Yirmi Yıl Sonra Temiz Eller

~ 29.01.2012, Nilgün CERRAHOĞLU ~
“Temiz Eller hüsranla sonuçlandı” diyor İtalya’nın eski Temiz Eller yargıcı Gherardo Colombo;“Temiz Eller hiçbir şey değiştiremedi. Yargıya hatta darbe indirmek suretiyle tümüyle ters yönde etki yarattı. Toplumda yolsuzlukla haşır neşir; içli dışlı yaşamak fikrine meşruiyet kazandırdı...”
Dile kolay. Yirmi yıl geçmiş…
Sürgünde ölen Craxi gibi başbakanları Çizme’de yargı önüne çıkaran; soğuk savaş yıllarında ülkeye hâkim olan tüm siyaset sınıfını toplu halde tasfiye eden; bürokrasi, finans, iş çevreleri dahil olmak üzere toplam 5 bin kişinin “rüşvet ve yolsuzluk” gerekçeleriyle yargılanmasına yol açan, bir düzine ünlünün “intiharıyla” sonuçlanan sürecin yirminci yıldönümünde gelinen noktayı “Temiz Eller” ekibinin entelektüel yargıcı Gherardo Colombo, “L’Espresso” dergisine verdiği söyleşide işte kısaca böyle özetliyor.
Colombo’yu “Temiz Eller” sürecini “hukuk devleti” misyonuyla kucakladığı yıllarda bizzat tanımış, kendisiyle defalarca konuşup röportaj yapmıştım.
“Yasallık nedir?”, “Yasallık eğitimi”, “Kurallar üzerine”, “Çocuklara kuralları anlatmak”, “Çocukların sorularıyla anayasa”, “Demokrasi” gibi kitapların da yazarı olan yargıç; kitap isimlerinden de anlaşılacağı üzere; yaşam boyu “hukuk devleti” ideali peşinden koşan ve bu ideali yaşadığı topluma da yerleştirmek için büyük mücadele veren üst düzey bir hukuk adamıydı…
Yargıcın düş kırıklığı
“Hukuk devleti”nin olmadığı yerde “demokrasi”nin olamayacağını düşünen; “yasallık anlayışı” ve“kurallara saygı”nın her şeyden önce bir bilinç ve kültür meselesi olduğunu savunan Colombo;“Temiz Eller”le amaçlanan bu kültürel devrimin İtalya’da -heyhat!- hayata geçirilemediğini söylüyor.
“Yasa herkes için eşit mi?” başlıklı son kitabı ve “Temiz Eller’in 20. yıldönümü” vesilesiyle“L’Espresso” dergisine konuşan yargıç; derin düş kırıklığı içinde İtalya’daki yoz sistemin geçen yıllar içinde tümüyle içselleştirildiğini, “Temiz Eller” davalarının zamanaşımıyla çoğu kez düştüğünü (süreci tersyüz eden sabık Başbakan Berlusconi sayesinde!) çok yasanın yol boyu değiştirildiğini, belli suçların suç olmaktan çıkarıldığını ve yargı süreci kurallarıyla oynandığını, dokunulması gereken insanların “dokunulmazlık” duygusunun böylece büsbütün pekiştiğini anlatıyor.
Son kalan “rüşvet ve yolsuzluk” davalarından da -“zamanaşımı” yöntemiyle- paçayı sıyırmak üzere olan, bu arada İtalya’nın son on yedi yılına başbakan ya da ana muhalefet lideri olarak damga basan Berlusconi, Colombo’nun söz ettiği “güçlülerin pekişen dokunulmazlık duygusunun” en somut örneği. O kadar ki insan, Berlusconi’ye her bakışta “Budur!” diye düşünüyor: “Güçlü olan demek, ipliği ne kadar pazara çıkarsa çıksın, kendi kanunlarını dayatabiliyor!”
Kilit: Kamuoyu desteği
“Kim olursan ol; yasa karşısında hesap vereceksin!” anlayışıyla girişilen “Temiz Eller” oysa ki bunun tam 180 derece tersini savunmaktaydı…
Yargıya çıkarılması tasavvur edilemeyecek parlamenterler, politikacı ve liderlerin “Meclis dokunulmazlıkları” 90’lar başında bir bir bu düşünceyle kaldırılmıştı…
Aradan geçen yirmi yıl, meselenin sade teknik manada “dokunulmazlıkları kaldırmaktan” ibaret olmadığını gösterdi.
“Cesur savcıların varlığı” da başarıyı garantilemedi.
“Temiz Eller”in mesafe kat edebilmesindeki en büyük anahtar, öncelikli olarak kamuoyu ve medya desteğinin sürdürülebilmesindeydi….
Ne var ki art arda gelen ve zaman içinde uzayan “tutuklama ve gözaltı dalgaları” kamuoyunu yordu. Bu yorgunluk bir süre sonra halk arasında “tutuklamaların gerekçelerinden” çok bizatihi sürecin baştan sona sorgulanmasına yol açtı. İnsanlar gitgide “Hoop! Burası bir yargıçlar devleti mi olmaya başladı?” demeye başladı.
İlk üç yılın ardından böyle tam kafaların karışmaya başladığı bir dönemde işte pusuda bekleyen Berlusconi siyasete, bu bulanık ortamda girdi ve elindeki medya imkânlarıyla süreci yönlendirdi. Güçleri fiilen kendi elinde, “tek elde” topladı.
Temiz Eller’i başta harekete geçiren “yargı bağımsızlığı”, teslim alındı.
“Temiz toplum” idealleriyle devreye giren yargıçlar, geri püskürtüldüler…
İtalya’nın temiz eller sürecini duyduklarından bu yana asla takip etmemiş insanların çıkıp Türkiye’de de “Biz de İtalyan usulü Temiz Eller yapıyoruz” diye tef çaldıkları “Ergenekon süreci”başında bunları yazmıştım…
“Ergenekon”un “Temiz Eller”le uzak yakın ilgisi yok. Ama hadi bunu da kenara koyalım. İtalya’dan marka/model diye aldığınız şey, anavatanında battı, hüsrana uğradı, diye bu köşede dilim döndüğünce anlattım..
“Sağnak”ta tekrar tekrar işlediğimiz bu konu işte şimdi “Temiz Eller”in 20. yıldönümü vesilesiyle, bizzat süreci yönlendiren yargıçlar tarafından dile getiriliyor:
“Temiz Eller hezimete uğramış ve karaya oturmuştur!”
 
(Cumhuriyet)
Nilgün CERRAHOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1748