
Önce ‘şüpheli’ durumuna geçtiler..
Şimdi ‘sanık’ oldular..
* * *
Peki suçladıklarına ne oldu?
Şüphelilere.. 
Onlar kadrolu şüpheli..
Üç yıldır şüpheli şüpheli dolaşıyorlar.. Soruşturma bitmediği için, iddianame yazılmadığı için konumları değişmiyor..
‘Sanık’  olamıyorlar..
* * *
İddiaya girerim.. Savcıların davası biter ya beraat ederler ya mahkum olurlar..
Deniz Feneri ‘şüphelilerinin şüpheli durumu’ hala değişmez..
İddianameleri yazılmaz..

(Milliyet)

Mehmet TEZKAN | Tüm Yazıları
Hits: 1680