CUMHURİYET HALK PARTİSİ

~ 11.11.2010, Av. Reha TAŞKESEN ~

Partinin adı iki önemli noktaya dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi, “Cumhuriyet Partisi” ya da “Cumhuriyetin Partisi” olması; ikincisi ise “Halk Partisi” ya da “Halkın Partisi” olması özellikleridir. Peki, yakın geçmişimiz itibariyle parti adından aldığı bu önemli tarihsel sorumluluklarının gereklerini yerine getirebilmiş midir? İsterseniz önyargılı da olmayalım ve bu sorunun yanıtını kamuoyuna bırakalım. Ancak, yanıtın verilmesine katkı sağlayacak bazı sorulara da göz atalım.

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Cumhuriyetin değerlerini korumak adına toplumun kılcal damarlarına değin ulaşarak, insanlarımızın inançlarına ve geleneklerine saygılı olma anlayışı içerisinde ve içtenlikli bir şekilde tabanda bir çalışma yapmış mıdır? Yoksa sadece Ankara’da TBMM ve Yüksek Yargı vb. kurumlar düzleminde çalışma yaparak sorumluluklarının yerine getirme anlamında eksik bir izlenim mi vermiştir?

 

Seçim kazanma ve iktidar olma, Türkiye’nin kalkınması ve büyümesi, vatandaşın huzur ve refah gereksinmesinin karşılanması için sorumluluk alma heyecanı ile çalışmış mıdır? Yoksa sadece delegeler bizim olsun, bir milletvekili yeter anlayışı içerisinde yılları hovarda şekilde harcamış mıdır?

 

Parti örgütünün yurt sathında yaygın ve etkin kılınması için yoğun çaba göstermiş midir? Yoksa nasıl olsa vatandaşın bir kısmı beni kısıtsız koşulsuz desteklemektedir diyerek Parti’ye TBMM’deki muhalefet sıraları bana yeter anlayışı mı egemen olmuştur?

 

Cumhuriyetin değerlerini sürekli bir devinim içerisinde zamana ve koşullara uygun şekilde geliştirmiş, yurt sathında yeni kuşakların onları severek benimsemesine, sınırların ötesinde önemsenerek tartışılmasına katkı sağlamış mıdır? Yoksa nasıl olsa zora düşersek her zaman olduğu gibi birileri gelir her şeyi düzene sokar anlayışı içerisinde edilgen mi kalmıştır?

 

21nci yüzyılın yeni fırsatları ve riskleri beraberinde getirdiğini algılayarak Türkiye’nin önüne yeni ve heyecan verecek projeler koymuş mudur? Yoksa salt bir iki kavramın arkasına sığınarak ucuz bir siyaset anlayışını benimsemiş ve oy oranının belli bir yüzde düzeyinde kalması için özel bir çaba mı harcamıştır?

 

Geniş kitleleri kucaklayarak ve saygın, değerli birçok kişinin partisine katılmasına olanak sağlayarak partinin bir çekim merkezi olması için özveri ile çalışmış mıdır? Yoksa kapısına gelen kişileri hakaret ederek uzaklaştırmış ve büyük bir küskünler ordusunun var olmasına katkı mı sağlamıştır?

 

Halk denilen ve Cumhuriyeti savaşarak kuran insanlarımızın ayaklarına giderek, gönüllerini kazanarak onlarla birlikte geleceğe yürüme istencini ortaya koymuş mudur? Yoksa tepelik yerlerden, kent merkezlerinden oy almayı yeterli görerek taşrada ve kırsal alanda zaman içerisinde eriyip bitmiş midir?

 

Bu çeşit söylemeleri daha da uzatabiliriz. Amacımız bir dönemi ya da kişileri de karalamak değildir. Başarısızlığın başarı gibi gösterilmesine, yeteneksizliğin yetenek gibi algılanmasına engel olmaktır. Eleştiri kurumsal, özeleştiri ise bireysel gelişim ve ilerleme için olmazsa olmaz koşuldur. Bunlara duyu organlarınızı kapatırsanız bir süre sonra yavaşlamanız ve durmanız kaçınılmazdır.

 

CHP’de bir değişim olmuştur. CHP gibi bir siyasal partideki değişimin yankıları da elbette büyük olacaktır. Mutlu olmak ya da mutsuz olmak olanaklıdır. Ancak, yukarıdaki soruların yanıtlarının ne olabileceğini düşünün. Vicdanınızın sesini dinleyin ve aklınızla hareket edin.

 

CHP değişen dünyada, değişen bölgede, değişen Türkiye’de değişmeyen bir parti olarak kalamazdı. Değişmiştir. Şimdi, çok çalışma zamanıdır. Cumhuriyete sahip çıkma zamanıdır. Halka gitme zamanıdır. Büyüme ve ilerleme zamanıdır.

 

CHP’nin başarılı olma dışında bir seçeneği bulunmamaktadır.

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü en içten duygularımızla anıyoruz.

 

 

 

Av. Reha Taşkesen

Ankara, 10.11.2010

Av. Reha TAŞKESEN | Tüm Yazıları
Hits: 2766